Ana Sayfa İÇ POLİTİKA 27 Haziran 2019

Sevda Türküsev, “İstanbul Neden Kaybedildi?”

Türkiye’nin sevilen isimlerinden gazeteci ve köşe yazarı Sevda Türküsev, İstanbul seçimlerini masaya yatırdı!

Türküsev, “İstanbul Neden Kaybedildi?” başlıklı köşe yazısında şunları kaydetti:

“Şahsen ben çok üzüldüm fakat kimi teşkilat olsun veya kimi önemli isimlere bu sonucun böyle olacağını söylemiştim. Sadece ben değil benim gibi bir çok objektif bakabilenler yazdılar söylediler.

Sosyal medyadan defalarca “eski sloganlarla gençliği elde edemezsiniz” dedik…

Ankara Türkiye’nin başkenti ama İstanbul kalesi dedik…

Başkan Erdoğan’ın “Metal yorgunluğu” söylemi üzerinden asıl metal yorgunluğu olanların bunu üzerlerine hiç almadılar…

AK Parti gençliği nargile kafelerden çıksın bu davanın şuurunu anlatın…

Recep Tayyip Erdoğan’ın arkasına sığınanlar değil onun arkasında ve onunla yürüme şuurunda olanlarla bu yola devam edilmeli…

Hiç bir eleştiriye tahammülü olmayanlar ayıklanmalı…

Zengin babanın şımarık çocukları halktan koparak halktan uzaklaşanları görmek lazım…

Kibir ve gücün verdiği sarhoşlukla sokaklardan kopan teşkilat mensupları ve yöneticiler olmamalı…

Ekranlar hep aynı isimler. Millet artık dinlemiyor dikkate almıyor bunların hiç bir faydası yok…

Ekranlarda ve sosyal medya da klasik avam söylemlerle vido paylaşanlar AK Parti için çalıştığını zannedenlerin aslında zarar verdiğini söyledik…

En önemlisi de “bu zaten bizden” diyerek kendi dava insanlarını kenara itip asla yanında olmayacaklara verilen payeleri söyledik…

Daha bir çok şey yazdık, söyledik ama gel gelelim bizden kötüsü olmadı hatta “yazma” diye mesajlar aldık ama gerçek dava insanı bunları yazmalıydı.

Peki sonuçlar ne oldu; maalesef ki biz haklı çıktık ki keşke çıkmış olmasaydık.

Gerçek dava insanlarını dışlayınca onlarda kenara çekildi kendi işine gücüne baktı.

Halk artık parti etkinliklerin de ne millet vekili ne belediye başkanı nede akademisyen dinlemek istiyor. Bir konser yapılıyor oraya bir- iki milletvekili geliyorsa yandınız. Eline mikrofonu alan bırakmıyor ve oraya gelen insanlara sempati değil antipati bırakıp gidiyor.

Bu halk Başkan Erdoğan’ın arkasında habire boy gösteren vekil yada bürokratları istemiyor. Bazı isimler var AK Parti seçmeni onları gördüğünde kanal değiştiriyor.

Bazı isimlerin kenara çekilmesi ve halkın gözünün önünden uzak tutulması gerekiyordu.

AK Parti kendi seçmeninin çocukların oylarını klasik yöntemlerle değil daha dinamik daha değişik yöntemlerle alınabileceğini tahmin etmek gerekiyordu.

İlk seçimden sonra İstanbul ve Ankara İl Başkanları istifa etmeli yönetimlerin de önemli değişiklikler yapılması ne kadar da iyi oldurdu…

Şunu da söylemeden geçemeyeceğim; Selim Temurci’nin İstanbul İl Başkanlığı’ndan alınma süreci itibari ile bir düşüş başladı. Temurci’nin yönetim ve duruşunda ki farkı ilerleyen süreçte hepimiz gördük.

Kibirli tipler yüzünden İstanbul kaybedildi…

Recep Tayyip Erdoğan’ın kişisel gücü ve başarısını kendi PR’ı için kullanıp milletten kopanlar yüzünden İstanbul kaybedildi…

Makamına güç veren değil, makamından güç alanlar yüzünden İstanbul kaybedildi…

Gençliğin avuçlarından kayıp gittiği görmeyen aileler ve partililer yüzünden İstanbul kaybedildi…

En kötüsü de her seçimde Küsenler ve kırılanlar suçlandı, küstüren ve kıranlar hiç sorgulanmadı ve ayıklanmadı.

Hala bakıyorum; medya ve sosyal medya da küsenler ve kırılanları yerme yani milleti suçlama üzerinden yorumlar yapılıyor.

Allah aşkınıza biraz kendinize gelin; Bunca sene oy verenler neden oy vermedi bir düşünün ve sorgulayın. Gerçekler apaçık ortada, yazmayınca söylemeyince kimse bilmeyecek mi sanıyor bazıları.

Evet; bana göre de bunca hizmet üzerine bu sonuç olmamalıydı ama insan psikolojisi rahata çok çabuk alışır ve kendine ve cebine yansıyanlarla refleks verir.

AK Parti İstanbul’da o kadar güzel şeyler  yaptı ki yeni Başkan İmamoğlu’na altın tepsi de İstanbul’u resmen teslim etti…

O da şimdi kendi yapmış gibi meydanlar dolaşacak, yeni nesil bunları kim yaptı araştırmasına girecek şuurda değil zaten olsaydı sonuç böyle olmazdı!

Şimdi yine birileri beni topa tutacak fakat kimse kusura bakmasın ama bu bir dava ise “dost acı söyler” misali ben yüreğimi ve samimiyetimi ortaya koymuş birisi olarak bunları söylerim yazarım.

O metal yorgunluğunun altında hepimiz kaldık…

O kibir abidesi tiplerin egosun altında hepimiz kaldık…

Dünya ile uğraşan bir liderin arkasına sığınan şımarıkların şımarıklıklarının altında hepimiz kaldık…

Şimdi ne yapmalı; Kim sebep olmuşsa onlardan acil olarak kurtularak gerçek dava ruhuna dönmek lazım…

Bu da radikal değişikliklere yapmaktan başka çare yok çünkü bu ülke hepimizin…”

selyus