Metro İstanbul’un sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, 30 kilogramdan ağır veya belli ebatlardan büyük valizlerin istasyon ve araçlara alınmayacağı buna ek olarak 1’den fazla valiz ile giriş yapacak yolculardan ilave 1 yolculuk ücreti alınacağı belirtildi.
Megakent İstanbul’da milyonlarca vatandaşın kullandığı metrolarda birden fazla valizle yolculuk yapanlardan ilave ücret alınacağı belirtildi. Metro İstanbul’un sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “Metroda valizinizle yolculuk ederken hem sizin hem de diğer yolcularımızın konforu için bazı kurallar var. 30 kilogramdan ağır veya 1206050 cm’den büyük valizler istasyon ve araçlara alınmaz. Kamping tipi büyük çantalar da valiz sayılır. Yanınızda en fazla 1 büyük boy valiz ile 1 kabin boy valiz ya da 1 küçük/orta boy sırt çantası taşıyabilirsiniz. 1’den fazla valiz ile giriş yapacak yolcularımız için ilave 1 yolculuk ücreti alınır. Valizlerinizi koltuklara koymayınız ve geçişleri kapatmayınız. Kapı yanındaki ayakta durma alanlarını kullanabilirsiniz” denildi. Bazı vatandaşlar ise bu uygulamaya tepki gösterdi.
Uygulamaya tepki gösteren ve “İstanbul’u toplu taşımadan soğuttunuz” diyen İBB AK Parti Grup Sözcüsü Murat Türkyılmaz şunları söyledi:
“İstanbul’un can damarı toplu taşımadır.
Bu damar tıkandığında şehir nefesini kaybeder, dinamizmini yitirir, yaşanabilir olmaktan çıkar. Ulaşım bir şehrin sadece hizmeti değil, aynı zamanda hayat damarlarından biridir. Bu damar zorlandığında, o şehirde hayat da zorlaşır. 2019’dan bu yana “ulaşımı kolaylaştıracağız, üstelik ucuzlatacağız” diyenler; bugün, İstanbul’da halk otobüslerinin alacaklarını ödeyemeyen, otobüsleri ve metrobüsleri bakımsızlıktan yakan, ulaşıma ayrılması gereken kaynakları yandaşlara aktaran, yeni hatları ve yeni otobüsleri devreye almayan, fahiş zamlarla ulaşımı lüks hale getiren, ve hatta öğrencilerin ulaşım hakkını gasp etme noktasına gelen bir yönetim tablosu oluşturmuştur.
Toplu taşımayı teşvik etmesi gereken İBB yönetimi, ne yazık ki hemşehrilerimizi toplu taşımadan soğutmaya ve uzaklaştırmaya adeta azmetmiş görünmektedir. Özel araç trafiği rahat olsa belki tolere edilebilir… Ama orada tablo daha da vahimdir. İstanbul bugün Avrupa’nın trafikte en çok vakit kaybeden şehri konumuna gelmiştir. Ve trajikomik son uygulama artık meseleyi bambaşka bir evreye taşımıştır: Metroya bavulla binecek vatandaş, bagaj ücreti ödeyecek! Kendi karanlık işlerini “bavullarla” taşıyanların, vatandaştan bavul ücreti istemesi… Nimeti kendine, zahmeti kentine layık gören bu anlayışın ulaştığı son vahim noktadır. Daha neler göreceğiz, bakalım…”



