Volkan ÖZTÜRK

Dünden Bugüne

ATATÜRK VE CHP

Milli mücadele kazanılmış, vatan toprakları düşman işgalinden kurtarılmış, ülkemiz, vatanımız bağımsızlığını kazanmış ve bunu bütün dünyaya kabul ettirmişiz.

Birlik beraberlik içinde kazanılan bu başarıdan sonra iç siyasette fikir ayrılıkları orta çıkmaya başlıyor. Milli mücadelenin kudretli paşaları arasında siyasi fikir ayrılıkları ile farklı partilerde gündeme geliyor.

Atatürk, milli mücadelenin kudretli paşalarına karşı İsmet İnönü ile koalisyon kurdu ve İnönü iktidarı doğdu. İnönü, Atatürk ile komutanlar arasındaki gerginliği sıcak tuttu. Böylece CHP’de İnönü etkinliği oluşmaya başladı. Atatürk, Cumhurbaşkanı olduğu için partiler üstü bir siyaset izlemesi ile CHP’de etkisi azalmaya başladı. Hatta zamanla parti içi siyasetten kopmaya başladı. Bunu partililerin izlediği siyasette körükledi. Bu durumu anlatan en iyi örnek; CHP genel sekreteri Recep Peker Atatürk’e “senin de CHP kararlarına uyman gerekir” demesidir.

Tarihçilerin üstatlarından Kemal Karpat bu durumu şöyle özetliyor :” Halk partisi bir elit liderliği getirdi. Atatürk’ü de içine aldı. Ya bizim liderimiz olursun ya da başımızdan atarız” .

1930’dan sonra Atatürk halktan kopmaya başladı ve iktidarda İnönü ağırlığı başladı.

Atatürk tekrar bir parti kurarak bunun başına geçmek ve bu durumdan kurtulmak için yakın arkadaşı Fethi Okyar’dan Serbest Cumhuriyet Fırkasını kurmasını istedi ve parti kuruldu (1930). Bunun üzerine İsmet İnönü tehdit ederek “CHP’yi sen kurdun bu parti senin, senin sözüne inanarak bu partiye girdik, bizi terk edemezsin” dedi.

Burada araya girerek küçük bir benzerlikten bahsetmek istiyorum. Turgut Özal cumhurbaşkanı olduğunda partinin (ANAP) üzerindeki ve ülke siyaseti üzerindeki etkisinin azaldığını fark edince Muhsin Yazıcıoğlu’na bir parti kurmasını söylüyor (BBP) ve parti kuruluyor. Özal cumhurbaşkanlığından ayrılarak bu partinin başına geçme planı yapıyor ama ömrü buna yetmiyor.

Serbest Cumhuriyet Fırkası siyaset sahnesine hızlı bir giriş yapıyor ve halktan karşılık alıyor. Silifke’de seçimi kazanıyor ve ceza olarak Silifke ilçe yapılıyor. Hatta Menemen olayı SCF’nin seçim kazandığı Menemen ilçesinde yaşanıyor.

Partinin böyle etkili olmaya başlaması bazı kesimleri rahatsız edince parti kapatıldı. Türkiye 1945’e kadar bir daha çok partili hayata geçmeye çalışmadı. 1945’de de batı bloğuna (ABD) yaklaşmaya başlayınca onların istediği gibi olabilmek için çok partili hayata geçmek zorunda kaldı dersek yanlış olmaz sanki.

SCF’nin kapatılması İnönü ve çevrindekileri rahatlattı ve yönetim üzerinde etkileri artarak devam etti. Ama 1937’de söylediği şu söz Atatürk ile arasının iyice açılmasına sebep oldu; “ bu memleket daha ne kadar sarhoş sofralarından yönetilecek”.

Bu sözden sonra Heybeliada’ya göz hapsine sürgün oldu.

Atatürk’ün vefatı ile birlikte İnönü tekrar CHP’de en büyük güç oldu ve ikinci cumhurbaşkanı olarak seçilmesi ile Türkiye’de “milli şef” dönemi başlamış oldu.

selyus