Sevilay Koç Dursun

Vakt-i Kelam

Demokrasiye Yüz Yıllık Ayar

28 Şubat’ı ayrıcalıklı kılan, bu kadar popiler yapan, her oturumlarda ve platformlarda 28 Şubat sürecinde yaşananları dile getirenlerin dertleri nedir?..
Derdimiz nedir?..
Derdimiz Şu ki !!!
Post Modern Darbenin Günümüze Modernize Edilmesine Seyircimi Kalacağız?.. Yoksa geçmişimizden ders çıkarıp geleceğimizi ona göre mi inşa edeceğiz?..
Öyleyse gelin birlikte  hatırlayalım!..
Prf. Dr. Necmettin Erbakan Mart 1994 Yerel seçimlerinde İstanbul ve Ankara gibi metropollerin de aralarında olduğu belediyeleri kazanarak, büyük bir başarıya imza atarken, yeni bir dönemin başladığı anlaşılmış ve rahatsızlık duyulmuştu.
O dönem 1994’de Türkiye siyasete uzun süre damgasını vuracak bir isimle tanıştı. Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldu.
Aralık 1995 Genel seçimlerinde yüzde 21.3 oranında alınan oyla gücünü ortaya koyan ve siyasetin en güçlü aktörlerinden biri haline gelen Refah Partisi halkın teveccühünü kazanmış ve merkez sağ partisi olma yolunda ciddi bir başarı göstermiştir.
8 Haziran 1996 da dönemin seçimden ikinci çıkan partisi Doğruyol partisi genel başkanı Prof. Dr. Tansu Çiller’le Refahyol hükümeti kuruldu…
12 Eylül rejiminin hedefinde yer almış olan bir siyasi çizgi artık iktidardaydı.
Bu oluşumun belli kesimleri ne kadar rahatsız ettiği aşikardır.
O dönem layiklik elden gidiyor sloganları ile  bilinçli olarak irtica şişirilerek kamuoyuna servis edildi.
Üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasakları.Ali Kalkancı’ların Müslüm Gündüz’lerin Fadime Şahin’lerin Aczimendilerin bilinçli olarak sahaya sürüldüğü gün gibi ortadaydı.

O dönem tv tv gezen ekranlarda boy gösteren ve ağlayan Fadime Şahin için bir çok kişi üzülüyordu, oysa o milyon tl leri cebine indiren iltica senaryosunun bir parçası olduğunu bugün açık ve net bir şekilde biliyoruz.
Refah Parti’li belediyenin Sincan’da düzenlediği “Kudüs Gecesi” rejim tartışmalarını alevlendirdi ve ardından Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız Ankara DGM’deki sorgusunun ardından  tutuklandı.
Manşetler dehşetli karanlık geleceğe vurgu yapıyor, sık sık basın bilinçli olarak iltica hortluyor algısı yapılıyordu.
5 Şubat 1997 de Sincan’da tanklar harekete geçti.Askerler 15 tank ve 20 zırhlı araçla Sincan caddelerindeydi.28 Şubat sürecinin unutulmaz görüntüleri kayıtlara geçti.Dönemin genel kurmay ikinci başkanı Çevik Bir: “Sincan’da demokrasiye balans ayarı yaptık” diyerek halkı hiçe saydı. Ve Hürriyet Cumhuriyet ve diğer sol cenah gazeteleri ardı ardına manşetleri atmaya onların deyimiyle Demokrasiye bir ayarda basın vermeye başladı. Dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, RP’nin süresiz kapatılması istemiyle dava açtı.
Bunun darbeye giden yolda alınmış bir karar olduğunu herkezce biliyordu. Adeta darbe cenneti olan ülkemizde halk bu manzaraya alışmış ve gelecek olan darbenin ayak seslerini işitmişti.
Sıkıntılı günlerin kapıda olduğu, yargısız infazların insafa bırakıldığı, Bugün hala hapishanelerde olan suçsuz yere hüküm giymiş 600 #28Şubat mağdurları anlamıştı.Halkın iradesine darbe hazırlıkları sürüyor ardarda açıklamalar geliyordu. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Başbakan Erbakan’a uyarı mektubu göndererek darbe duvarına hizmetini esirgemedi.
Deniz Kuvvetleri Or Amiral Güven Erkaya ” İrtica PKK dan bile daha tehlikeli” diyerek  gerilimi tırmandırdı.
“Beceremediniz artık bırakın” diye manşet atan Hürriyet o dönem hükümetlerin adeta kolay yenen pasta olduğunu biliyor ve payına düşen dilime hizmet ediyordu.

Ülkenin beka’sı kimsenin umuru değildi .

Sözde özgür olan Ülkemizi gizli halatlarla dizginlemeye çalışan kirli güç o gün senaryoyu istedikleri gibi yazıyor ve başrollerini istedikleri gibi seçiyorlardı.

Herkes kendisine biçilen rolü itiraz etmeksizin oynuyordu.
Ülke darbeye hazırlanıyordu.
28 Şubat 1997 Cuma günü yerli yabancı basın Çankaya Köşkü önünde siper almış asker ülkeyi masaya yatırmış önceden Gölcük resepsiyonunda alınmış bir kararı tartışıyormuş havası verilip millet kandırılmaya tarihe sahte notlar düşülmeye zemin hazırlanıyordu.Her şey ortadaydı aslında.Tek sorun islami kanada yakın anlı secdeli bir kişinin Başbakan olmasıydı.Alınan kararlar komik denecek kadar gereksizdi ve var olan kanunların işleyişi ve zorla dayatılan 20 maddelik yeni kanunları Erbakan onaylamadığı için  Refah Partisi’nin süresiz kapatılmasına karar verildi.Ve 28 Şubat Türkiye tarihinin karanlık bir sayfası olarak yerini aldı.Sözde demokrasi adına yapılan Post Modern Darbenin demokrasiye verdiği zarar halâ tartışılmaktadır.Aklımızla dalga geçe geçe 28 Şubat’ı bu millete yaşatan o güruh bugün hala pusudadır. Tarih tekerrürden ibarettir sözünü ortaya atan ve kabullendiren beyin gücü ne ise Algoritmaları yöneten beyin gücüde aynıdır.Sizi sonuca ulaştırmaya değil kendi istedikleri sonuca ulaştırmaya çalışıldığının farkına varın.Geçmişinden ders çıkaramayanlar tarih kitaplarının hezimet başlıklı yazılarında yerini almaya mahkümdur.

Sevilay Koç Dursun

selyus