Ana Sayfa DÜNYA EKONOMİSİ, TÜRKİYE EKONOMİSİ 15 Mart 2022

Gıda sorunu ulusal devlet sorunudur

Rusya, Ukrayna savaşında gündeme gelen küresel kıtlık meselesi, küreselcilerin yapay kıtlık çabaları devletlerde yeni yeni tedbirlerin alınmasına sebep olduğunu görmekteyiz. Türkiye’nin de bu hususta Cumhurbaşkanlığı acil eylem planlarına başvurduğunu görmekteyiz. 2021-2022 verilerine göre dünyada toplam tahıl üretimi yaklaşık 800 milyon tondur, bunun %28’ini buğday üretimi oluşturmaktadır. Ekmeğin temel maddesi buğday olup, dünyada 460 milyon işlenmiş hareket halinde bulunan katma değer ürünü olarak ciddi bir paydır, tahıl ihracatının % 41’ini buğday ihracatı oluşturuyor. Dünya buğday üretiminin % 65.1’ini Hindistan, Rusya, ABD ve Çin gerçekleştiriyor. 

Tohumlar 5 küresel şirketin tekelinde. GIDA ve TOHUM meselesi onlar için petrol kadar önemlidir. Rusya ve Ukrayna yakın coğrafyamızda bu konuda ön sıradalar. Türkiye buğday konusunda 2021 verilerine göre toplam üretimin  % 44’ünü buğday ekimi oluşturmaktadır. 2021 yılı toplam üretilen tahıl üretimi 21 milyon tona yakındır. 2022’de 19 milyon tona düşeceği tahmin ediliyor. Nüfus artışı, bazı tarım alanlarının eksilmesi gibi olumsuz politikalar göz önünde bulundurulması elzemdir.  

Türkiye yakın zaman diliminde katma değer kazandırdığı tahıl ürünlerine, ithalata dayalı bazı ürünleri işleyerek katma değer sağlaması elbette önemlidir, ancak bir o kadar da yanlış politikalar da izlenmektedir. Çiftçi eğitim ve dönüşüm merkezleri tarım bakanlığı politikalarında denetim merkezlerini artırarak, kaliteli üretici birliği oluşturulmalıdır. Tarım alanlarının şehirleşmesine olanak sağlanmamalıdır, siyasetin kirli çıkarlarına tarım alanları kurban verilmemelidir.

Yanı başımızda savaşan iki devletin, dünya üzerindeki etkisi az çok tahmin edilmektedir. Rusya ve Ukrayna Türkiye açısından önemli ve stratejik konumdadır, enerji, turizm, gıda ve sanayi alanında  ilişkilerimizin yoğun olduğu ülkelerin başında gelmektedir. Gıda ve enerji konusu, savaş ortamlarında genelde stok malzemesi olarak bilinir, bunun açık örneğini ayçiçek ve tahıl ürünlerinde gördük. Toplum olarak fırsatçılığın genlerimize işlediğini görmekteyiz, yani açıkçası bilinçli tüketim ve olan üstü durumlarda nasıl davranılması gerektiğini öğrenmemiz gereklidir.

Bütün bu olup bitenlere karşı Tarım ve Orman Bakanlığının acil eylem planlarını devreye almalıdır, bazı başlıkları sıralamamız gereklidir, her ilde lisanslı depolar kurulması zorunludur, aynı zamanda olağanüstü durumlara karşı Türkiye şehir planlamalarına gıda arz talebini yeniden güncelleyerek sistemi devlet aklı ile kontrol mekanizmasını yeniden şekillendirilmelidir, 

Gıda güvencesi ve gıda güvenliği tüm ülkelerde son dönemde öncelikli konular içinde yer almaktadır. Gıda güvencesi kavramına özellikle sağlıklı ve güvenilir gıdanın tüketiciye ulaştırılması ifadelerinin de eklenmesiyle, gıda güvenliği gıda güvencesinin bir koşulu olmaktadır. Gıda güvencesi ile ilgili yapılan değerlendirmelerde dünyada gıda güvencesinin hemen her bölgede geliştiği ifade edilmekte, sıralamanın en üst basamaklarında yer alan gelişmiş batı ülkeleri ile en alt sıralardaki Sahra Altı Ülkeler arasındaki farkın daraldığına dikkat çekmektedir. 

Bu gelişmeyi etkileyen ortak unsurlar; depolama sistemindeki iyileşmeler, üretim ve tüketim aşamalarında gıda kayıplarındaki azalma, diyet alışkanlıklarının iyileşmesi ve yüksek kaliteli protein kaynaklarına erişimin artmasıdır. Gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde gıda güvencesizliğinin nedenleri başta ülkelerin gelir seviyesi olmak üzere eğitimsizlik, politik riskler, yolsuzluk gibi pek çok problem ile birbirinden ayrılmaktadır. 

Gıda güvencesini sağlayacak altyapı için gerekli finansal kaynağı bulamayan gelişmekte olan ülkeler, gıda ile ilgili özellikle arz yönlü pek çok sorun yaşarken, gelişmiş ülkeler ise tüketici yönlü, artan obezite gibi sorunlarla karşı karşıyadır. Türkiye’de, gıda güvenliği ve güvencesine yönelik geliştirilen mevzuatların uygulanması önemlidir. Özellikle sorun tespit edilen alanlarda gerekli önlemler alınmadığı takdirde, nüfus artışı, küresel iklim değişikliği gibi faktörlerin de etkisiyle orta ve uzun vadede yeterli, sağlıklı ve besleyici gıdalara erişim konusunda önemli sorunlarla karşılaşılabileceği ortaya çıkmaktadır. Diğer yandan gıda güvencesi ve güvenliğine yönelik uluslararası indeksler için sağlanan veri tabanlarının da güvenilir olması geleceğe yönelik stratejiler açısından önem taşımaktadır.

Sonuç olarak, Türkiye’de gıda güvenliği açısından mevzuatta ve gündemde bazı gelişmeler yaşanırken, uygulamada sorunlar olduğu, gıda güvenliğini de içeren gıda güvencesinde ise genel olarak olumlu gelişmeler sağlanabilmesinin makro düzeyde sosyal ve ekonomi politikaları ile uyumlu olmak üzere sonuç odaklı belirlenecek, tarım politikası amaç ve araçlarıyla sağlanabilecektir. Vesselam. Sabri BALAMAN

selyus