İlhami GÜNAYDIN

Geçmişten Geleceğe

BU NASIL BİR ZİLLET…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir yandan ülkemiz üzerinde oynanan oyunları bir, bir bozarak kendi lehimize çevirmek süreyle taktiksel çalışmalar yürütürken, öbür yandan ülkemizin kalkınması ve güçlenmesi için de atılımlara hız kesmeden devam etmektedir.

Son günlerde tartışma konusu olan, Kanal İstanbul ve Doğu Akdeniz’deki Libya ile yapmış olduğumuz anlaşma bunlardan bazıları..

Kanal İstanbul Projesinin hayata geçmesini istemeyenleri anlamak mümkün değil. Zira Kanal İstanbul hem bulunduğu yöreye, hem de ülkemize maddi manevi katkı sağlayacak devasa bir yatırımdır. Kanal İstanbul

1936 yılında boğazların geçişiyle alakalı imzalanan Montrö sözleşmesinin rafa kalkmasıdır. Kanal İstanbul boğazları kullanmak ihtiyacında olan ülkeler için alternatif güzergâhtır. Kanal İstanbul bu vesileyle boğazları yol geçen hanı gibi kullananlara yasak getirmek ve paralı geçiş sağlayarak ülkemize milyar dolarlar kazandırmaktır.. Yabancı bandıralı Savaş gemileri mi dersin, petrol tankerleri mi, kuru yük gemileri mi, kaçak malların taşımacılığı mı her türlü gemilerin elini kolunu sallayarak geçebileceği bir boğaz olmaktan kurtulacak.

Kanal İstanbul’la birlikte kontrollü ve paralı geçişlerin sağlanacağı bir yapıya kavuşması öngörülmektedir.

Şimdi buna karşı çıkan yabancı ülkeleri anlarım da, bayrak, vatan, Atatürk’ü dillerinden düşürmeyenlerin buna karşı çıkmasını gerçekten anlamak mümkün değil. Türkiye Cumhuriyeti Devleti dış güçlerin oyunlarını bozmak için attığı her adımda illa da karşı safta yer tutarak kendi ülkenin önünü kesmeyi marifet sananları anlamak mümkün değil. Bu ne zillet…

Öte yandan Akdeniz’de oynanan oyunları bozmak için bir yandan Libya ile karasuları üzerindeki anlaşması ile karasularımızı daha ileri noktalara taşıyıp bölge hakimiyetini genişletme, öbür yanda KKTC ile hava alanı anlaşması ile de İHA ve SİHA’larla bölgede olup bitenden haberdar olmak anlamında müthiş bir hamle yapılmıştır.

Bu hamlelerden İsrail’in, Yunanistan’ın, Kıbrıs Rum yönetiminin ve bölgede bulunan uluslararası güçlerin rahatsızlığından ne kadar önemli bir adımın atıldığını anlamak mümkündür.

Ortadoğu coğrafyasını parçalayan Siyonist güçler, bölgesinde potansiyel bir güç olan Türkiye Cumhuriyeti Devletini çökertmek için her türlü siyasi ve ekonomik oyunları fütursuzca sergilemektedir. Bu zor zamanımızda milletçe el ele gönül gönüle bir ve bütün olmak durumundayız. Hadi muhalefet Tayyip gitsin de belki bize de iktidar yolu gözükür beklentisi içerisinde..!!

Ya siz ak partinin her türlü nimetlerinden ziyadesiyle faydalanmış zavallılar.

Zavallılar diyorum zira onca nimetlere rağmen nankörlük ederek, birden fazla partiler kurmak suretiyle ak partinin çöküşüne zemin hazırlamaktasınız. Oysa ki Kiminizi Cumhurbaşkanı, kimimizi Başbakan kiminizi bakan yapmıştı. Allah aşkına ülkede daha yüksek makam var da bizim haberimiz yok mu? Derdiniz ne?

Gavurun değirmenine su taşımaktan başka bir şey değil sizin yaptığınız…

Oysa İbrahim (a.s)ın ateşini söndürmek için karınca olabilirdiniz. Onun kadar değeriniz yoktur.

Şimdilerde teşkilatlarda da bir hareketlilik var.. Kimisi makamını korumak peşinde kimileri teşkilata sızma peşinde, kimileri de pusuda beklemede. Eğer teşkilata giremezse kendini sağlama almak için yeni kurulan partilerle de temas halindeler..

Ahh Reis’im ne diyeyim sen Ömerler dedikçe, buralarda Ömer kılığındaki şahsiyetler ellerinden gelse partiye sızabilmek için neredeyse nüfus kütüklerinden isimlerini Ömer yapacaklar..

Yukarıdan verdiğiniz mesaj ve uyarılarınıza dikkat edilmediğini müşahede ediyoruz..

Ne diyelim.. Rabbim yar ve yardımcınız olsun..

Selam ve dua ile.

İlhami Günaydin.

selyus