Ana Sayfa İÇ POLİTİKA 22 Temmuz 2022

2023 SEÇİMLERİ VE SİYASİ ANALİZ

Evet muhalefet partileri eski alışkanlıklarından olacak ki, her dönem yapılan seçimlerin ardından erken seçim teranelerini dillerinden düşürmezler.. Hani “yenilen pehlivan güreşe doymaz” misali…

İyi güzel de sizin politikalarınızda halkımızın seçimlerde sizleri tercih etmesi için, ne gibi değişiklikler yaptınız. Halkımızın karşısına çıkarken, mevcut iktidarın beğenmediğiniz politikalarının alternatiflerini ortaya koyabildiniz mi?

Örneğin,

Dış politikada

Akdeniz’deki varlığımızı sorguladınız!!!

Ege’deki politikamız,

Ortadoğu politikamız,

Avrupa ülkeleriyle ilişkilerimiz,

ABD ile ilişkilerimiz, vs. vs.

Hasılı, dış politika ile alâkalı iktidar partisinin ilişkilerini eleştirirken sizin duruşunuz nasıl olacak…

Söylemlerinize bakıldığında ülke insanına güven vermeyen, teslimiyetçi ve mandacı bir duruş gözlemleniyor. Bu duruşu da yedi düvele karşı bağımsızlığı için mücadele vermiş bir millete nasıl izah edersiniz…

Savunma sanayiinde ürettiğimiz modern silahları bile eleştirdiniz. Oysa o silahlarla güvenlik güçlerimiz, hem içerde, hem dışarıda başarılı operasyonlarıyla milletimizi gururlandırırken, dış dünyanın da takdirle izlediklerini müşahede ediyoruz.

Bu başarıyı görmemezlikten gelerek, silahı ne yapacağız, biz savaş istemiyoruz gibi abuk subuk sözlerle, ülkelerin sıraya girerek satın almak istedikleri modern silahlarımızı gölgelemek, ülke yönetimine talip olan siyasetçiye asla yakışır bir duruş değildir…

Gelelim içerdeki yatırımlara…

Altyapı, üstyapı, köprüler, hava alanları, duble yollar… sayamayacağım bir çok yatırımların tamamına karşı çıkan bir siyaset anlayışı… Zaten milletvekillerinin de bizzat söylediği gibi, doğru şeyler de yapmış olsanız bile takdir edecek değiliz..

İstanbul da yapılan havalimanına karşı durdunuz.. Yolcu nerde dediniz… Yanıldınız..

Üçüncu havalimanı rekorlar kırıyor..

Hastaneler yapılırken, hasta nerde dediniz.. Yanıldınız..

Bu millet, geçmişte yaşamış olduğu sıkıntılardan dolayı, yapılan hizmetleri gördükçe takdir ediyor ve muhalefetin kendilerine güven vermediği için de mevcut iktidarla yola devam diyor…

Bir başka husus, birbirlerine ters, düşünce dünyaları farklı siyasilerin, Millet ittifakı adı altında seçime girmeleri kendi açılarından bir güç birliği olarak gözükse de, milletimizin kaygılarını giderecek, güvenini sağlayacak bir argümanın ortaya konulamadığı da muhakkaktır. HDP gerçeği ve onun taleplerini dikkate alan bir masadan iktidar çıkmaz…

Gelelim iktidar kanadına…

Evet dünyada pandemiden dolayı insanların sokağa çıkma yasağı ve evlerine zorunlu olarak kapamalarından dolayı üretimin durması neticesinde arz talep dengesinin bozulduğu ve ardından ekonomik krizin yaşandığı bir süreci dünya olarak hep birlikte yaşadık. Ardından Rusya-Ukrayna savaşı da tuzu biberi oldu.. Böylece  bütün dünya devletleri bu krizden etkilendiler…Kriz hala devam ediyor.. Bütün bunları bir kenara koymak suretiyle, ekonomik krizin üzerinden, “vurun abalıya” diye siyaset yapmak etik bir davranış, doğru bir duruş değil…

Haaa bunun yanısıra petrolde yaşanan zamlar, piyasalardaki bütün ürünleri tetiklediği gibi, krizi fırsata dönüştürmek isteyen dış ve iç odaklı art niyetli kişiler devreye girerek, içerdeki kendine yakın mağazaların ve alış veriş merkezlerinin raflarındaki ürünlere, gün aşırı yaptırdıkları zamlar da vatandaşı haklı olarak hükümete karşı tavır almaya ve eleştirmeye yöneltti..

Evett…Vatandaş yerden göğe kadar haklı..

Ülkeyi Siz yönetiyorsunuz.

Elinizdeki imkanları seferber ediyorsunuz.. KDV indirimi vs.. Lâkin buna rağmen ilgili marketler etikette indirim yerine bindirim yapıyor, önlemleriniz yetersiz kalıyorsa bu da sizin beceriksizliğiniz… Adeta dalga geçercesine yaptırımlarınızı umursamıyorlar ve milleti isyana teşvik edercesine ısrarla fahiş fiyat etiketlerine devam ediyorlar.. Bu da iktidarın muktedir olamadığı ve bu hususta acziyet içerisinde olduğunu göstermektedir…

Dünyada Petrol varil fiyatı 100 dolardan, 140 dolara çıktığında mazotun fiyatını 7 tl’den 14 tl’ye, ardından 17 tl’ye..

Sonrasında Petrolün varil fiyatı 140 dolardan 120 dolara düştüğünde, aynı oranda düşüş beklerken, bu sefer de mazotun litre fiyatı 22 tl’ye çıktı.

Ardından an itibarıyla Petrolün varil fiyatı 105 dolar civarında olduğu halde düşmesi gerekirken, mazotun litre fiyatı 25tl’yi, 27 tl’yi ve 30 tl’yi gördü..

Bunu millete izah edemezsiniz..

Bir şeylerin ters gittiği belli…Ancak teşhis ve tedavi hususunda sınıfta kalındığını açıkça söyleyebiliriz..

Bir başka husus şu sıralar (z)kuşağı denilen farklı bir gençlik konuşuluyor… Muhalefet bu gençlikten umutlu, İktidar ise tereddütlü….

Evet bu gençler bizim çocuklarımız. Bizim gençlerimiz…Uzaydan gelmedi.. Davranış biçimleri, hareketleri, ilişkileri farklı bir gençlik.. O kadar ki, ebeveynlerine bile ters bir gençlik. Sadece kendi kuşağıyla uyumlu…Bir önceki kuşağa bile ters gelen davranışlar…Ancak çok zeki ve kendine güveni tavan yapmış bir gençlik..

Kemal Atatürk ne demişti.. “Öğretmenler; yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.”

Evet bu gençlik de bu milletin eseri…

Gençlikten bahsederken, seçme ve seçilme yaşının 18’e indirilmesi hususunda bir iki şey söylemek isterim…Evet bu kanun çıktığında eleştirmiştim.. Bu gün de aynı görüşteyim.. Zira, Dünyayı yöneten güçler Devlet tecrübesi oluşmuş, deneyimli kişileri milletvekili, başkan ve başbakan seçerken, biz de seçilme yaşını 18’e indirerek daha çocuk yaşta, çocuksu duyguları yaşayan birinin mecliste kanun çıkartmasına ve ülke yönetmesine talip olmasını istememiz ne kadar doğru… 18 yaşındaki çocuk henüz liseyi bitirmiş üniversite çağında.. Eğitimini tamamlayarak, alanında ihtisas yapacak. Kariyer oluşturacak, iş tecrübesi, hayat tecrübesi kazanacak ve olgun bir birey olduktan sonra ancak yönetimsel anlamda görev alabilir..

Güçlü devletlerin güçsüz ve basiretsiz yönetimleri nasıl da acımasızca parçaladığı ve müstemleke yaptığı açıkça ortada dururken, dünyayı tanıyan tecrübeli devlet adamlarına ne kadar çok ihtiyaç duyulduğu da aşikardır.

Dünyanın yeni bir sürece girdiği bu dönemde, ülke yönetimlerini elinde bulunduran liderlerden, ufku ve öngörüsü, basiret ve sezgileri ön planda olan, stratejik planlar yapabilenler ayakta kalacaklar…

Bugün yönetimi elinde bulunduran Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan 20 yıllık Devlet tecrübesiyle, siyasi birikimleriyle Ülkelerarası ilişkilerde yaşanan sıkıntıları giderme hususunda, çözüm odaklı stratejik planlarla adından söz ettirirken, bir çok devletin de güven duyduğu bir lider haline dönüştüğünü söyleyebiliriz…

Ancak, içerde ve dışarıda gece gündüz demeden, durmadan ve yorulmadan yoğun bir performansla çalışan Erdoğan’ın esas olarak rakipleri, kendi teşkilatlarıdır…

Zira, yapılan kamu oyu yoklamalarında Kendine çıkan oy, partisine çıkan oyun çok, çok üstünde.. Yani şahsına millet yüzde 52-53 verirken, AK Parti, yüzde 37-38 bandında…Yani, Reis biz sana güveniyoruz, lâkin AK Parti’ye güvenmiyoruz.. Bunun izahı bu…

Esasen Reis de bunları bildiği için, her vesile ile toplantılarında teşkilatlara ayar veriyor ancak dinleyen yok.

Seçimden önce ülke genelinde sıkıntılı teşkilatları tespit ederek, görevden el çektirmek suretiyle yenilenmesi, motivasyon açısından, seçimlere yeni bir heyecan katacağı kanaatindeyim..

Makamlarını kendi heva ve hevesleri için kullanan başkan ve yöneticiler ve dahi milletvekilleri, teşkilat tabanı ve seçmenler tarafından nefretle izlenmekte.

Bu teşkilatlara mı oy vereceğiz.!!

Reise oyumuz tamam, teşkilatlara hayır söylemi de tamamen teşkilatların bu tutumundan kaynaklı olduğu anlaşılmaktadır…

Küresel anlamda dünyada haritaların yeniden şekilleneceği, gündemde yerini ciddi anlamda korurken, Millet olarak içeriden ve dışarıdan ülkemizi parçalamak isteyenlere karşı tüm siyasi partilerle birlikte milli ve yerli duruşumuzu sergilememiz gerekmektedir…

Rabbim yar ve yardımcımız olsun…

Selam ve dua ile… İlhami Günaydın

selyus