Ana Sayfa İÇ POLİTİKA 15 Haziran 2021

Osman Nuri Kabaktepe, “Merkez Millettir”

AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, il başkanlığının haftalık çıkardığı AK Bülten’de ki köşesinde “Merkez Millettir” başlıklı bir yazıyı kaleme aldı.

CHP’nin nefret dilini ve vesayetçi siyaset anlayışını eleştiren Başkan Kabaktepe köşe yazısında şunları söyledi:

“Yerli ve yabancı mahfillerin belli bir proje eşliğinde Türkiye’de siyasal mühendislik için yoğun bir çaba içinde olduklarını görüyoruz.

Yabancı güç merkezlerinin Türkiye’nin Başkanımız Erdoğan’la yakaladığı büyük değişim ve dönüşümden rahatsız olmasının arka planını tahmin etmek kolay.

Peki CHP ve müttefiklerinin asıl derdi ne?

Başkan Erdoğan üzerinden oluşturmaya çalıştıkları kutuplaştırıcı ve nefret içeren söylemlerin asıl amacı nedir?

Çünkü, görünürde söyledikleri birçok şey, asıl rahatsızlıklarını örtmeye çalıştıkları bir şal hüviyetindedir.

Bunu anlamak için, AK Parti öncesine dair kısa bir düşünsel arka plana ihtiyacımız var.

Biliyorsunuz; darbeler ve muhtıralarla geçen uzun yıllar boyunca Türkiye’nin siyasal yaşamına egemen olan seçkinci zihniyetin, hiçbir demokratik normalle izahı mümkün olmayan, özel bir “merkez” anlayışı vardı.

Millet kimi seçmiş olursa olsun, siyasi egemenliği elinde bulunduran bürokratik – seçkinci -vesayetçi zihne göre “merkez”; kendileri ve kendileri gibi düşünen bir zümreden ibaretti.

Bunların dışında kalan koca bir millet ise “çevre” olarak görülüyordu.

Çevreden gelen biri, ancak içinden geldiği çevreyi inkar edip kendini “merkez” sayanlara teslim ettiği oranda siyaseten bir yerlere gelebilirdi.

Bu teslimiyeti uymayıp “yaramazlık” edenler ise 27 Mayıs ve 28 Şubat’ta olduğu gibi bir şekilde derdest edilir, cezalandırılırdı.

Nitekim CHP’nin önceki Genel Başkanı Deniz Baykal, bir konuşmasında açıkça şöyle demişti: “Biz muhalefette olabiliriz ama iktidara kim gelirse gelsin ülkeyi CHP programına göre yönetmek zorundadır.”

“Merkez”, kendisini, çevreyi adam etmekle ödevli bir başöğretmen, bir lütuf gibi görüyordu.

Çevre cahildi, Haso-Memoydu, göbeğini kaşıyan adamdı, bidon kafalıydı, muhafazakâr ve gericiydi.

Örneğin, CHPliler DP’nin iktidara gelmesi karşısındaki hazımsızlıklarını, “Ayaklar baş oldu” sözüyle dile getirirlerdi.

Bugün de Kılıçdaroğlu “Onlara selam bile vermeyin” diyecek kadar kin ve nefrete düşmüşse bundandır!

Bu kendini “merkez” sayma, sadece devlet yönetimi ve siyasette değil, birçok alanda vardı.

Mesela “merkez medya” diye bir kavram vardı.

Statükoyla gizemli ilişkiler geliştiren, milleti seçkinlerin istediği istikamette dönüştürmeyi yayıncılığına hedef edinmiş ve bunun karşılığında da devletten ballı krediler, teşvikler alan medya, “merkez medya” oluyordu.

Bu “merkez medya”, darbeleri, muhtıraları alkışlıyorlardı.

Darbelere zemin hazırlamak için her türlü psikolojik harekâta kalkışıyorlardı.

Baskıları, dayatmaları ve yasaklamaları savunuyorlardı.

“Muhtar bile olamayacak” manşetleri atıyorlardı!

Özgürlük, adalet ve hukuk diyenleri, milletin değerlerine sahip çıkanları her türlü yöntemle karalamaya ve itibarsızlaştırmaya çalışıyor, siyasallaşmış yargının hedefi haline getiriyorlardı.

AK Parti 19 yıllık iktidarında, her şeyin demokratik bir hukuk devletinde olması gerektiği gibi dengeli ve kendi yerinde olması için, her türlü iç ve dış odağa, her türlü kirli ve karanlık oyuna karşı büyük mücadele verdi.

Bunun sonucunda da siyasetimizde uzun yıllar boyunca örselenmiş ve iğdiş edilmiş “merkez” kavramını, yeniden ve asli çerçevesine uygun şekilde inşa etti.

AK Parti askeri darbe girişimi dahil hiçbir baskı ve sindirmeye boyun eğmeden açıkça ortaya koydu ki; “Merkez” bu millettir.

“Merkez”, bu milletin kendi tarihinden, kültüründen ve medeniyet değerlerinden süzülüp gelen ve kadim değerlere yaslanan bir zihniyetin ta kendisidir.

Bu milleti ve bu milletin değerlerini sevmeyenler, bu millet ve değerleriyle kavga etmeyi bir siyasi yaşam ve var oluş biçimi haline getirenler, şu veya bu olabilirler ama asla “merkez” olamazlar, olamayacaklardır.

İşte bugün Başkanımız Erdoğan’a karşı yürütülen akıl dışı ve nefret dolu kampanyaların arkasında kendilerini merkez, milleti maraba sayanların rövanşist arzu ve özlemleri vardır.

Asıl karşı oldukları millet ve onun değerleridir.

Bunu mertçe söylemek siyaseten işlerine gelmediğinden, çevre diye küçümsedikleri milletle olan ezeli hesaplarını, Başkanımız Erdoğan’ın şahsı üzerinden görmeye çalışıyorlar.

Asıl amaçları, milletin seçkinciler egemenliğinde yeniden nesne kılındığı vesayetçi bir düzeni, yeniden ihya ve inşa etmektir.

Boş bir hayal tabi!

Bu Millet vesayetçilere asla geçit vermeyecek, “Milletimizden başka merkez yoktur” diyen Başkan Erdoğan’la, inandığı yolda yürümeye devam edecektir.”

selyus