Sevilay Koç Dursun

Vakt-i Kelam

TÜREMİŞGİLLERDEN BİR KESİT!..

Yeni nesille eski nesil karması. Sağı belli değil. Solu belli değil. Hangi açıdan baksan, hangi acıdan tartsan, teraziye sığmaz, karma şahsiyetler türedi. Acısı herkesin acısından evladır. Derdi çok, dinle dinle bitmez. En çok parayı, sonra huzuru, en son sağlığı sipariş vermiş, eli elin üstüne koymuş bekliyor. Kapı çaldı çalacak. Siparişleri gökten zembille inecek. Her an isyanda. Nerede kaldı para. Hani nerede huzur. Yahu yaş gitti sağlık da elden gider oldu. Motor iki de bir tekliyor. Bekler durur. Devlete bir gün hayrı dokunmamış, üç koyunu ahırına götürecek kapasitesi yok ama versen devleti yönetecek. Üst perdeden, yarım yamalak sosyal medyadan öğrendiklerini çeyrek aklıyla toparlayıp kuru gürültü yapar. Ona kalsa hep devlet suçlu. Yanlış politikalar hayallerimi çaldı der gezer. Akrabaları hep akrep, onlar bana haset etti der bir gün akrabasının derdine merhem olmamış lakin sıra ona geldiyse herkes tüm imkanlarıyla ona koşmalı tabi.

Arkadaşlar vefasız sanki bol günü olmuş gibi, dar gününde arayan soran yok. Boş işler, boş hayaller, boş beleş karakterler. Düşen çenesini yerden toplayabilene aşkolsun. Sızlanır durur. Kendiyle birlikte herkesi huzursuz eder. Sonra da herkesi vefasız, kendisini de kadersiz ilan ettikten sonra, hoop gelsin isyanlar.

Emek sarfetmeden, plansız yaşayıp fütursuzca imkansızı sipariş verenlerden birinin çenesine denk gelmiş olmanın verdiği hayretle yazıyorum bu satırları. İnsanların hayallerine olan güvenleri elbetteki takdire şayan. Lakin şunu bilmez ki ey gafil.

Zahmetsiz rahmet bekleyenlerin, akıbetleri ziyandadır.

Oturduğu yerden en beleşinden rızkı isteyenler ve en afilisinden makam mevki isteyenlere Allah’ın kelâmı kadiminde dediği o muazzam ayeti bilmez. “Ve Biz, her bir insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık.’’ İsra 13. Başına gelen her bir kötülüğün anası kendisi olduğuna itiraz edip, buda benim kaderimmiş deyip Allah’a iftira atmanın da elbetteki bir hesabı olacaktır.

Yazının başında da dediğim gibi, acayip kılıklı ortaya karışık ne idüğü belli olmayan imitasyon ve hatta mutasyona uğramış, insan kırması bişeyler türedi. Ne deseniz ulaşamıyorsunuz. Din bilmez dinden dem vurur. Yol bilmez, harita çizer. Yordam bilmez ama kimsenin yordamını beğenmez. Söz bilmez, suküte değer vermez. Terbiye bilmez, edep dersleri verir.  Ne dersen de seni susturmaya azmedip lafı başaşağı evirir çevirir insanı canından bezdirir.

Tez bi çare bulmalı bu hale.

Genç nüfusun eğitmenleri olan bir çok makam elden gitti.

Dede gibi, nine gibi. Evlere sığmayan yaşayan kütüphaneler, torun terbiyecisi, ahlak aşılayıcısı büyükler huzur evlerine kapatılıp yok sayıldı.

Akıbet ortada.

İnsanlığı bırak, kendine dahi hayrı olmayan dünyanın oksijenini ziyan eden bi acayip kibir abidesi, yüksek dağları bilmem, alçaklarını ben yarattım diye nara atabilecek, şeytana pabucunu ters giydirebilecek nahoş insanlar türedi.

Sesinin ayarı bozuk, bir dokunuyorsun, en üst perdeden maval okuyor.

Ahlaki ve akaidi eğitimlerin yok sayıldığı, en temel din kurallarının pas geçildiği, namaz şöyle dursun, guslün dahi tam öğretilmediği yeni nesil ve o yeni neslin emanetçilerine iki çift sözüm var.

Sevgili türemişgiller zümresi, sünepelerinize söyleyin insana, İslam’a, ahlâki değerlerin esas alındığı tüm alanlardan ellerini çeksinler.

Ya ilahi şudur senden dileğim.

Ah şu dikiş tutmaz derecede yırtılan edep perdesini, yeni neslimize ve dahi o neslin emanetçisi ebeveynlere nasip eyle. Amin

Sevilay Koç Dursun

İlginizi çekebilir

YOLUN AÇIK OLSUN İSA BAŞKAN

YOLUN AÇIK OLSUN İSA BAŞKAN

selyus