Ana Sayfa İÇ POLİTİKA 30 Nisan 2016

Recep Akdağ ile “Memleket Meseleleri”

Sağlık eski Bakanı ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Recep Akdağ, son dönemdeki laiklik tartışmaları konusunda “Mesele bir kelime değil bir kavram. Eğer bunun bir açıklaması yoksa ve insanlar bunun yazılmasını yada yazılmamasını insanların özgürlüklerini kısıtlamak için kullanırlarsa bu insan odaklı bir politika olmayacaktır.” dedi.

Uluslararası Medeniyet ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (UMSAM) tarafından düzenlenen ‘Memleket Meseleleri’ programının üçüncüsünde ‘Politikada İnsan Odaklılık ve Dönüşüm’ konusu işlendi. UMSAM, bu ayki programını 29 Nisan Cuma günü AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Sağlık eski Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ ile Siyasal Vakfı’nda gerçekleştirdi.

2000’li yılların başında siyasete atılma evresinde AK Parti’nin kurucularında gördüğü heyecanın ve bu kişilerin ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ anlayışıyla insan odaklı tutumlarının etkili olduğunu vurgulayan Akdağ, Sağlık Bakanı olduktan sonra sağlık alanında yapılan reformlardan bahsederken yakın zamanda ABD’de Başkan Obama’nın sağlık reformu yapmak isterken ekonomik anlamda güçlü kesimlerden baskı gördüğüne dikkat çekti. Ülkemizde sağlık reformlar yapılırken böyle bir engelle karşılaşmadıklarını ve bunun toplumumuzun insancıl ve diğergam olmasıyla açıklanabilir olduğunu söyledi.

Yaşanan son mülteci olaylarından sonra Türkiye’nin 3 milyon mülteciyi ağırlaması ve onlara verdiği hizmetin Batı tarafından hayretle karşılandığını kendisinin yurt dışında katıldığı toplantılarda sık sık dile getirildiğini söyleyen Akdağ, bu insan odaklı anlayışın kaynağının bizim kültürümüz olduğunu ve felsefesinin İslam olduğunu; Ak Partinin de bu felsefede politika üreten bir anlayışa sahip olduğunu söyledi. 

Laiklik tartışmalarına da değinen Prof. Dr. Recep Akdağ: “Eski Türkiye de tam tanımlanmamış bir takım kavramlar ve korkular uğruna çok canlar yakıldı, başörtülü insanların bu uğurda mağdur edildi. Okumalarına engel olundu, okusalar çalışmalarına engel olundu. Ne uğruna? Tam tanımlanmamış kavramlar uğruna. Mesele bir kelime değil bir kavram. Eğer bunun bir açıklaması yoksa ve insanlar bunun yazılmasını yada yazılmamasını insanların özgürlüklerini kısıtlamak için kullanırlarsa bu insan odaklı bir politika olmayacaktır. İnsanın özgürlüğü kadar kıymetli çok az şey vardır. Bunun için bir kelimeye yada kavrama takılmak yerine yaptığınız işin insanların özgürlüğüne ne kadar hitap ettiğine bakmak gerekir.” dedi.

27 Nisan 2007 tarihinde yaşanan muhtıra konusuna ise o döneme dair bir anısını paylaşarak değinen Akdağ: “”Askerler bir bildiri okudular o gece. O gecenin sabahında Kızılay’ın bir toplantısı vardı. O günkü başbakanımız bugünkü sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’la beraber o toplantıdaydık. Toplantıya giderken eşime dedim ki: ‘Bak şimdi gidiyorum ama akşam eve gelemezsek, hazır olun, şartlar böyleydi. Bu söylediğimiz 8-9 sene önce. 40-50 sene öncesinden bahsetmiyorum. O gün bizden önceki bütün iktidarların yaptığı gibi fırtınanın geçmesini bekleyebilirdik. Onu tercih etmedik, çünkü insana hizmet ettiğimizi biliyorduk, bu riski aldık ve gür bir sesle “Hayır!” diyerek cevap verdik ve Allah’a şükür yolumuza devam ettik.” diye konuştu.

Konuşmalarının ardından katılımcıların sorularını cevaplayan Prof. Dr. Recep Akdağ’a, program sonunda kendisi adına Tema Vakfı’na diktirilen fidanların sertifikası UMSAM Başkanı Eyüp Karadağ tarafından takdim edildi.

selyus