Ana Sayfa İÇ POLİTİKA 31 Ağustos 2015

Başkan Temurci, “Zafer yakındır”

AK Parti İstanbul İl Başkanı Dr. Selim Temurci, Zafer; ona inananların ve onun uğrunda çalışanlarındır. Zafer yakındır.”

AK Parti İstanbul İl Başkanı Dr. Selim Temurci, bu son yazısında AK Parti’nin koalisyon kurmak için verdiği mücadeleden ve gösterdiği samimiyetten bahsetti. Başkan Temurci ayrıca seçim sürecinin önemine vurgu yaparak önemli açıklamalarda bulundu.

İl Başkanı Dr. Selim Temurci, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın onayını alan, Genel Başkanımız Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu, ülkemizi 1 Kasım seçimlerine götürecek yeni hükümet göreve başladı. Milletimize ve ülkemize hayırlı olsun.

Ülkemiz kritik bir dönemden geçerken tarihi bir sorumluluk üstlenen hükümetimizi tebrik ediyor, başta milletimizin huzur içinde 1 Kasım seçimlerine gitmesini sağlamak olmak üzere, her alanda rabbimden başarılı ve hayırlı hizmetler nasip etmesini diliyorum.

Biz AK Parti olarak seçimin hemen ertesinde ülkemiz ve milletimiz için her türlü sorumluluğu üstlenmek adına elimizden geleni yaptık. İstedik ki, Cumhurbaşkanımızın anayasal bir çözüm bulmasına gerek kalmadan, Meclis kendi içinden bir hükümet çıkarsın. Ama olmadı. Seçimden önce AK Parti karşıtlığında uzlaşanlar, seçimden sonra hiç bir konuda uzlaşmacı bir tutum takınmadılar. Milletin ve ülkenin hayrına olacak her girişime hayır dediler, her sorumluluktan kaçınıp uzatılan her eli geri çevirdiler.

Dahası, bütün Meclis seçeneklerini akim bıraktıktan sonra, Cumhurbaşkanımızın anayasanın amir hükümleri doğrultusunda görevlendirdiği “geçici hükümete” de anayasayı çiğnemek pahasına hayır dediler.

Onların bu tavırları, süreçle ilgili olarak iki büyük gerçeği ortaya çıkardı:

1-Demek ki, bu kesimlerin sözde koalisyon önerileri, özellikle de belli mahfillerin adeta bir dayatmaya dönüştürdükleri kimi hükümet kombinezonları, ülke için, millet için sorumluluk üstlenmek değil, birtakım merkezlerin Türkiye siyasetini dizayn etme arayışları doğrultusunda “özel icraatlar yapmaya dönük özel sipariş” olmaktan öteye geçmiyordu.

Geçici hükümete anayasanın emrettiği katkıyı sağlamaya bile hayır diyecek kadar milli sorumluluk duygusu ve hukuk şuurundan yoksun olanların, hangi koalisyon samimiyetine inanabilirsiniz ki!

2-Her fırsatta “tek adamlık, diktatörlük, özgürlükler budanıyor” türü argümanlarla AK Parti’ye saldıranlar, bir kere daha asıl kendilerinin demokrasi ve özgürlük bilincinden nasipsiz olduklarını ortaya koydular.

Anayasa açıkça, Cumhurbaşkanının görevlendirmesiyle kurulacak geçici hükümete Meclis içindeki partilerin belli nispette katkı sağlamalarını emrederken ve aksi doğrultuda hiçbir grup kararı alınamayacağını da belirtmişken, CHP ve MHP buna yanaşmadılar.

Zaman zaman Cumhurbaşkanımızı anayasaya uymamakla haksızlıkla itham edenler, o anayasayı milletin gözünün içine baka baka çiğnediler.

Sadece çiğnemekle kalmadılar, kendi partilerinden geçici hükümette görev alacakları peşinen tehdit ettiler, partiden ihraç edeceklerini söylediler.

Bir milletvekili anayasaya uyarak kendisine tevdi edilen görevi kabul ediyor ve sorumluluk üstleniyorsa, bu tavır sadece alkışlanır. Alkışlamıyorsanız, en azından susarsınız. Oysa, örneğin Tuğrul Türkeş hakkında her türlü medya aracını kullanarak tam bir linç kampanyası estiriyorlar.

Bu mu demokrasi?

Bu mu insan özgürlüğü?

Bu mu farklı düşünceye tahammül?

Siz partilerinizin Genel Başkanı mısınız yoksa diktatörü mü?

Bu iki gerçeğe ilaveten bu süreç bir gerçeği, bir kere daha bütün çıplaklığıyla ortaya çıkarmıştır: AK Parti bu millet ve bu ülke için her zaman derin bir sorumluluk duyanların partisidir. AK Parti bu ülkenin birliği, beraberliği, kardeşliği ve gelişmesi için, hiç bir oy kaygısı gütmeden, gerektiğinde elini de, bedenini de, ruhunu da taşın altına koyan tek partidir. AK Parti bu ülke için hayalleri, sevdaları ve projesi olanların partisidir.

Buradan tüm teşkilat mensubu kardeşlerime bir mesaj vermek istiyorum:

Şu son iki ayda neler yaşadık, neler… Bu süreci bütün boyutlarıyla ve çarpıcılığıyla milletimize çok iyi anlatalım. Bu millet için hiç bir ufku olmayanları, bu ülke için zerrece sorumluluk duygusu taşımayanları, birtakım sinsi emellerine ulaşmak için terörü bile bir manivela gibi kullanıp kardeş kavgası çıkarmaya çalışanları, milletimiz nezdinde sonuna kadar deşifre edelim.

Seçime kadar önümüzde sadece 2 aylık bir süre var. Bıkmadan, yorulmadan, her gün bir öncekinden daha istekli, daha heyecanlı ve daha coşkulu çalışmak için hepsi topu topu 60 gün. Canla, başla, yürekle çalışacağız, çalışacağız, çalışacağız. Ve Allah’ın izniyle başaracağız.

Tam 13 yıl önce 3 Kasım günü yüzde 34’le başlayan büyük şahlanışımız, 1 Kasım günü milletimizin gerçek bir şölenine dönüşecek inşallah.

Zafer; ona inananların ve onun uğrunda çalışanlarındır. Zafer yakındır.”

 

selyus