Ana Sayfa KÜLTÜR-SANAT 26 Kasım 2016

Yusuf Kaplan Ümraniye’de

Moderatörlüğünü Betül Soysal Bozdoğan’ın yaptığı, Ümraniye Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen Akademi Genç programının 24 Kasım’daki konuğu Gazeteci-Yazar Yusuf Kaplan oldu. Programda Kaplan, 15 Temmuz darbe girişimini anlattı.

Gençlerin gelişimine ve eğitimine yönelik yaptığı projelerle dikkat çeken Ümraniye Belediyesi, Akademi Genç projesiyle birbirinden değerli eğitimcileri, Ümraniyelilerle buluşturuyor. Ümraniye Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen Akademi Genç’in 4’üncü haftasında, 15 Temmuz darbe girişimini konu alan programın konuğu Gazeteci-Yazar Yusuf Kaplan oldu. Yusuf Kaplan, dersi boyunca İslam tarihi, geçmişten bugüne İslamiyet, 15 Temmuz’un Ehl-i Sünnet’e yapılan bir darbe girişimi olduğu, Batı sömürgecilerinin DAEŞ ve FETÖ adı altında paralel dinler icat ederek, Müslümanların İslam dininden uzaklaştırma çabalarının olduğundan bahsetti.

Gazeteci-Yazar Yusuf Kaplan yaptığı konuşmada, “15 Temmuz’a hala darbe girişimi diyenler var! Acaba bu insanlar, asıl darbeyi zihnen yediklerinin ne kadar farkındalar? 15 Temmuz, bu toplumun bu topraklardaki bin yıllık varlığına saldırının son perdesiydi! 15 Temmuz, bu toplumun yeniden medeniyet yürüyüşüne soyunmaya kalkışmaması için bir asırdır, karşı karşıya kaldığımız bütün askerî darbelerin, siyasî darbelerin ve ontolojik/varoluşsal darbelerin son halkasıydı. 15 Temmuz, bu toplumun, yeniden tarihi atılım gerçekleştirecek tarihi derinliğine, kültürel zenginliğine, medeniyet dinamiklerine yapılmış bir saldırıydı” dedi.

Kaplan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu toplum, yeniden tarih yapabilecek maddî ve manevî imkânlara, fikrî ve kültürel kaynaklara ve bunun için yol gösterecek hakikat adamlarına sahiptir. Fakat batılıların gördüğü ama bizim seküler veya İslâmî kesimimizin, aydınlarının henüz göremediği yakıcı gerçek şu, Türkiye, bil kuvve sahip olduğu maddî ve manevî imkânları, fikrî ve kültürel kaynakları ve bunun için yol gösterecek hakikat adamlarını bilfiil hayata ve harekete geçirmek için hazırlanıyordu. Sözgelişi, Somali’ye el uzatmış, Somalili mazlum insanları Allah’ın lütfu ve inayetiyle açlıktan kurtarmıştı. Yine 3 milyondan fazla Suriyeli mazluma kucak açmış ve ülkede büyük ölçekli hiç bir sorun yaşanmamıştı. Ve son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle 2011’den itibaren, bütün yaptığı önemli konuşmalarda, Bosna’dan Yemen’e, Kafkaslar’dan Patani’ye kadar bütün mazlumların yanında olduğunu, hâmisi olduğunu, mazlumların dertleriyle hemdert, hemdost ve hemhâl olduğunu haykırıyordu. Bu üç temel meselede Türkiye’nin bil kuvve umut olmaktan bilfiil umut olmaya doğru adım adım yol aldığı görüldü ve bu, Batılıları çıldırttı.”

selyus