Abdülhamid Han’dan ayrılık…

Cennet Mekan Sultan II. Abdülhamid Han’nın ayrılık şiirini 102. ölüm yıldönümünde siz okurlarımızla paylaşmak istedik. Şiiri yazan konsept danışmanı Selman Kayabaşı ve şiiri okuyan Tahsin Paşa karakteriyle tanınan Bahadır Yenişehirlioğlu…

II. ABDÜLHAMİD HAN’I ÖZETLE TANIYALIM!

Sultan II. Abdülhamid, Osmanlı ailesinin bütün özelliklerini taşımaktaydı. İri burunlu, parlak ve iri gözlü idi. Soğukkanlı fakat vehimli bir mizaca sahipti. Yürürken ve otururken biraz öne doğru meylederdi. Titrek fakat kalın bir sesi vardı; çok dinler, az konuşurdu. Kendisiyle konuşanlara saygı telkin eder, herkese karşı nazik davranırdı. Hoşlanmadığı kimselere bile güler yüz gösterir ve sevmediğini belli etmezdi. Karşısındakinin duygu ve düşüncelerini sezmekte mâhirdi. Herkesin gönlünü almasını iyi bilirdi. Fevkalâde bir zekâya ve hâfızaya sahipti. Bir kere gördüğü veya sesini işittiği kimseyi asla unutmazdı. İradesi kuvvetli, fikir ve kararlarında istiklâl sahibi, tehlike karşısında metanetli idi. Anne ve babasının veremden ölmüş olmaları, onu genç yaşından itibaren temkinli yaşamaya sevketmişti. İçki içmez, her türlü sefahatten uzak durur, sade bir hayat yaşardı. Ölünceye kadar her sabah ılık su ile duş yapmayı alışkanlık haline getirmişti. Jimnastiğe meraklı olup kılıç ve tabanca kullanmakta mahir idi. Çalışmayı sever ve düzenli bir program uygulardı. Devlet işlerini her şeyin üstünde tutar ve önemli haberler alındığında uykusundan dahi uyandırılmasını isterdi. Devlet işlerinde değişik karakterdeki kimselerden faydalanmayı iyi bilir ve onlara mizaçlarına uygun hizmetler verirdi. Önemli devlet meselelerinde karar vermeden önce değişik fikirdeki devlet adamlarının görüşlerini alır, hatta bazen zıt görüşlü kimseleri huzurunda münakaşa ettirir, daha sonra kesin kararını verirdi. Sorumluluk taşıyan kararlarda konuyu meclise havale eder ve kararın oradan çıkmasını sağlardı.

Sultan Abdülhamid halifelik makamına yakışır iffet, haysiyet, vakar ve namus timsali bir kimse idi. Dindardı, hayır yapmasını severdi. Kan dökülmesinden asla hoşlanmazdı. Otuz üç yıllık saltanatı süresince imzaladığı ölüm fermanlarının sayısı birkaç taneyi geçmez. Kimsenin rızkına mâni olmak istemez, yurt dışına kaçan veya sürgüne gönderilen siyasî muhaliflerine dahi maaş bağlatırdı.

İstanbul Takipte Haber Sitesi olarak Ulu Hakan Abdülhamid Han’ın vefatının 102. yıl dönümünde kendisini özlem ve rahmetle anıyoruz.

Abdülhamid Han’dan ayrılık…

Afakında salalar titredi payitahtın

Dediler… Göçen Abdülhamid Han’dır…

Gülistanım feryad ile yasında artık

Bildim ki yetim kalan cümle vatandır.

Zaman içre zaman olsaydı hayatın

Yine feda-yı can ederdin uğrunda vatanın.

Safa verdin, safa götür sultanına, sultanım

Duydum ki yetim kalan cümle İslam’dır.

 

İlahi! Şahidiz Hamid’in kulluğuna

Sana kul oluşunun zalime gam olduğuna!

Lütfet! Yüreğinde yanan aşk hatırına

Bizden ayırdın, amma kavuşsun gülistanına.

Şiiri yazan konsept danışmanı Selman Kayabaşı’ya ve şiiri okuyan Tahsin Paşa karakteriyle gönüllere taht kuran Bahadır Yenişehirlioğlu…

Kaynak: Payitaht Abdülhamid

selyus