Ana Sayfa İÇ POLİTİKA 9 Mart 2023

Adaylık peşin, yardımcılık veresiye…

Akşam Genel Yayın Yönetmeni ve köşe yazarı Mustafa Kartoğlu, bu yazısında siyasetteki sıcak gelişmeleri kaleme aldı.

“TBMM eski Başkanı Cemil Çiçek’ten duymuştum: “Peşin simit, veresiye ziyafete yeğdir.”

Kılıçdaroğlu, Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adaylığını ‘peşin’ alıp, yardımcılıklarını ‘veresiye’ye bağlayınca, aklıma ilk o söz geldi.

Çiçek, sakal bıraktı mı bilmiyorum ama siyasetin ‘aksakal’ları arasında ilk sıra(lar)da gelir.

Daha önce de yazmıştım, geçmişten gelen bu nevi sözlerden bir dizi yaparak ‘günü’ anlatabilir.

Onun deneyimlerinden çıkardıklarını, bugünlerde deneyimliyoruz…

***

3 Mart Cuma günü, Akşener’in ‘altılı masa’yı devirme’ açıklamasından hemen sonra…

CHP’nin yayın organı halktv.com.tr ‘nin kulis haberine göre; Akşener, Kılıçdaroğlu’nu aday göstermek için üç şart koştu:

– Parlamenter sisteme geçilene kadar kendisinin ‘tek ve tam yetkili cumhurbaşkanı yardımcısı’ olması.

– CHP hariç diğer partilere birer bakanlık verilmesi, diğer bakanlıkların ise CHP ve İYİ Parti arasında paylaştırılması.

– SP, DP, Deva ve Gelecek partili milletvekili adaylarının CHP’nin listesinden seçime girmesi, İYİ Parti listelerine alınmaması.

Habere göre, bu talepler altılı masa’daki liderler tarafından kabul edilmedi.

***

Aynı gün…

Sözcü yazarı Aytunç Erkin, İYİ Parti’deki kaynaklarına dayanarak şöyle dedi: “İYİ Parti’de, daha çok ülkücü kanatta şöyle bir düşünce var: Kılıçdaroğlu ile seçimi kazanamayacağımızı halka iyi anlatırız ve çoklu adayla 2. tura gidilir. Mansur Yavaş topa girmek istemiyor. İmamoğlu’nun da siyasi yasağı var. Akşener çoklu aday olarak gösterilir.”

***

6 Mart Pazartesi…

Akşener’in yeniden masaya dönüp, Kılıçdaroğlu’nun ‘ortak aday’ açıklandığı gün.

Halktv.com.tr yazarı İsmail Saymaz, açıklama sırasında Akşener’in yüzünden düşenin neden bin parça olduğuna dair perde arkasını yazdı.

Önceki kulis haberlere göre;

Akşener’in, kendisinin ‘tek ve güçlendirilmiş yetkili cumhurbaşkanı yardımcısı’ olma talebi reddedilmişti.

Masadan kalkmasına neden olan partisinin ülkücü kanadının ‘aday olun’ önerisine güvenmemiş, masaya dönmüştü.

Saymaz’a göre, bu kez de, ‘İmamoğlu ve Yavaş yetkili ve icracı cumhurbaşkanı yardımcısı olsun’ şartına, diğer ortaklar karşı çıkmıştı.

Üstelik, Babacan itirazını sert dile getirince, Akşener ‘Yeter’ diye bağırmış, sesler salonun dışına taşmıştı.

***

Saymaz, gerginliği Davutoğlu’nun bitirdiğini belirtirken, iki belediye başkanına cumhurbaşkanı yardımcılığı vaat eden tartışmalı 12. maddeye ilişkin kendi değerlendirmesini de not etti:

“Bu madde Akşener’in arzusunu tam olarak karşılıyor mu, emin değilim. Çünkü İmamoğlu ve Yavaş, diğer beş parti lideri gibi seçimden sonra ve geniş yetkilerle değil, cumhurbaşkanın belirleyeceği tarih ve sınırlı yetkilerle görevlendirilecek.”

***

Yine dün, Cumhuriyet’te, eski CHP Milletvekili Mustafa Balbay yazdı:

“Üç gündür Akşener’in B planı var mı diye soruyorduk.

Demek ki A planı masayı terk etmek, B planı masaya dönmekmiş!

3 Mart sonrasındaki yankılar, İYİ Parti’nin oylarının patlamayacağını gösterdi.

Akşener’in ‘Ya tarih olacağız ya tarih yazacağız’ sözü şu aşamada hayata şöyle geçti:

Tahrip oldu!”

***

Akşener ziyafete tamah etti.

Peşin simit gitti, ziyafet veresiye geldi…

O zamana kadar kim seçile, kim seçilemeye…

O FORMÜL İÇİN ‘ŞARTLARIN OLGUNLAŞMASI’ BEKLENMİŞ!

Dün, ‘iki belediye başkanıyla güçlendirilmiş cumhurbaşkanı adayı’ formülünün “CHP’de hazırlanmış, Kılıçdaroğlu’na onaylatılmış, belediye başkanları tarafından Akşener’e ‘sizin teklifiniz olsun’ diye sunulmuş” olabileceğini yazmıştım.

İsmail Saymaz’ın bu öngörümü isimlerle teyit etmiş. Fikir 20 gün önce CHP’li Bülent Tezcan’dan çıkmış, Özgür Özel Kılıçdaroğlu’na onaylatmış, sonra İYİ Partili Lütfü Türkkan’a onaylatılmış, nihayet İmamoğlu ve Yavaş ‘B Planı’ olarak Akşener’e götürmüş.

Anladığım şu:

Akşener, cuma günü kriz çıkarınca, Kılıçdaroğlu ‘B Planı’nı devreye sokmamış, ‘şartların olgunlaşmasını’ beklemiş, pazartesi günü ‘çözüm formülü’ diye sunmuş!

Saymaz’ın yazısından, formülün Kılıçdaroğlu’na, krizden sonra sunulmuş gibi anlaşılıyor. Öyle ise ‘şartların olgunlaşmasını’ Tezcan ve Özel beklemiş.

Bana daha çok birinci seçenek olası görünüyor.

FİKRET BİLA’NIN İYİ PARTİ ANALİZİ

Bir alıntı da, yine Halk TV yazarı Fikret Bila’dan yapmalıyım. Zira Bila’nın İYİ Parti’yi tanımlaması önemli. Bağlamından koparmadan özetlemeye çalışayım: “Akşener, MHP’den ayrılanlarla İYİ Parti’yi kurdu. Partisini MHP çizgisinden merkez sağ çizgiye yönelterek büyümesini sağladı. MHP’nin yüzü olarak bilinen isimleri vitrinden geri çekip, yerine merkez sağa yakın isimler yerleştirerek, Demirel’in Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi’nin konumuna getirmeyi hedefledi. Bu yolda önemli de bir mesafe katetti. Ancak masadan kalkma kararı verirken eski MHP’li ülkücülerden yana ağırlık koydu. Oysa İYİ Parti’nin MHP kökenli olmayan kesimiyle CHP tabanı birbirine çok uzak değil. Bazı araştırmalarda İYİ Parti tabanında Kılıçdaroğlu’na yüzde 70 ve üzerinde destek olduğu bilgisi kamuoyuna yansıtılmıştı.”

Akşener’in, ‘ülkücü kadrolarla masadan kalkıp, Demirelci kadrolarla oturması’ sadece bana manidar gelmemiştir…

ATANAMAYAN CUMHURBAŞKANI YARDIMCILARI

Altılı masanın ortak bildirisinin 12. ve son maddesi, Ankara ve İstanbul büyükşehir belediye başkanlarının, “13. cumhurbaşkanının belirleyeceği zaman ve yetkilerle” cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanmasını öngörüyor.

Bu bir vaat.

Seçimi kazanmaya bağlı.

Ama onun öncesinde, Kılıçdaroğlu ortak bildiriye işaret ederken, ’11 madde’ diyerek 12. maddeyi saymamakla, bu vaadi ne kadar ciddiye aldığını gösterdi.

CHP’de, “Seçimi kazanırsak hemen yapalım diyeceğiz, belediyeler AK Parti’ye geçecek. Gelecek yıl yapsak, yerlerine koyacağımız adaylar seçimi kazanamayabilir” endişeleri konuşulmaya başlandı bile.

Seçimin sonucu ne olursa olsun, önümüzde bir ‘atanamayan cumhurbaşkanı yardımcıları’ gündemi olacak.

İMAMOĞLU VE YAVAŞ SENİNLE DEĞİL, BENİMLE

Kılıçdaroğlu, dün CHP TBMM Grubu toplantısında, İmamoğlu’ndan ‘evladım’, Yavaş’tan ‘birbirimizi koruyup kolladığımız dostum’ diye söz etti ve “Büyük lokma yiyeceğiz ama artık büyük laf etmeyeceğiz” dedi.

Meral Akşener, İmamoğlu ile ‘abla-kardeş’ olduğunu, Yavaş’la da ‘ülküdaş’ olduğunu sanıyordu.

Kılıçdaroğlu, son üç günde olan bitenden güç almış…

‘Büyük lokma ye, büyük laf etme’ mesajını bu kadar rahat vermiş…

Artık ‘Akşener kriz çıkarır’ endişesi yok.

Çok çok ülkücüleri kaybeder.

Onların yeri de HDP ile dolar diye düşünmesi için yeterli sebebi var.

Zira HDP’nin “Gelin görüşelim” mesajına, çoktan “Geliyoruz” cevabı verdiler. Mustafa Kartoğlu / Akşam

selyus