Ana Sayfa YAŞAM 27 Kasım 2023

Uluslararası Vuslat Platformu “İkinci Yüzyıla Girerken Ufuktaki Yeni Türkiye” buluşmalarına yoğun katılım oldu

Platform Başkanı Cebeci, “Şimdi gence soruyorsun, ’Araplar bizi arkadan vurdu’ diyor. Şerif Hüseyin’i İngiliz’in tahriki ile Hicaz’da ayrı bir halife oluşturacak, onu halife yapacaklardı. Onların kontrolünde dünyayı yöneteceklerdi. FETÖ için de aynı işi düşündüler, eğer 15 Temmuz’da galip gelselerdi; FETÖ’yü halife ilan edip dünya Müslümanlarını onunla yöneteceklerdi ama Allah kursaklarında bıraktı” dedi. 

Uluslararası Vuslat Platformu tarafından “İkinci Yüzyıla Girerken Ufuktaki Yeni Türkiye” başlıklı Siyaset, Bilim, Eğitim ve Sağlık konferansları gerçekleşti.  

Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ile birlikte Uluslararası Vuslat Platformu ve Darülaceze Başkanı Hamza Cebeci’nin ev sahipliğinde gerçekleşen ve Uluslararası Vuslat Platformu Başkan Yardımcısı Muhammed Sarı’nın moderatorluğunu yaptığı programa AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, AK Parti İstanbul Milletvekilleri Tuğba Işık Ercan ile Oğuz Üçüncü, Çorum Valisi Doç. Dr. Zülkif Dağlı, Afyonkarahisar Valisi Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı, Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doktor Mustafa Küçükkapdan, İMES Başkanı Kemal Akar, ilçe belediye başkanları, gazeteci Fulya Öztürk, farklı üniversitelerden akademisyenler, STK temsilcileri, iş insanı, sanatçı ve gazeteciler katıldı.

3 gün süren programda Balıkesir Belediyesi’nin “Sağol Atam” isimli kısa filmi katılımcılara izletildi.

“OSMANLI BOSNA’YI DA KUDÜS’Ü DE ADALET VE MERHAMETLE YÖNETTI” 

AK Parti Grup Başkan Vekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, Osmanlının Bosna’yı da Kudüs’ü de adalet ve merhametle yönettiğini ifade etti. Osmanlı Devleti’nin tarihe “Pax Ottomana” yani “Osmanlı Barışı” olarak geçtiğini Akbaşoğlu, “Türkiye, ikinci yüzyılına girerken hedefimiz hep beraber Paks Türkiye’yi yani Türkiye Barışı’nı gerçekleştirmektir. Bu, bütün insanlığın aradığı huzur ve sükunun, güvenliğin ve refahın, adalet ve barışın, şefkat ve merhametin adresi dün Osmanlıydı, bugün de Türkiye’dir. 100 yıl önce bizi yok etmek isteyenler, bugün Gazze’nin önünde Akdeniz’de demirlemiş vaziyetteler” dedi. Akbaşoğlu “Bu vuslatın toplantısı, Türkiye Yüzyılı’nın, Paks Türkiye’nin ve Kudüs’te buluşmanın vuslatının toplantısı olsun diyorum” dedi. 

“TEK VÜCUT OLUP BIR BINANIN TUĞLALARI GIBI KENETLENEN MÜSLÜMANLAR OLMALIYIZ” 

Uluslararası Vuslat Platformu ve Darülaceze Başkanı Hamza Cebeci de Müslümanların birlik içinde olması gerektiğini ifade etti. Darbeler ve darbe girişimleriyle her 10 yılda bir Türk gençliğine zarar verildiğini ifade eden Cebeci, “Bu ülkede artık barışı sağlayacak, ötekileştirmeyecek, farklı düşüncesine rağmen kucak açacak ve bağrına basacak bir düşünceye sahip olmalıyız. Tek vücut olup bir binanın tuğlaları gibi kenetlenen Müslümanlar olmalıyız. Şimdi gence soruyorsun, ’Araplar bizi arkadan vurdu’ diyor. Şerif Hüseyin’i İngiliz’in tahriki ile Hicaz’da ayrı bir halife oluşturacak, onu halife yapacaklardı. Onların kontrolünde dünyayı yöneteceklerdi. FETÖ için de aynı işi düşündüler, eğer 15 Temmuz’da galip gelselerdi; FETÖ’yü halife ilan edip dünya Müslümanlarını onunla yöneteceklerdi ama Allah kursaklarında bıraktı” dedi. 

“ŞEHRE KARŞI SORUMLULUĞUMUZ VAR” 

Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Yücel Yılmaz, “Biz Balıkesir’i seven insanlarız. Bu şehre karşı bir sorumluluğumuz var. Çok çalıştık, çok şey başardık” dedi. 

Balıkesir’in marka şehir yolculuğundan bahseden Başkan Yücel Yılmaz, “Biz şehrimizi ‘dağlarından yağ, ovalarından bal akan şehir’, ‘iki deniz bir şehir’, ‘50 peynirli şehir’ diyerek anlatıyoruz. Tarım, hayvancılık, turizm ile uğraşıyoruz ama sanayimiz de çok güçlü” açıklamasında bulundu. 

“HAVA ALMAK İÇİN BALIKESİR’E GELİN” 

Balıkesir’in özellikle sütü ve peyniriyle çok ünlü olduğunu vurgulayan Başkan Yücel Yılmaz, “Hava atmak istiyorsanız Türkiye’nin herhangi bir yerine gidin. Ama hava almak istiyorsanız Balıkesir’e gelin diyoruz. Herkesin bütçesine uygun tatil yapabilme, sağlıklı yaşayabilme imkânı sunan bir şehiriz” diye konuştu.  

ULUSLARARASI VUSLAT PLATFORMU SONUÇ BİLDİRGESİ 

Programda, Uluslararası Vuslat Platformu Yönetim Kurulu Üyesi Doktor Rukiye Karaköse’nin okuduğu sonuç bildirgesinde, şu ifadelere yer verildi: 

Tüm dünyada yaşanan hadiseleri ‘İslam Medeniyeti’ perspektifiyle değerlendirme gayretinde olan “Uluslararası Vuslat Platformu”, uluslararası bir sivil toplum hareketi olarak başta ülkemiz olmak üzere dünyanın farklı yerlerinden kıymetli fikir insanlarının katılımlarıyla vücut bulmuştur. 

Uluslararası Vuslat Platformu, buluşma, toplantı, konferans ve sempozyumlar düzenleyerek karşı karşıya kaldığımız sorunların tespiti ve çözümünde yeni bir bakış açısı sunmayı ve söylem geliştirmeyi kendine gaye edinmiştir. 

Bugüne kadar birçok bakan, milletvekili, belediye başkanı, siyasetçi, farklı üniversitelerden yüzü aşkın akademisyen, STK temsilcisi, iş adamı, sanatçı, gazeteci toplantılarımıza katılmıştır. 

24-25-26 Kasım 2023’te “İKİNCİ YÜZYILA GİRERKEN” başlığı ile konferanslar gerçekleştirilmiştir. Konferanslarda Siyaset, Sağlık, Bilim ve Eğitim konuları değerlendirilerek Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılı perspektifi için düşünsel hazırlıklar ile toplum muhayyilesine ve devlet politikalarına katkıda bulunulması amaçlanmıştır. 

Balıkesir 2023 buluşmamıza katkı sunan Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz Beye ve çalışma arkadaşlarına, Uluslararası Vuslat Platformundaki dostlarıma, konuşmacılarımıza ve oturum yöneticilerimize, paydaşlarımız ve organizasyonda emeği olan kardeşlerimize teşekkür ediyorum. 

Konferansların Düşünsel Arka Planı ve Gerekçesi 

  1. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin gelecek yüzyıl vizyonu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çizdiği ufuk ile Türkiye Yüzyılı olarak nitelendirilmiştir. Türkiye Yüzyılı vizyonu, yeni yüzyıllık perspektifle Türkiye’nin her alanda öncü olma serüveninin başlaması gerektiğini ifade ediyor.

Ülkemizin son çeyrek yüzyılda önemli gelişmeler kat etmiştir. “İKİNCİ YÜZYILA GİRERKEN” konferansları, Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında bu gelişmelerin küresel ve bölgesel alanda çeşitli boyutları ile öncü olma azmi ve kararlılığını hedefleyen en temel konulardan Siyaset, Sağlık, Bilim ve Eğitim konularını değerlendirerek “Türkiye Yüzyılı” vizyonuna katkıda bulunmayı amaçlamıştır. 

Konferanslarda Yapılan Tespitler ve Öneriler 

İdari yapısı, askeri gücü ve kültürel zenginliğiyle tarihin önemli imparatorluklarından Osmanlı Devleti’nin yıkılmasının ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyıl vizyonu, belirlenen 18 temel alanda kaydedilecek gelişmelerle yeniden güçlü ve öncü ülke hedefine ulaşmayı amaçlamaktadır.   

Türkiye Cumhuriyeti ikinci yüzyılına girerken bazı konular üzerinde düşünmek, hazırlıklar yapmak ve hiç vakit kaybetmeden eyleme geçmek diğer tüm hedefleri anlamlı ve ulaşılabilir kılmaktadır. 

Bu bağlamda, siyaset anlayışımız ve tarzımız, şüphesiz tüm alanların yönetimi ve gelişimi için temel bir perspektif niteliğindedir. Bilim alanında gerçekleştirilmesi gereken önemli makro politikalar ve somut adımlar ise Türkiye’nin ikinci yüzyıl hedeflerine ulaşmak konusunda belirleyici bir öneme sahiptir. Eğitim sistemi ve bu alandaki çabalar, kalkınmanın, başarının ve istikrarın sağlanması için insan kaynağının maddi ve manevi gelişimi bağlamında hayati öneme sahiptir. Sağlık güvenliği alanındaki olanaklar ve toplumun genel sağlığı konularında hayata geçirilecek politikalar ise insana saygının, şefkatin ve huzurun temini konusunda kritik bir öneme sahiptir. 

  1. yüzyılda dünya genelinde bilimsel gelişmeler çok büyük ilerleme kaydetmiştir. Ancak Türkiye ilk yüzyılında, bilimsel alanda dünyanın güçlü ülkelerinin gerisinde kalmış, tarihsel konumunu kaybetmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyıl vizyonu, bilim alanında yeni gelişmelerin temel aktörü olmayı gerektirmektedir. Bilim ve teknoloji politikalarını yöneten sanayi ve teknoloji bakanlığımız, bilim akademilerimiz ve yükseköğretim kurumlarımız aracılığıyla özel sektör ve devlet tarafından daha fazla Ar-Ge yatırımı yapılmasını teşvik eden politikalar ciddiyetle yürütülmelidir. Bilim ve teknolojiye odaklanan üniversitelerimizde, bilimsel yayın yapma ve patent almayı teşvik edici politikalar, büyük mali teşvikler ve araştırma hibeleri ile desteklenmelidir. Son 20 yılda laboratuvarlar, araştırma merkezleri ve teknoparklar kurarak desteklediğimiz bilim alanında, yenilikçi girişimciliği destekleyecek, veri bilimi ve yapay zeka alanındaki araştırma ve üretimleri ile uluslararası işbirliklerini artıracak somut adımlar hızlıca atılmalıdır. Toplumu bilim konusunda bilinçlendirecek programlar düzenleyerek bilim ve toplum ilişkisini güçlendirip, özellikle de kadınların bilimdeki rolünü arttırmaya özel önem verilmelidir. Elbette ki bilimsel faaliyetler yürütülürken, medeniyetimizin ve değerlerimizin insanı ve çevreyi koruyan ve önceliklendiren etik bakış açısı tüm çalışmalarda gözetilmeli, bilim etiği konusunda özgün bir tutum kurumsallaştırılmalıdır. 

Temel eğitim politikalarımız ve sistemimiz, Türkiye’nin ikinci yüzyılımız için izlenmesi ve değerlendirilmesi gereken bir başka temel konudur. Son 21 yılda olduğu gibi eğitimde kaliteyi artırmak ve herkese eşit erişim sağlamak için en fazla bütçenin ayrılması gereken konu şüphesiz eğitimdir. Okul binaları ve fiziksel altyapı konusunda önemli ilerlemeler kaydedildi. Öğrenci, öğretmen ve velilerin eğitime katılımlarını yaygınlaştıran politikalar başta olmak üzere, eğitim müfredatımızı, yaratıcı ve eleştirel düşünme becerilerini teşvik edecek şekilde güncellemek konusunda hızlı adımlar atmalıyız. Eğitimde teknolojinin aktif ve işlevsel kullanımı ile dijital okuryazarlık için politikalar ve altyapı geliştirilmelidir. Öğretmenlerin sürekli profesyonel gelişimlerini desteklemek ve öğretmen eğitiminin arttırılması konusunda gelişmiş eğitim programlarına önem vermeliyiz. Bu çerçevede yükseköğretimde sürekli reform, eğitim politikalarımızın merkezinde yer almalı, farklı öğrenme biçimleri ile çeşitli eğitim modelleri yaygınlaştırılmalıdır. Türkçe öğrenimi ve etkin kullanımı, ulusal eğitim stratejimizin temelini oluşturmalı, nitelikli yabancı dil öğrenimi uluslararası işbirlikleri ve değişim programları aracılığıyla desteklenmelidir. Okul öncesi eğitime erişimi artırmak, engelli ve özel gereksinimli bireylere yönelik eğitim olanaklarını genişletmek temel hedefler arasında yer almalıdır. 

Öğrencilerin fiziksel ve ruhsal sağlığını korumaya yönelik program ve hizmetlerin niteliği arttırılmalı, rehber öğretmen ve rehberlik servisleri farklı disiplinlerden uzmanların istihdamı ile güçlendirilmelidir. Sınav odaklı değerlendirme sistemimiz gözden geçirilerek, her öğrencinin bireysel olarak daha iyi öğrenmelerine olanak sağlayan teknikler aranmalı, mesleki ve teknik eğitimin güçlendirilerek, mesleki ve teknik eğitimimiz iş gücü piyasasına uygun becerileri geliştirecek niteliğe kavuşturulmalıdır. Bilişim ve dijital teknolojilerin etkin kullanımı ile üretimine imkan sağlayacak temel ders ve uygulamalara odaklanılmalıdır. Tarih ve medeniyet bilincimiz başta olmak üzere, toplumumuzun genel ahlak kuralları ile milli ve manevi değerlerimiz, eğitim kurumları ile eğitim faaliyetlerinin tüm aşamalarında yaşatılmalıdır. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılına girerken sağlık alanında son 21 yılda izlediğimiz politikalar ve güçlü altyapı yatırımlarımız sağlık hizmetleri konusunda erişilebilirliği mümkün kılmıştır. Hekim ve sağlık çalışanı kadromuzun genişletilmesi ile sağlık hizmetlerinde kullanılan teknolojinin iyileştirilmesi konusunda ilerlemeler kaydettiğimiz söylenebilir. Toplumumuzun genel sağlığı ile sağlık sistemine güvenilirliğinin artırılması konusunda kat etmemiz gereken zorluklar inkar edilemez. Hava kirliliği, su kirliliği gibi sağlık üzerindeki çevresel etkileri bulunan konularda etkin ve önleyici politikalar geliştirilmelidir. Sigara, alkol kullanımı ve obezite gibi halk sağlığı tehdit eden sorunlara yönelik bilinçlendirme çalışmaları ile sağlıklı beslenme ve diyetetik hizmetlerine erişim başta olmak üzere, kronik hastalıkların önlenmesine yönelik programların geliştirilmesi, ruhsal sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve erişilebilirliğinin sağlanması temel sağlık politikalarımız arasında yer almalıdır. Anne ve çocuk sağlığına yönelik özel programlar ve kampanyaların düzenlenmesi, kanser tarama ve erken teşhis ve tedavi programlarının genişletilmesi, engelli ve yaşlılara yönelik özel sağlık hizmetleri ve bakım programlarının geliştirilmesi, uyuşturucu ve madde bağımlılığı ile mücadele için etkin programlar ve tedavi merkezlerinin kurulması gibi konular altyapı geliştirilmeli ve erişilebilirlik arttırılmalıdır. Bulaşıcı hastalıklarla mücadelede ile olası salgınlara karşı hazırlıklı olmak için gerekli altyapının ve planlamanın yapılması konusunda Ar-Ge yatırımlarına ağırlık verilmelidir. Sağlık stratejileri için sağlık verilerinin genişletilerek analiz edilmesi önem arz etmektedir. İlaç ve sağlık teknoloji araştırmaları ile milli ve yerli üretimi, yakın dönem stratejik hedeflerimiz arasında yer almalıdır. Sağlık alanındaki teletıp ve dijital sağlık hizmetleri gibi yeni alanlar, daha fazla yatırım yapmamız gereken konular arasında olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında da insani yardım ve dayanışma faaliyetlerimizi sağlık alanında sürdürmeliyiz. Bu çerçevede sivil toplum kuruluşlarımızın kapasitelerini güçlendirerek sağlık alanındaki imkanlarımızı ve deneyimlerimizi, bölgesel ve kültürel yakınlığımız bulunan ülkeler başta olmak üzere, ihtiyaç duyan tüm milletlerle paylaşmak konusunda öncülük etmeliyiz. 

Elbette ikinci yüzyılımızda tüm bu gelişmelerin hayata geçirilmesi, Türkiye’nin küresel ve bölgesel güç olmasını sağlayacak siyaset anlayışı ve devlet yönetimi ile mümkündür. Selçuklu ve Osmanlı devletlerinin geniş bir coğrafyada barış ve istikrarı sağlayan politikaları, sahip oldukları siyasi ve askeri güç kadar ait oldukları inanç, kültürel ve tarihi mirasa yaslanmaktaydı. 100 yıldır, barış ve istikrardan mahrum kalan dünyada, farklı din, dil ve kültürlere sahip toplumlar, sömürge, baskı ve zulüm altında inlemektedir. 

İkinci yüzyılımızda güçlü Türkiye hedeflerimiz, ancak gelişim stratejilerimizin doğru belirlenmesi ve yönetilmesi ile mümkün olacaktır. Öncelikle Güçlü demokrasi ve adalet tesisi konusunda yeni ve sivil anayasa ihtiyacımız, hayati öneme sahiptir. Ekonomik ilişkilerimizi ve ticaret bağlarımızı geliştirmek için yüksek katma değerli ürün üretimine odaklanarak ihracatımızı çeşitlendirecek ekonomik programlara ağırlık vermeliyiz. Teknoloji ve inovasyon alanlarında yaptığımız yatırımları ve yeteneklerimizi arttırarak teknik olarak bir merkez haline gelmeliyiz. Bu çerçevede sürdürülebilir teknoloji ve enerji üretimi ile tarım politikaları ve gıda güvenliği alanındaki yatırımlar, sürdürülebilir büyüme ve istikrarın sürdürülmesi konusunda kritik öneme sahiptir. 

Enerji bağımsızlığımızı arttırmak adına doğal enerji kaynaklarının aranması ile yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımları arttırmalıyız. Güçlü savunma sanayi üretimine verilen önemin sürdürülmesi, güçlü bir askeri kapasiteye sahip Türkiye’nin, bölgesel ve küresel güvenlik politikalarında rol almasında etkili olacaktır. 

Türkiye Yüzyılı, sahip olduğumuz medeniyet, zengin kültürel ve tarihi mirasımızdan aldığımız güç ile her alanda üreten, kalkınan ve gelişen Türkiye’nin ve mazlum halkların umududur. 

Batı merkezli BM siyasetinin iflas ettiği bir dönemde, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “adil bir dünya mümkün, dünya 5’ten büyüktür” haykırışı ile dünyanın muhtaç olduğu barış ve adaleti tesis etme kararlılığının adıdır Türkiye Yüzyılı.   

Filistin’de, Gazze’de, Balkanlar’da ve tüm mazlum coğrafyalarda insani değerleri ayaklar altına alan vahşete dur demenin adıdır Türkiye Yüzyılı.   

Türkiye Yüzyılı’nın bölgemizde ve dünyada uzun süreli barış ve siyasi istikrar hakim kılacak Paks Türkiye, yani Türkiye Barışı’nın inşa ve ikame edileceği yüzyıl olmasını diliyoruz. 

Son olarak İsrail tarafından Filistin’de gerçekleşen katliamlar ve yıkımlar dünyanın gözü önünde devam ediyor. İsrail’in saldırılarını lanetliyor, yaşamını yitiren mazlum Filistin halkına Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. 

Bu vahşet karşısında sessizliğini koruyan dünya kamuoyunu vicdana ve bir an önce Filistinliler ile dayanışmaya davet ediyoruz. Filistin halkının yanındayız, acılarını en derinden paylaşıyoruz. Gazze’de şehit düşen kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara şifalar diliyoruz. 

Kamuoyuna saygılarımızla arz ederiz.” 

 

selyus