Takvim gazetesi köşe yazarı Şebnem Bursalı, CHP’lilere verdi veriştirdi. Bursalı yazısında “Sözün özü çok ama çok basit: Bir taraf; sayalım diyor, diğeri “dünya bizi ayıplar” diyor. Dünyanın ne dediğinden ziyade, senin insanının ne dediği önemli değil mi? Sormak lazım: Çalmak ayıp değil de saymak mı ayıp?” dedi.
Şebnem Bursalı, “En isabetli yorum Binali Yıldırım’dan geldi: “Ergen gibi başkan benim demenin mantığı nedir?” benzetmesinden söz ediyorum. CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun, WhatsApp mesajlarına ve Anıtkabir defterine “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı” diye imza atmasının başka izahı olabilir mi? Yangından mal mı kaçırıyorsunuz beyler? Demokrasinin vazgeçilmez unsuru seçimlerde oy kullanan seçmenin 1 oyunun bile kıymetini bilmemenize imkan yok.
Ama tabii bu yapılan bilmemezlikten değil, demokrasiye gerçekten inanmamanızdan geliyor olmasın!
300 binden fazla oy geçersiz iken, bununla ilgili yeniden sayım istemenin nesi hukuk dışıdır? Oy pusulaları birleştirilirken bilerek (!) ya da bilmeyerek yanlış kayda alındığı tespit edilen yüzlerce sandık ortada iken, bununla ilgili yeniden sayım yapılmasını istemenin nesi hukuk dışıdır? Hele ki buna karşı çıkanların kendisini “sosyal demokrat” olarak tanımlayan bir siyasi parti mensuplarından gelmesinin izah edilir yanı var mıdır? Oyların yeniden sayımını durdurmaya çalışanlar, sandık hileleri ve usulsüzlüklerine sebep olanlarla uğraşmak, bu alçakları ortaya çıkarmak dururken neden milletin namusu sayılan “oy”larının peşine düşenlere engel olmaya çalışırlar anlamak gerçekten imkansız.
Hatta bir adım daha ileri gidip; yeniden Gezi olayları çıkarmakla tehdit diline sarılmanın nasıl bir izahı olabilir? MHP lideri Devlet Bahçeli önceki gün çok güzel izah etti: “Sandık haksızlıklarını sokak tehditleriyle örtmeye, kargaşa ve karmaşaya Türkiye’yi çekmeye hazırlananlara asla izin verilemez!” CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun sokak olayları çıkarmakla tehdit ettiği bu süreçte demokrasi nerededir? Bakınız olay tamamen; oyların ilk olarak kayda geçirildiği, ıslak imzalı ve mühürlü sandık sayım ve döküm cetvelleri ile sandık sonuç tutanakları ve YSK’ya bildirilen oy dökümü arasında fahiş farkların tespit edilmesinden ibarettir.
Ve bu durumun ortaya çıkarılması, kafalardaki tüm soru işaretlerinin yasal zeminlerde giderilmesinden başka da yol ve çare yoktur. Türkiye, çok partili hayata geçtikten sonra girdiği her seçimde, dünyanın başaramadığını başardı ve seçimlerin güveni kadar, sonuçlarının da güveni ile ilgili en üst düzeyde başarı elde etti. Demokratik hukuk devletinde kurallar, izlenecek yol bellidir. Yapılması gereken de sadece budur. Onun ötesinde zorlama sonuçlar çıkarmaya çalışmak abesle iştigalden başka bir şey değildir. Kaldı ki; sonuç değişir ya da değişmez; asıl mevzu da bu değildir zaten. 2014 yılında İstanbul ve Ankara’da hemen hemen bütün sandıklara itiraz eden CHP, bugün yine bu hakkı kullanan AK Parti ve MHP’ye neden karşı çıkıyor olabilir sizce?
Sözün özü çok ama çok basit: Bir taraf; sayalım diyor, diğeri “dünya bizi ayıplar” diyor. Dünyanın ne dediğinden ziyade, senin insanının ne dediği önemli değil mi? Sormak lazım: Çalmak ayıp değil de saymak mı ayıp?”
Şebnem Bursalı / @sebnembursali