Ana Sayfa DIŞ POLİTİKA 1 Haziran 2022

Türkiye Suriye operasyonunda kararlı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “30 kilometre derinliğinde güvenli bölge oluşturma kararımızın yeni bir safhasına geçiyoruz. Tel Rıfat ve Münbiç’i teröristlerden temizliyoruz” açıklamasını değerlendiren Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, “Son derece kararlı” dedi.

Birinci önceliğin güvenlik kuşağının tamamlanması olarak görüldüğünü ifade eden Ağar, “Türkiye’nin ortaya koyacağı refleks arzu edilen bölgeye müdahil olmuş ülkelerle bir koordinasyon içerisinde hatta mümkünse işbirliği içerisinde, olmazsa bağımsız bir iradeyle Türkiye bu işi Irak’ta yaptığı gibi adım adım yapacak gözüküyor. Bu birinci aşama olarak son derece önemli. Meseledeki niyet ve maksat hem terörle ilgili güvenlik koridoru oluşturmak, hem Suriye’nin parçalanmasını engellemek, hem Suriye kaynakları sorunlara kalıcı bir çözüm ve maksadıyla yapıldığını düşünüyorum” dedi.

“HALEP MESELESİ ÇÖZÜLMEDEN SURİYE MESELESİ ÇÖZÜLMEZ”

Özellikle Aynularab ve Barış Pınarı Harekatı’nın doğusunda kalan alanda Amuda, Derbesiye, Kamışlı ve Malikiye hattının operasyon alanı olarak göründüğünü vurgulayan Ağar, “Ama öte tarafıyla sadece orası ile biteceğini düşünmek doğru değil. Suriye iç savaşının gerçek anlamda bitmesi ancak demografik yapıların oranlarına uygun bir şekilde topografik dağılım, yani iç savaş öncesi demografik yapıya dönmekle olur. Bu da YPG/PKK’nın elindeki toprakların tamamıyla alınması, Suriye’de iç savaştaki tarafların barıştırılarak herkesin yurduna dönmesinden geçiyor. Başka çaresi yok bu işin. Bunun da hassas alanı Tel Rıfat’ın alt tarafındaki Halep. Bu son derece hassas bir konu, mezhebi bir gerilim var coğrafyada. O açıdan bakıldığında Tel Rıfat harekâtının önemli bir teolojik bir yanı da var. Halep meselesi çözülmeden Suriye meselesi çözülmez” diye konuştu.

Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Suriye’deki PKK/YPG mevzilerinin yoğun şekilde vurulmasının yapılacak harekatla ilişkisi olup olmadığını da değerlendiren Ağar, şunları kaydetti:

“Sahada iş savaşın başından beri büyük bir gerilim var. Bu özellikle Zap harekatından sonra çok arttı. Diğer taraftan terör örgütü Türkiye’nin operasyon yapacağı beklentisinde, son derece gerginler bu gerginlik sahaya yansıyor. Silahlı kuvvetler de buna cevap veriyor. Bir şekilde taktiksel başarılardan da stratejik fayda üretmenin derdindeler. Çünkü Zap’ta ezildiler. Bu harekatla ilgili başka bir fotoğraf kendisini gösterdi. Harekatla bütünleşmiş gibi görünebilir ama şuana kadar yapılan vuruşlar, ortaya konulmuş olan etkisizleştirmelerle beraber harekata hizmet eden ama harekatın bir parçası mıdır? Hayır. Sahadaki reel denklemin bir parçasıdır. Ama harekatla ilinti kurulabilir mi? Bağlantılı demek doğru değil, kesişen kümeleri var demek daha doğru olur.”

RUSYA VE ABD’NİN OPERASYONA KARŞI TUTUMU

Rusya ve Amerika’nın Türkiye’nin yapması planlanan harekata karşı tutumunu da değerlendiren Abdullah Ağar, “Rusya Ukrayna’nın üretmiş olduğu bir takım gerçekliklerle beraber sahada yeni bir oluşma gitti. Bütün bölgeyi İran’a bırakmak Rusya’nın işine gelecek bir iş değil, Amerika’nın da çok hoşlanacağı bir şey değil. Ruslar, Amerikalıları tehdit ediyor. ‘Eğer Ukrayna’da bu şekilde davranmaya devam ederseniz, Suriye’deki alanları boşaltır PYD, İran’a ya da Hizbullah’a bırakırım’ diyor. Bu çok ilginç bir denklem. O nenle kendilerine göre bir denge kurmak zorundalar. ABD’ye bakarsak, Türkiye’ye direnmeye devam ederse bir şekilde Türkiye’nin sağlayacağı destekten mahrum olacağı gibi Türkiye’nin Rusya ile işbirliği yapması gibi bir sonuç üretecek. Çok daha farklı zorluklarla karşı karşıya kalacak. Bu nedenle gerginlik politikasını, baskı politikasını devam ettiriyor ama nereye kadar? Belli bir yerden sonra tutmaz. Türkiye direndi bir irade ortaya koydu. Bu iradesiyle beraber Amerika şeytanlaştırmaya devam ediyor Türkiye’yi. Bir müttefikini bu şekilde yalnız bırakıyorsun, terör örgütüyle işbirliği yapıyorsun. Bunun sonuçlarına Amerika nereye kadar katlanacak? Bunu hep birlikte göreceğiz” ifadelerine yer verdi.

selyus