Veli DALBUDAK

Selam Olsun

ÇEKİRGE BİR ZIPLAR, İKİ ZIPLAR…

Kendinden önceki edebiyat ekollerinin aksine, sırtında entellik hırkasıyla halktan kopuk sırça köşklerde yaşamıyordu.

Yazar, yazdığı onca romanın üzerine bir hikaye yazdı.

Romanlarında gitgide artan bir ustalık sergiliyordu.

Hatta Mimarbaşı Sinan’ın, Şehzade Camii çıraklık, Süleymaniye kalfalık, Selimiye ise ustalık eserimdir sözünden ilham alarak, o da yazdığı eserleri çıraklık, kalfalık, ustalık dönemleri olarak ayırıyordu. 

Herbiri döneminin başyapıtı sayılabilecek bu muhteşem eserler halktan büyük ilgi gördü.

Yazar, bu yüksek halk teveccühünün etkisiyle asla şımarmadı.

Hiçbir zaman geldiği yeri unutmadı.

İçindeki merhamet damarını hep diri tuttu.

Halkla her daim içiçe olduğu için beslendiği kaynak hiç kurumuyor, sürekli tazeleniyordu.

Kendinden önceki edebiyat ekollerinin aksine, sırtında entellik hırkasıyla halktan kopuk sırça köşklerde yaşamıyordu.

Açık, net, sert ve mert yazmayı severdi.

Kendi dünya görüşüne uygun kahramanlarını hiç çekinmeden abartılı yükseltir, kendi değerlerine uymayan karakterleri de yerin dibine batırırdı.

Ya bendensin, ya da ondan felsefesi kurgularının temelini oluştururdu.

Kültür, inanç ve gelenek çatışmaları romanda en çok kullandığı olay örgüleriydi.

Tuttuğu karakteri sonuna kadar taşımayı severdi.

Kalabalık bir karakter ordusu üzerinden yürütürdü kurguyu.

Birbirinin devamı niteliğinde eserleri de vardı.

Kahramanları da bir sonraki romana eksiksiz taşımayı severdi.

Nadir de olsa çok sevdiği ve çok sevilen bazı kahramanları bağrına taş basarak yolda bırakırdı.

Bu konularda okurlarından ve edebiyat çevrelerinden eleştiri alsa da bunları kolaylıkla savuşturur, yeni eserlerindeki atraksiyonları ile gündemi belirlerdi.

Yerelliğini hiç kaybetmezdi ama evrensel olma arzusu da doruktaydı.

Nobel ödülünü almayı isterdi.

Fakat ödüle hak kazandıktan sonra gidip ödülü alıp almayacağından kendisi bile emin değildi.

Uluslararası edebiyat çevreleri ile saygınlığı ve karizmasına çoğu hayran olduğu için pervasızca kavga eder, hesapsızca sıkıştırırdı onları.

Bunca yıllık kariyerinin üzerine yazdığı hikayeden dolayı çok eleştirildi.

Hikayeden ziyade hikaye kahramanı ile olan ilişkileri sorgulanıyordu hep.

Eleştiriler acımasızca şahsiyeti üzerinden yapılıyordu.

Olmak yada olmamak durumundaydı.

Olağanüstü kariyerini küçük bir hikayeye kurban edemezdi.

Yeni bir hikaye yazmaya karar verdi.

İlk defa bir eserinin ismini, bitirmeden kamuoyuna deklare etti:

Çekirge bir zıplar, iki zıplar…

selyus