Ana Sayfa DIŞ POLİTİKA 6 Eylül 2022

Sizinle bir hesabımız var

Akit TV Derin Kutu Program Moderatörü ve Akit Gazetesi Köşe Yazarı Sabri Balaman, bu köşe yazısında dış politikaya yer verdi. Özellikle de ABD’ye güvenerek Türkiye’ye karşı küstahça davranışlar içinde olan Yunanistan’ı köşesine taşıdı.
Sabri Balaman’ın “Sizinle bir hesabımız var” başlıklı köşe yazısı ile sizleri baş başa bırakalım…
“Yunanistan’ın bağımsızlığını sağlayan ve yayılmacılığını destekleyen ABD, İngiltere ve Fransa başta olmak üzere Batılı büyük devletler ve Avrupa kamuoyudur. Batılı devletlerin ve kamuoyunun Yunanistan’dan yana bir tavır almasının temel nedeni ise “Batı Medeniyetinin “Grek, Romen” temeline dayandığı inancı ve Eski Yunan Kültürüne duyduğu hayranlıktır. Bunun açık örneğini Jo Biden üzerinden görebilirsiniz. Türkiye’nin ayrı dinden ve kültürden olması, Avrupa’da düşmanlık için yeterli sebep olarak sayılmaktadır. Batı kamuoyunun Türk-Yunan anlaşmazlıklarında iktisadi, siyasi ve stratejik önem ve öncelikleri dikkate alarak objektif bir yaklaşım görülmemiştir.
Yunanistan’ın kuruluşundan bugüne topraklarını devamlı olarak, Türklerin aleyhine genişletmek için Osmanlı İmparatorluğu’na karşı izlediği yayılmacı politikayı Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı da sürdürmek istemiştir. Yunanistan’ın yayılmacı politikası, büyük Grek İdeanın gerçekleştirilmesine yöneliktir. Greklerin yaşadığı bölgeleri içine alan tek bir devlet düşüncesinden hareketle ırkçı ve şoven bir nitelik arz eden “Büyük Yunanistan’ı sözde, Bizans, Grek İmparatorluğu’nu yeniden kurmak için, bir düşünce olarak özetleyebiliriz.
Bağımsız bir devlet olmasından sonra Osmanlı İmparatorluğu toprakları aleyhinde sürekli genişleyen Yunanistan, Balkan Savaşları ile topraklarını iki katına çıkarmış, 1947 yılı sonunda İmroz, Bozcaada ve Tuvran Adaları dışında, bütün Ege Adaları’nın hukuken de sahibi olmuştur. Büyük Grek hayalini gerçekleştirme yolunda, Yunanistan’ın attığı adımları küçümsemek; tarihi gerçekleri inkâr etmek demektir. Grek İdeayı milli bir amacı, ülkü biçiminde eyleme dönüştüren Venizelos’tur. Yunanistan’ın “Anadolu Macerasına çıkmasını destekleyen devletler ise, İngiltere, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri’dir. Yani dünden bugüne pek değişen olmadığını düşmanın aynı yerde durduğunu görmekteyiz.
Yunanistan’ın yayılmacı politikası, İstiklal Savaşı ile “Vatanın haremi istikametinde boğulmuştur”. Askeri zaferden sonra imzalanan Lozan Antlaşması, Türk-Yunan ilişkilerinde belli bir statüko ortaya çıkarmıştır. Fakat bu antlaşma, önceden mevcut olmayan veya düşünülmeyen bazı sorunları beraberinde getirmiştir. Lozan’dan sonra Yunanistan ile aramızdaki sorunların tamamı ihtilaflı olduğumuz devletler tarafından bugüne sorunlar büyütülerek, Türkiye baskı altında tutulmuştur.
Etnik milliyetçilik çalışma programını ve hedeflerini dış politikasına ilke edinmiş olan, Yunanistan Devleti ve Hükümetleri, Türkiye’ye karşı izledikleri yayılmacı politikalarında her araca başvurmuş, dini, askeri, siyasi ittifaklar aramışlardır. Yunanlılar, güçlü ve yaygın bir propaganda çalışması ile hemen hemen her dönemde batı kamuoyunun ve devletlerinin maddi ve manevi desteklerinden yararlanmışlardır.
Yunan askerlerinin Anadolu’yu işgal sırasında yaptığı mezalimlerin Batı kamuoyuna Türklerin Hristiyanlara yaptığı zulümler gibi gösterilmesi ile yalan yanlış tarih olarak anlatılmıştır. 1947 Paris Antlaşması ile İtalya’dan alınan Rodos ve 12 Ada’nın Yunanistan’a verilmesi gibi… Kendi gücü ile Türklere karşı bir başarı sağlayamayan Yunanistan, Batılı devletler veya büyük Grek İdeasını gerçekleştirmeye yardım edecek her devlet veya etnik unsur ile işbirliği yapmaktan çekinmemiştir.
Büyük Grek hayalini beleyen, İstanbul Rum Patrikhanesi; Yunanistan’ın bağımsız bir devlet oluşundan başlayarak, önce Osmanlı Devleti sonra da Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı Yunanistan’ın izlediği saldırgan ve yayılmacı politikasını gizli ya da açıkça desteklemiş Ekümeniklik arayışındadır. Bunun ana sebeplerinden biri batının açık bir şekilde Türkiye karşıtı düşman politikasıdır.
Fatih Sultan Mehmet devrinden beri ayrıcalıklı statüsünü sürdüren bu kurum, Cumhuriyet Dönemi’nde Etnik-i Eterya ile fikir birliğinde olmadığına dair bir açıklamada bile bulunmamıştır. Türkiye ile Yunanistan arasında, Atatürk’ün izlediği bölgede yumuşama ve bölgesel iş birliği politikası ile barışı milletlerarasında yayma çabaları sonucu başlayan iyi ilişkiler dönemi 1954 yılına kadar sürmüştür.
Dün düşmanlığını gizlemeyen ABD, Fransa, İngiltere yüz yıl sonra aynı oyunu sergilediği ve tarihi pencereden pek bir şeyin değişmediğini görmekteyiz. Bugün Başkan Erdoğan’ın haklı söylemleri ve uyarılarını dikkate almayan Yunanistan yarın büyük acıların sebebi olabilir. Unutmayalım ki geçmişten günümüze yarım kalmış bir hesabın arifesindeyiz. Peki, ne değişti, dünün ezik ve kafası kuma gömülmüş liderlerin olmadığı, yeni savaş konseptinin şekillendiği bir tarihe yol alacağız. Anadolu’yu yurt edinen bu aziz millet, huzurun ve adaletinin sınırlarında belirler. Vesselam.”

selyus