İTÜ Afet Yönetimi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, deprem sonrası geç müdahale edildiği iddialarını “Bundan daha iyi yapılması mümkün değil” diye değerlendirdi. Kadıoğlu, “En büyük talihsizlik ise ikinci depremin olması. Bu kadar bina yıkılırsa kimse bununla baş edemez” dedi.
Türkiye gazetesinin berine göre Kahramanmaraş’ta meydana gelen deprem tüm Türkiye’yi derinden sarstı. Binlerce bina yıkıldı, can kaybı ve yaralı sayısı artmaya devam ediyor. İTÜ Afet Yönetimi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, deprem sonrası gündeme gelen ‘geç kalındı’ iddialarını değerlendirdi.
DÜNYA BURAYA GELSE BİR ŞEY YAPAMAZSINIZ
Kadıoğlu, dünyanın hiçbir yerinde iki milyonluk bir kurtarma ekibi olmadığına dikkat çekerek, şöyle konuştu:
“Amerika da gelse, Avrupa da gelse, bu kadar binanın yıkıldığı yerde bütün dünya buraya gelse, bir şey yapamazsınız. Bundan daha iyi yapılması mümkün değil. Burada en büyük problem depremin olduğu günlerde havanın yağışlı ve bulutlu olması. Bir kere uydulardan optik görüntü alamıyorsunuz, haberleşme sıkıntılı.
Olayın boyutunu anlamak ilk günlerde çok zordu. Olayın boyutunu anladığınızda ise bölgeye intikal etmek çok zordu. Zamana ve iklim şartlarına karşı bir yarış oldu. İnsan gönderebilirsiniz ama neyle çalışacak, hilti yok örneğin. Ne yapacak tırnağı ile mi kazıyacak? Vakit alıyor bunlar. Biz imkansızı hedefliyoruz, afeti yöneteceğiz diye. Bunu yönetemezsiniz. En büyük talihsizlik ise ikinci depremin olması. Bu kadar bina yıkılırsa kimse bununla baş edemez.
AFETZEDE PSİKOLOJİSİNİ YÖNETMEK LAZIM
Herkes can siparane çalışıyor ve bir tükenmişlik sendromu başladı şu anda. Oradaki görevliler en ufak bir eleştiri kaldıramaz hale geldiler. Afette herkes bir suçlu arar. Afetzedeler suçlu arar. Ama oradaki görevliler de tükenmiş ve eleştiri kaldıramaz hale geliyorlar. Afet durumunda, sahada olacakların afetzede psikolojisini anlayacak bir eğitim almaları gerekir. Vücut dilini kullanmak lazım. Bütün millet seferber olmuş yardımlar için. Bir enkazın başında en az 30 kişi olması lazım. 3 çarpı 30 olması lazım. İğne ile kuyu kazar gibi enkazda çalışmaları lazım. Afet yönetimi esas riski önceden görmek, onu yönetilebilir seviyede tutmaktır.
Yıkılan bina sayısı çok bu yönetilemez. Elinizde 100 bin kişi var diyelim. Kaçını koordinasyona göndereceksiniz, kaçını enkaza göndereceksiniz. Herkese yetişemezler. Gelinen aşamada enkaz altındakiler artık bitkin durumda, artık sesle iletişim değil, termal kamera ile kontrol yapılmalı. Isı tespit cihazları kullanılmalı. Afet yönetimi, insanlar nasıl enkaz altında kalmaz diye hazırlık yapmaktır. Türkiye’nin bir çok bölümünde bu deprem bölgesindeki ovalarda gelişen çürük bina stokunu bir türlü durduramıyoruz.” Türkiye gazetesi
