Ana Sayfa TÜRKİYE EKONOMİSİ 24 Mayıs 2015

Ümraniye Bakkallar Esnaf Odası’na takviye

Ümraniye Bakkallar Esnaf Odası, tüzük değişikli için yaptığı Olağanüstü Kongre’ye gitti. Tüzüğe; bayiler ve büfecilerde eklenerek odanın yeni adı ‘Ümraniye Bakkallar, Bayiler ve Büfeciler Esnaf Odası’ oldu.

Ümraniye Bakkallar Esnaf Odası, tüzük değişikli için yaptığı Olağanüstü Kongre’ye gitti. Tüzüğe; bayiler ve büfecilerde eklenerek odanın yeni adı ‘Ümraniye Bakkallar, Bayiler ve Büfeciler Esnaf Odası’ oldu. Bakanlık yetkisinin de gözetimi ve yetkisi altında gerçekleşen Olağanüstü Kongre’de, odaya üye esnaflar bu yeni tüzüğe evet dedi.  

Ümraniye Santral bölgesinde bir salonda gerçekleşen toplantıya AK Parti İstanbul 1. Bölge Milletvekili ve Milletvekili Adayı Metin Külünk, Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can, AK Parti Ümraniye İlçe Başkanı Av. Enver Sedat Çakıroğlu, İstanbul Esnaf Odası Sanatkarlar Odası Başkanı Faik Yılmaz, Ümraniye Esnaf Odası Başkanı Mehmet Özdil, Ümraniye Esnaf Kefalet Kooperatif Başkanı Mehmet Yıldız, ESİAD Başkanı Necmettin Sarı, Ümraniye Şoförleri Esnaf Odası Başkanı Nezih Mert, İstanbul Muhtarlar Federasyonu Başkanı Kadir Delibalta, mahalle muhtarları ve çok sayıda esnaf katıldı.

“BİZE GELİNCE BAKKAL OLUYORSUNUZ, ANKARA’YA GİDİNCE AVM’Cİ!”

Olağanüstü Kengerinin açılış konuşmasını yapan Ümraniye Bakkallar Esnaf Odası Başkanı Resul Taşçı, “Değerli arkadaşlar bilindiği gibi odamızın sıkıntılarını ve isteklerimize çözüm bulmak için değerli vekilimiz Metin abimize gittik. Sağolsun, Allah ondan razı olsun, çok uğraştı ve sorunumuzu çözdü. Sayın vekilim: bu 5362 Sayılı Yasa bizim bu odalar yetmiyor.  İnşallah seçimden donra tekrar iktidar gelecek olan bu hükümetimiz bu sorunumuza çözer. Birkaç tane serzenişte bulunmak istiyorum. Bir yere bir bakkal açmak istediğimde yetkili kurum, burada bakkal olur mu olmaz mı diye hiçbir araştırma yapmadan beni vergi mükellefi yapıyor. Ayrıca kim ne sattığı belli değil. Burada bir kavram kargaşası var. Birde, belediye ruhsatı, Pazar ruhsatı bakanlık ruhsatı gibi resmi belgeleri açmak için esnafın duvarlarında yer kalmadı. Küçük esnafımız çok zor durumda. Her iki sokak arasına marketler zinciri dediğimiz firmalar market açıyor. Değerli Ümraniye Belediye Başkanımız da burada. Kendisinden Allah razı olsun, esnafı sıkıştırdıklarını görmedik ve duymadık. Ama bu marketlere bu kadar da izin verilmemesi lazım. İsteyen istediği yere market açıyor, isteyen istediği yere AVM açıyor. Geçenlerde bir vekilimiz odamıza geldi. Gelir gelmez kendisine sordum: Sayın vekilim, sizin babanız mı bakkaldı, dedeniz mi? Bize gelince bakkal oluyorsunuz, Ankara’ya gidince AVM’ci! Biz burada kimseye hakaret etmiyoruz. Ama bizim sıkıntılarımız var. Bu sıkıntılarımızı size anlatmak zorundayız.  Biz mahallelerin ışığıyız. Sabah ışığı biz açarız, akşam biz kapatırız. Onun için bakkallara yardımcı olun” dedi.

“GAYRİ SAFİ MİLLİ HASILA’MIZ 200 MİLYAR DOLARDAN, 800 MİLYAR DOLARA GELDİ”

Tüzük değişikliği kongrenizin hayırlı olması dileklerini sunmak için aranızda bulunmaktayım diyen Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can, “Ümraniye Bakkallar Esnaf Odası Başkanı Resul kardeşimiz bizi eleştirdi. Kongrelerde böyle şeyler normaldir. Bardağın tamamı dolu değildir. Doğrudur. Ama; dünü unutursak, Türkiye’nin son 13 yılda aldığı mesafeyi unutursak Allah, billahi bunun hesabını bizden sorar. Kimse kusura bakmasın. 80 yılda 200 milyar dolarlık Gayri Safi Milli Hasıla, bugün 800 milyar dolara geldiyse ve 80 yıllık mesafeyi dörde katladıysa, burada birkere bir adım durup düşünmek lazım. Esnaf diliyle konuşacak olursak, Gayri Safi Milli Hasıla dediğimiz şey sonuç itibariyle sizin cironuz gibi bir şey. Peki 200 milyar cironun kari ile 800 milyar cironun kari bir olur mu? Elbette ki olmaz. Sonuçta biz bu toplumda yaşıyoruz, Türkiye’de yaşıyoruz. Bu gemideyiz. Bu gemide bir güzellik varsa hepimiz bu güzellikten pay sahibi olduk ve olmaya da devam ediyoruz. Ama yetmez diyoruz. Demiyoruz ki her şey bitti. Her şey sonuçlandı. Artık yapacak bir şey yok. Bakın, 2023, 2053, 2071 hedeflerimiz var. Bugün, Gayri Safi Milli Hasıla 200 milyardan 800 milyara geldiyse 2023, bu inançla hedeflerimizde 2 trilyon Gayri Safi Milli Hasıla’dan bahsediyoruz. Türkiye’nin ekonomisinin yanında, diğer alanlarda da nasıl büyük hizmetler aldığımızı görmezden gelirsek, doğrusu halimiz anlamamış, halimize şükretmemiş oluruz” diye konuştu.

“2004’TE 50 BİN ESNAFIN 4 BİNİ RUHSATLIYDI, BUGÜN İSE 40 BİN”

Başkan Hasan Can, “Ümraniye Belediyesi olarak birkaç hususu ifade etmek istiyorum. Bakın, biz aldığımızda Ümraniye Belediyesi 41yıllık bir belediye idi. 1963’te kuruldu. İlk Belediye Başkanı Ahmet Mert’ti. Allah rahmet eylesin. 41 yılda Ümraniye’nin 50 bin esnafının sadece 4 bin tanesi ruhsatlıydı. Geri kalan 46 bin esnaf ruhsatsızdı. Peki ruhsatsız ne demek? Siz belediyesiniz ya esnafı gidip hiç kontrol etmeyeceksiniz. Düzgün çalışanla yanlış çalışan esnafı ayırt etmezsek, düzgün çalışan esnafa haksızlık yapmış olmaz mıyız? Ama kontrollerimizde daima yapıcı, daima yardım edici ve daima yol gösterici olmaya özen gösterdik. Özel bir ekip kurmak suretiyle, esnafımızı işinden almadan, vaktini almadan, ekibimiz bizzat ayaklarına gittiler. Yerinde tespitler yaptılar. Daha sonra esnaflarımız belediye ye gelip ruhsatlandırma işlemini başlattılar. Bu ruhsatları bana imzalattıktan sonra götürüp dükkanlarının duvarına da astılar. Şimdi böyle bir hizmet sürecini ortaya koymuşuz. 4 bin civarında aldığımız ruhsatlı esnaf sayısı bugün 40 bindir. Doğrusunu söylemek gerekirse, 2 b alanlarında, iskansız bölgelerde, binaları ruhsatsız bölgelerde yasal olarak ruhsat verme imkanımız olmadığı için, orada esnaflık yapan vatandaşımızı yasal çerçeve içerisinde gönül rahatlığıyla ticaretlerini yapmak maksadıyla, yasada çokta olmadığı halde geçici ruhsatlar verdik. Niye? Vatandaşımızı, esnafımızı rahatlatalım diye. Değerli kardeşlerim; elbette yapılacak iş çoktur. Yapılması gereken işte vardır. Eyvallah” diyerek konuşmasına devam etti.

“RUHSAT VERMEME GİBİ BİR YETKİMİZ VE BİR LÜKSÜMÜZ YOK”

 AVM konusu eskiden yapılan bir yasa olduğunu dile getiren Belediye Başkanı Hasan Can, “AVM’ler konusu doğrusu bizim yüreğimizi burkan bir hadisedir. Ama geçmişte yapılmış bir yasa çerçevesinde soruyorum size: Ümraniye’nin merkezinde sizin ticaret lejantlı 20 dönüm bir araziniz varsa, yada 10 dönüm bir araziniz varsa, yada AVM dediğim yerlerin yapımına uygun bir araziniz varsa ve arsanızı lejantı da ticaret lejantlıysa ne yaparsınız, oraya soğan mı ekersiniz? Soğan mı ekersiniz soruyorum? Peki bizim belediye olarak onlara ruhsat vermeme gibi bir lüksümüz, bir şansımız var mı? Bazı şeyleri konuşurken dikkatli konuşmak lazım. Yok ki öyle bir lüksümüz. Ruhsat vermeme, inşaat yapmasına izin vermeme, inşaat yaptıktan sonra orada ticaret yapmasına mani olmak gibi bir şansımız, yasal bir hakkımız, bir yetkimiz yok ki. Velev ki direttin vermedin. Ama adam gider hakkını mahkemede alır. Şimdi bunları da iyi düşünmek lazım. Ha şimdi AVM’lerle alakalı yeni bir kanun çıktı. Ama bu kanun bundan sonra yapılacaklarla alakalıdır. Bundan önce yapılanlarla değil” şekkinde konuştu.  

“DEMOKRATİK ZEMİNDE MÜCADELE EDE, EDE EDE İŞTE SİZİN ÖNÜNÜZE ANLIMIZ DİK, GÖĞSÜMÜZ ÖNDE GELİYORUZ, ELHAMDÜLİLLAH”

Belinden ciddi sınır sıkışmasına ve yerinden kalkmaması gerekmesine rağmen Ümraniye Bakkallar Esnaf Odası Olağanüstü Kongresi’ne katılan AK Parti İstanbul Milletvekili ve Milletvekili Adayı Metin Külünk, “Biz anlayış olarak millete tepeden bakan, millete sırtını dönen anlayışları ret ede ede bugünlere geldik. Bu memleketi 1924 Anayasası ile elimizden aldılar. Bu memleketi uzun yıllar tek parti şeflik dönemiyle, milleti küçük gören, millete tepeden bakan, milleti hasolar, hüsolar olarak ifade eden bir anlayışla Anadolu’yu reddederek Ankara’yı var kılmak isteyen bir anlayışla yönettiler. Bu milleti, sandıklarda seçilip, seçildikten sonra yenice sigarasının üstüne yazılmış notları daha evine gitmeden çöpe atan anlayışlarla yıllarca yönettiler. Bu milletin sandıktan çıkan iradesini Ankara’nın karanlık dehlizlerinde darbecilere millete tepeden bakanlara, bu milleti küçük görenlere teslim eden anlayışlarla mücadele ede, ede, ede bugünlere geldik. Elhamdülillah bugün bu devleti, bu millet bu jakobenlerin, bu tepeden inmecilerin elinden alıp artık Ankara, Anadolu’nun devleti haline geldi. Çünkü bu topraklarda Çanakkale’de, Çanakkale’nin soğuk sularına gömdüklerimiz pes etmediler. Çanakkale’nin soğuksularına gömdüklerimiz Lozan’da bizi teslim almak istediler. Yetmedi, Ankara’daki taşeronlarıyla bizi teslim almak istediler. Yetmedi, bu ülke otomobil yaptı, otomobil farikasını tencere fabrikasına çevirttiler. Yetmedi, bu millet İstiklal Savaşı’ndan sonra uçak yaptı, uçak yapmasını engellediler. Yetmedi, motor yaptı motor fabrikasının yok ettiler. Bu anlayışı biz askeri olarak Çanakkale’de gördük. Siyasi ve ekonomik olarak ta tek parti şeflik döneminde gördük. Siyasi ve ekonomik olarak ta bu ülkeyi yıllarca teneke arabalara mahkûm edişlerinde gördük.  Biz bunlarla sonuna kadar demokratik zeminde mücadele ede, ede ede işte sizin önünüze anlımız dik, göğsümüz önde geliyoruz, Elhamdülillah” diye konuştu.

“BİZİM BİR TEK ŞEYE İHTİYACIMIZ VAR, “ADAM GİBİ YAŞAYIP, YÜZÜNE BAKILACAK ADAM GİBİ ÖLMEK”

Geçmişin kokuşmuş siyasetçilerine ve siyaset anlayışına sert çıkışlar yapan Külünk, “ Seçimden seçime sizi hatırlayan değil, kapısı sandığa kadar açık sandıktan sonra kapanan bir anlayışla değil, ‘Hakimul İnsan’, ‘Hakimul Toplum’ değil, Şeyh Edebali’nin vasiyetindeki; ‘Hadimul İnsan’, ‘Hadimul Toplum’, insanı devlet için değil, devleti ve siyaseti insan için bilen bir anlayışla bugünde buradayız, yarında buradayız, öbür günde burada olmaya devam edeceğiz. Ta ki; kibirlenmeyelim, gururlanmayalım, sırtımızı millete dönmediğimiz güne kadar. Bunuda Allah bize nasip etmesin. Onun için teşekkür ediyorum size. Eğer Resul Taşçı Ankara’ya gelip benim kapım ona kapandıysa niye siyaset yapıyorum. Valla kusura bakmayın, milletvekilliğin şanına da şöhretine de ihtiyacımız yok, Elhamdülillah. Hiç birsine ihtiyacımız yok. Bizim bir tek şeye ihtiyacımız var, “Adam gibi yaşayıp, yüzüne bakılacak adam gibi ölmek” Bunun yoluda bir, samimiyetten geçer, iki, sahicilikten geçer, üç, tevazudan geçer, dört, ilgiden geçer, beş, alakadan geçer, altı mücadeleden geçer, yedi, sabırdan geçer. Biz bu çizginin adamıyız. Elbette biz bu çizginin adamıyız, bizim başka bir derdimiz yok. Ben şimdi geldim burada cilalı lafları ettim, 7 Haziran’dan sonra seçildim gittim ve kapımı size kapattım. Ne olacak ki, ne hükmü var ki! Dört gündür rahatsızım. Hayat bir milimlik sinire bağlı, yataktan kalkamazsın. Eşimle damadım koluma girdiler yattığım yerden kaldıramadılar beni. Ne olur yani, kibirli olsan ne yazarsın, millete tepeden baksan ne yazarsın, ne hükmün var! İşte bir milimlik hükmün var. Allah seni bir milimle ya yatırır, ya kaldırır. O zaman; Atasözümüzde olduğu üzere ‘Gururlanma padişahim, senden büyük Allah var’. Bizim çizgimiz bu çizgi kardeşlerim. Bizim siyaset biçimimiz bu. Gönül isterdi ki Resul Taşçı’ya bu bize söylediği cümlelerin hiç birisin söyletmeyelim. Gönül isterdi ki bu ülkede bir tane problem bırakmayalım. Siyaset bundan mutlu olur. Siyaset, devleti yönetmek problemleri çözme sanatıdır. AK Parti’nin temel bir farkı vardır. AK Parti problemlerden korkmayan bir partidir. Yani iktidar olmaktan korkmayan bir partidir. Biliyorsunuz! Biz seçildiğimizde fısıltı gazeteleriyle ortalıkta dolandılar. İktidar olamazlar, bunları alaşağı edecekler. Hatırlayın 2002’leri. Bir, AK Parti şunu yaptı; önce bu milletin iradesini Ankara’da hükümet etti. Dediler ki bunlar beceremez, bunlar hasolar, hüsolar. Ahmet’in oğlu, Mehmet’in oğlu, Cemal’in oğlu, Ayşe’nin oğlu. Babalarının tapulu malı ya! Hep belli merkezlerde özel yetiştirilmiş, genleri Osmanlı’ya ihanet edenlerin, o ailelerin çocukları bu ülkeyi yönetecek ya! Yıllar boyu onlar mecliste olacak ya! Hep devletin en önemli yerlerinde onlar olacak ya! Anadolu’nun çocukları ne anlar. Birde baktılar ki bunlar ciddi ciddi bu ülkeyi yönetiyor, parayı yönetiyor. Yatırım politikalarını yönetiyor. Sosyal politikaları yönetiyor. Ankara’da parlamentoyu çalıştırıyor. Alışmışlardı namluyu uzatıp tehditle bu ülkeyi yönetmeyi. Yada! Gece sat 24.00’ten sonra milletin iradesini meze sofralarında yem etmeye alıştıkları adamlar vardı ya! Şapkasını alıp göndermeyi bildikleri ve şapkasını alıp gitmekle bu milletin gözünün içine baka baka ben şapkamı alıp gitmekle övünüyorum diyen iradesiz siyasetçilere, kişiliksiz siyasetçilere alışmışlardı ya! Öyle bekliyorlardı AK Parti’yi de. Bu hareketin liderini de öyle bekliyorlardı. Onlar Recep Tayyip Erdoğan’ı tanımamış. Reis, geçen akşam söyledi, ben sizin bildiğiniz adam değilim, bildiğiniz adamlardan da olmayacağım. Ekledi ben Kasımpaşalıyım. Aslında bunun arkasında başka bir cümle var. Aslında ben Anadolu’yum demek istedi.  Anadolu 1071’den beri küresel güçlere boyun bükmemenin adıdır. Recep Tayyip Erdoğan’da küresel güçlere boyun bükmeyip Anadolu ruhuyla dimdik ayakta durmanın ifadesidir”

 

Etiketler:
selyus