Ana Sayfa İÇ POLİTİKA 26 Ekim 2015

Hayalleriniz sizi terk etmesin

Üsküdar’daki Nev Mekan Kafe’de gençlerle bir araya gelen AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Hayalleriniz de sizi terk etmesin. Benim hala hayallerim var, hem de çok hayallerim var. Gerçekleşir veya gerçekleşmez. Gencin en önemli hususiyeti hayalinin, idealinin olması” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sarıyer’de terör örgütü DHKP/C’ye yönelik operasyonda yaralanan ve tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Dilek Doğan’ın vefatına ilişkin, “Bu genç kızımızla ilgili gerekli diğer bütün olaylar gibi araştırmalar yapılıyor. Çok özen gösterilerek bazı emniyet tedbirleri alınıyor ama ola ki herhangi bir yanlış uygulama varsa bunun da peşi hiçbir zaman bırakılmaz, gereği yapılır” dedi.

Davutoğlu, Üsküdar’daki Nev Mekan Kafe’de gençlerle bir araya gelerek, gündeme ilişkin soruları cevapladı.

Tedavi gördüğü Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde dün hayatını kaybeden Dilek Doğan ve engellilere ilişkin sorular üzerine Davutoğlu, “Bu genç kızımızla ilgili gerekli diğer bütün olaylar gibi araştırmalar yapılıyor. Yani, çok özen gösterilerek bazı emniyet tedbirleri alınıyor ama ola ki herhangi bir yanlış bir uygulama varsa bunun da peşi hiçbir zaman bırakılmaz, gereği yapılır” değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Davutoğlu, engelliler için ise kendi dönemlerinde olağanüstü imkanlar sağlandığını anlatarak, şöyle devam etti:

“Buradan da engellilerle toplanmaya gidiyorum. Bağcılar’da engelli vatandaşlarımızla birlikte olacağım. Ailelere destek anlamında olağanüstü şeyler yaptık. 750 liraya varan destek verdik, aylık. Birçok aletlerle, araçlarla desteklemek dışında. Benim iki engelli yeğenim vardı. İkisi de vefat etti. Hala gözümün önündedir. Ablamın ve eniştemin onlar sebebiyle yaşadığı imtihanı, çok yakından biliyorum. 7 yaşından 20 yaşına kadar tamamıyla yatağa mahkumdu. Ben ablamın yıllarca hiç tatil yapmadığını bilirim. Şimdi ise böyle bir durumda o engellilere bakım elemanı gönderiyoruz ve anneler, babalar biraz nefes alabiliyor. Şimdi daha başka bir şey yapacağız inşallah. Engelli yaşam merkezleri kuracağız. Diyelim bir ailede engelli var, onu getirip oraya bırakacak 3-4 saat işine bakacak veya 3-4 gün işine bakacak. Engellilik bir suç değildir, insanların elinde olan bir husus değildir. Dolayısıyla buradaki genç arkadaşlarımıza da söylüyorum; eğer hayatın anlamını keşfetmek isterseniz, huzurevlerini ziyaret edin, engellilere şefkatle davranın, evinizde yaşlı varsa oturun elini öpün ve biraz onu dinleyin. Bazen derim; ‘Keşke annem yaşıyor olsa da her gün ayağını yıkasaydım’ diye. Bunu da yürekten söylüyorum. Evde babaanne, anneanneleriniz varsa onların dünyasına nüfuz edin. Maalesef modern hayat bizi bu büyük aileden kopardı. İşte engelliler o büyük ailelerde rehabilite ediliyorlar. Şimdi de devlet engelliler için her şeyi yapıyor, yapmaya da hazır.”

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Çözüm Sürecini başkasına ayarlamadık, kendi doğrularımızla yürüdük, yürümeye devam edeceğiz. Birisi bunu istismar edip teröre yöneldiği zaman da, sizlerin geleceği için ve Türkiye’nin 70’li yıllarda yaşadığı çatışmaları yaşamaması, 90’lı yıllarda yaşadıklarını yaşamaması için de her türlü tedbiri alacağız, hiç merak etmeyin. Size kan ve şiddetle beslenen, yaşlanan bir ülke değil muhabbetle, ümitle beslenen bir ülke bırakacağız inşallah” dedi.

“Çözüm süreci bizatihi kendisi değil, sonuçlarıyla birlikte değerlendirilmeli. Bakın 2002’de biz iktidara geldiğimizde bir anne hapishanedeki oğlunu ziyaret etse Kürtçe konuşamazdı. Ahmet Kaya’nın Kürtçe türküleri dinlenemezdi. Tezgah altında gizli gizli satılırdı Kürtçe kasetler. Halbuki Kürtçe de Türkçe gibi, Arapça gibi, İngilizce gibi onurlu bir dil ve bu halkın bir kısmının kullandığı bir dil. 2002 yılında biz iktidara geldiğimizde olağanüstü hal vardı. Siz unuttunuz mesela olağanüstü hali. Yani siyasi otorite değil, askeri sıkıyönetimle normal hal arasında bir durum. Bütün bunları kaldırdık biz. Ve o günden bugüne Türkiye’de büyük reformlar yapıldı.”

TRT Kürdi’nin bu süreç kapsamında oluşturulduğunu hatırlatan Davutoğlu, ilk etapta tepkilerle karşılaştıklarını ve bunun terör örgütü tarafından istismar edildiğini söyledi.

Başbakan Davutoğlu, sürecin devamında demokratik hakların tümünün verildiğini ve istismar edilecek bir şey kalmadığını vurgulayarak, “Bunları da terör örgütü veya birileri istediği için değil, inandığımız için verdik. Bizim inancımıza göre kavmiyetçiliğin her türü, şuradaki genç kızlarımız, oğullarımız arasında ben bir an düşünsem ‘bu Kürt, şu Alevi, şu Sünni’ diye ayrım yapsam bu kavmiyetçiliktir ve bizim kültürümüzde tümüyle reddedilmiştir. Dolayısıyla biz Çözüm Sürecini başkasına ayarlamadık, kendi doğrularımızla yürüdük, yürümeye devam edeceğiz. Birisi bunu istismar edip teröre yöneldiği zaman da, sizlerin geleceği için ve Türkiye’nin 70’li yıllarda yaşadığı çatışmaları yaşamaması, 90’lı yıllarda yaşadıklarını yaşamaması için de her türlü tedbiri alacağız, hiç merak etmeyin. Size kan ve şiddetle beslenen, yaşlanan bir ülke değil muhabbetle, ümitle beslenen bir ülke bırakacağız inşallah” şeklinde konuştu.

“HİÇBİR GENCE BEN POTANSİYEL SUÇLU DİYE BAKMADIM”

Gezi olaylarına ilişkin, “Oraya katılanların hepsi sizce terörist miydi?” sorusu yöneltilen Davutoğlu, olaylara katılan farklı gruplardan gençlerle birkaç gün boyunca ders yapmak, sohbet etmek ya da atölye çalışması yapmak istediğini belirterek “Çünkü onların hepsi bizim gençlerimiz. Biz onların hiçbirine terörist diye bakmadık” dedi.

Kendilerini bugün eleştirenlerin yarın takdir edebileceğini, bugün takdir edenlerin de yarın eleştirebileceğini dile getiren Davutoğlu, “Kesinlikle hiçbir zaman hiçbir gence ben potansiyel suçlu diye bakmadım hayatımda. Üniversitede öğrencim olan gençler hatırlarlar, her ideolojiden olurdu ve yüksek lisansa başlayacak öğrencilerime ben kendi makalelerimi verir, ‘Önce beni eleştirin sonra ders yapalım’ diye teşvik ederdim” ifadesini kullandı.

Farklı düşünmenin, özgün düşünmenin de başlangıcı olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, “Siz hepiniz bizim yaptıklarımızı taklit ederseniz ve sadece onunla yetinirseniz, yeni ve özgün düşünceler üretemezsiniz” şeklinde konuştu.

Başbakan Davutoğlu, Gezi olayları sırasında hükümetin gençlerin hissiyatına yabancılaşmasından daha çok gençlerin hissiyatının bazı kesimler tarafından istismar edildiğini belirterek, hem o dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ın hem de kendisinin olaylara katılan bazı gençlerle görüştüğünü anımsattı.

Kendilerine muhalif olan her kesimden gençleri dinlemeye hazır olduklarını söyleyen Davutoğlu, “Gençlere terörist diye bakan bir tutumu kesinlikle kabul etmem. Ama teröristler, eğer gençleri istismar ediyorsa o teröristlerin önünü kesmek lazım çünkü biz 70’li yıllarda o tür çatışmalardan çok çekmiş bir nesiliz. Önemli ve güzel olan, bütün kesimlerden gençlerin bir araya gelip konuşabilmesi, bizlerle iletişim kanallarının olması ve farklı düşünceye her zaman toleransla yaklaşılabilmesi” dedi.

“1 KASIM’DAN SONRA GENEL SAĞLIK SİGORTASI BORÇLARI SİLİNECEK”

Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Genel Sağlık Sigortası’yla alakalı olarak beyannamede muafiyetten bahsettiniz ama şimdiye kadar gelen borçlar var gelir testi yapılmamasından dolayı, bununla ilgili bir çalışmanız olacak mı?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Şimdi gidince vereceğim ilk talimat, ‘test kelimesini kaldırın buradan’ diyeceğim. Test deyince gençler korkuyor, gitmiyor. Test deyince, gelir testine başka bir şey bulalım. Gelir ikramı falan. Gençleri borçlandırmak gibi bir düşüncemiz yok, biz gençlere borçluyuz, siz bize borçlu değilsiniz. Sizin her mahiyetteki borçlarınızı erteleyeceğiz, borç sıkıntısı içinde strese girmeyin. Ne Genel Sağlık Sigortası anlamında borç ne diğer anlamda, düşünün biz sizin önünüzü açacak faizsiz krediler, hibeler vermeyi tasarlıyoruz. Ama bir sistem oturtulmaya çalışılıyor Genel Sağlık Sigortasında, o sistem oturtulurken ister istemez gelir testi ve onun üzerinden de bazı tespitler yapılmış, burada size söylüyorum; inşallah 1 Kasım’dan sonra yapacağımız ilk iş, bütün o borçları silmek olacak, iyi mi? Sonra da tahakkuk etmiş borçları da sileceğiz, sistem oturacak. Okulu bitirdikten sonra 2 yıl da müddet vereceğiz size, 2 yıl içinde iş sahibi, güç sahibi olun ondan sonra ödemeye başlarsınız.”

Bir öğrencinin “Sizden 3 kitap tavsiyesi alsak” demesi üzerine Davutoğlu, şunları kaydetti:

“İşte bu zor. Çünkü her kitap bir diğerinden önemli. Esas olarak bütün kitaplar bir kitap içindir. Kıyas için söylemiyorum ama Kur’an-ı Kerim’le ilgili yazılanları bir ayrı değerlendirmeye koymak lazım. Bazı kitapları sürekli yanınızda bulundurun ve sistematik okuma dışında, arada sırada açıp ona atıfta bulunmakta fayda var. Mesnevi gibi, irfan ve hikmet kitapları, bir seferde okumakla bitmez. Mutlaka tekrar tekrar bakmak icap eder. Onları öyle bulundurun. Özellikle romanlarda insanı çok iyi etüt etmiş romancıları seçin. Tolstoy’dan, Dostoyevski’den hangisini okursanız okuyun, mutlaka bir roman okunmalı. Doğu ve Batı klasiklerinden düşünce tarihinin omurgası olmuş klasikleri mutlaka okumak lazım. Siyaset bilimcisi iseniz mutlaka Farabi’nin “Medinetü’l Fazıla”sını okumak lazım. Yine Eflatun’un Devlet’ini sindire sindire okumak lazım. Eğer Türkiye’de kadimden moderniteye geçişin iniş çıkışlarını görmek isterseniz, mutlaka Ahmet Hamdi Tanpınar’ın bir eserini okuyacaksınız. Otobiyografileri mutlaka okumalısınız. Şiirsel anlatım etrafında bizi, kültürümüzü tanımak isteyenler Necip Fazıl’ı, Sezai Karakoç’u mutlaka okumanızı tavsiye ederim.”

Davutoğlu, öğrenci yurtlarına ilişkin bir soruyu, “Bir kere yurt imkanları bizim dönemde iki misli arttı. 190 civarındaydı yurtlarımız, bugün neredeyse 500’ü geçti. Ciddi artış sağladık. Bazı kiralamalarda bunu takviye ediyoruz. Ama tabi çok büyük bir öğrenci popülasyonu da geliyor. Ben size şu teminatı veriyorum. İnşallah en kısa zamanda isteyen herkese yurt imkanı sağlayacak bir tedbir alacağız, hiç tereddütünüz olmasın. Bunun için gerekli çalışma yapılıyor. Hiç kimseyi herhangi bir art niyetli grubun ya da çevrenin planına muhtaç etmeyeceğiz. Bunu ben söz olarak veriyorum size. Gençlerin barınma imkanlarını en kısa zamanda çözeceğiz” şeklinde yanıtladı.

“SURİYE HALKININ BUGÜN ÇEKTİĞİ ÇİLENİN MÜSEBBİBİ, BEŞ DAİMİ ÜYEDİR”

Davutoğlu, “Yaşam hakkına yönelik çok büyük ihlaller var. Ancak bunlara sessiz kalan dünya siyaseti üzerinde bir kurum var. Bildiğiniz üzere Birleşmiş Milletler. Gelecek zamanda nasıl bir politika uygulamayı düşünürsünüz?” şeklindeki soruya, şöyle yanıt verdi:

“Şimdi keşke elimizde olsaydı Birleşmiş Milletler’i yeniden kurmuş olsaydık. Aslında bazen latife ile karışık şunu söylüyorum, milletler kısmı fazla konmuş oraya. ‘Birleşmiş beşler’ demek lazım. Hatta ve hatta ‘birleşememiş beşler’. Suriye’de anlaşamayınca Suriye halkının bugün çektiği çilenin müsebbibi, beş daimi üyedir. Ortak bir metinde anlaşamadılar. Orada 190 küsur ülke var ama beş 5 ülkeden bir tanesi bloke ettiğinde, bakın Filistin devleti hala istediğimiz ölçüde tam üye olamadı. Çünkü Amerika bloke ediyor. İsrail zaten bloke ediyor. Suriye meselesinde adım atılamadı çünkü Rusya ve Çin bloke ediyor. ‘İsrail bloke ediyor’ derken, onun yetkisi yok ama İsrail’in de yetkisi var, Amerika içindeki yoğun etkisi sebebiyle. Benim hayatta gururla anacağım, inşallah evlatlarıma da bırakacağım iki mesele var ki Birleşmiş Milletler’de, bir Mavi Marmara saldırısında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde yaptığım konuşma. Bir de Birleşmiş Milletler’de Filistin Devleti 29 Kasım 2012’de kabul edildiğinde üye olmayan statüde, o salonda genel kurulda, Filistin devleti adına konuşan, onları destekleyen tek Dışişleri Bakanı bendim, hepinizin adına. Yani sizler 20-30 sene sonra şunu diyebilesiniz diye; ‘O gün o salonda bir tek benim devletimin dışişleri bakanı vardı’ diyebilesiniz diye ben oradaydım. Rahmetli Özal 1987 veya 1988’de Cezayir’e gittiğinde hatırlayacaksınız özür dilemişti. Bizim tek şeyimiz var dış politikada, size özür diletecek bir miras bırakmayacağız. Cezayir’in bağımsızlığını kabul etmemiş, Fransa’yı desteklemişti. Dolasıyla birleşememiş beşlerle uğraşacağız, birgün milletleri de birleştireceğiz inşallah.”

“BÜTÜN İNSANLIK İÇİN HAYALLERİM VAR”

Türkiye’nin dış politikasına yönelik bazı eleştireler olduğunun belirtilmesi üzerine Davutoğlu, “Hayalperest olmak ayrı, hayallerinin olması ayrı. Ben gençlere şunu söyleme isterim hayallerinizi hiç terk etmeyin. Hayalleriniz de sizi terk etmesin. Benim hala hayallerim var hem de çok hayallerim var. Gerçekleşir veya gerçekleşmez. Gencin en önemli hususiyeti hayalinin, idealinin olması” dedi.

Davutoğlu, bu söz kendisine söylendiğinde Meclis kürsüsünde de ifade ettiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Doğru, benim hayallerim var. Ülkem için hayallerim var. Bölgem için hayallerim var. Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar için, bütün insanlık için hayallerim var. Hayalleri olmayanlar utansın. Gerçekten eğer idealiniz yoksa yaşama azminiz de yoktur. Türkiye için bir hayaldi ‘Stratejik Derinliği’ yazdığımda teori olarak. O zaman Türkiye 2001 Mayıs’ın da dünyanın en derin ekonomik krizini yaşıyordu ve insanlar ülkeden kaçıyorlardı. Benim kitap çıktığında birçok kişi ‘Bu mümkün değil, ne kadar öz güvenle yazıyorsunuz. Türkiye parçalanmış bir ülke’ diye yazı yazanlar çıktı. Ama şimdi bakın, 2001 Mayıs’ından bugüne 13 yıl içerisinde Türkiye şu anda, görmedikleri şey bu, dünyada en fazla dış temsilciliği olan ülke sıralamasında 6. 280’e kadar çıktı şimdi başkonsoloslukların artışı. Biz iktidara geldiğimizde hatta 2009’da sadece 12 büyükelçilğimiz vardı Afrika’da. Şimdi 39 büyükelçiliğimiz var. Bakın G20 dönem başkanlığını yapacağız. Balkanlar’da Türkiye-Sırbıstan-Bosna Hersek üçlü mekanizmasını kurduk. Türkiye-Afganistan-Pakistan üçlü mekanizması… Şu doğru, doğru dediğim aramızdaki görüş ayrılığı orada çıkıyor. Bu Türkiye’nin boyunun üzerinde. Ben size, öğrencilerime ilk günlerde söylediğim bir şeyi sizlerle de paylaşayım. Hedeflerinizi koyarken hiçbir zaman şu anki kapasitenize göre tayin etmeyin. Çünkü şu anki kapasiteniz zaten bir hedef olmaz. Akademik hayatta hep hedeflerinizi biraz kapasitenizin üzerine koyun. Ülkeler de eğer kendi kapasiteleriyle sınırlı hedefler koyarlarsa aynı zıplanamayan bir barfiks gibi kapasitelerini düşürürler. Bizim gençliğimizde Türkiye, kendini Yunanistan ile karşılaştırırdı. Şimdi biz hiç Yunanistan ile karşılaştırılıyor muyuz? Yunanistan’ı küçük görmek için söylemiyorum. Komşu bir ülke ama Türkiye’nin ölçeği değil. Dolayısıyla biz hedeflerimizi hep biraz kapasitenin üzerinde ve ideallerimize daha yakın bir yere koyacağız. Sonra daha yukarıya çekeceğiz.”

“HAYALLERİMİZ HEP BİRAZ YUKARIDA OLACAK”

Başbakan Ahmet Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Mesela 2001’de AK Parti’den önce şunu deseydi birisi, ‘Asya ile Avrupa arasında iki tünel yapılacak 15 yıl içerisinde, Marmaray ve Avrasya Tüneli’ kim inanırdı? Şimdi üç katlı tünel yapılacak, onları yapınca bunu da yaparız artık herkes inanıyor. Ama 15 yıl önce bunu söyleseniz ‘bu hayal’ deniliyordu. MHP Grup Başkanvekili olan milletvekili ulaştırma bakanıydı 2001’de, aynen açıklaması böyle ‘Hızlı treni biz göremeyiz, çocuklarımız da göremez, torunlarımız dahi göremez’. Şimdi hayal edemedikleri Türkiye potansiyeli bu. Şimdi hızlı treni gördünüz mü? Sizler inşallah bir müddet sonra Kars’tan Edirne’ye şahit olacaksınız. Birçok yere İstanbul’dan Viyana’ya kadar hızlı tren göreceksiniz. Bu idealler olacak ki gerçekleştirebilesiniz. Dolayısıyla hayallerimiz hep biraz yukarıda olacak.”

selyus