Volkan ÖZTÜRK

Dünden Bugüne

Küçük mutluluklar

İstanbul’dan gece yarısı yola çıkan bir İzmir otobüsündeyim. İnsanlar yarı uykulu yarı uyanık yerleşme telaşındalar. Koltuk numarasını arayanlar, tanıdık var mı der gibi yolcuları süzenler, yeni bir yere gidiyor olmanın sevincini yaşayanlar birde tam aksi, ne işim var benim burda der gibi yüz ifadesi olan insanlar.

Sanırım hepimizin tek ortak noktası İzmir’e gidiyor olmak.

En büyük tehlike yanıma oturacak kişinin konuşmayı seven çenesi düşük biri olması. Çünkü uymak istiyorum. Sabaha kadar sürecek bu yolculuğun başka türlü geçmesi olanaksız gibi benim için. En iyisi hiç riske girmeden yanıma oturacak kişiyi beklemeden kafayı cama yaslayıp uykuya dalmak.

Muavinin tiz ve çok yüksek çıkan sesi ile rüyalar aleminden gerçekler dünyasına, otobüse uyanıyorum. Fena halde boynum ağrıyor sanırım tutuldu. Öyleyse yolculuk işkenceye döndü demektir.  Yavaş yavaş ve korku ile doğrulup kendime geldiğimde korktuğum şeyin olmadığını görüyor ve çok mutlu oluyorum. Bu mutluluk ile kendimi dışarı atıyorum temiz ve maskesiz bir hava solumak için. Ciğerlerime bir güzellik yapayım bayram etsin gariplerim.

Hafif serin hava beni kendime getirdi. “O eski halimden eser yok şimdi”. “Nöbete kalkan er gibiyim” “dipçik gibiyim”. Diyerek olayı abartıp ihtiyaç molası için malum yere gidiyorum. İyi geldi valla.

Mola yeri marketinde amaçsız sebepsiz dolaşırken onu gördüm ve birden beynimde kocaman bir ampül yandı. Ama sonra ampülü hemen söndürdüm. Yaşadığımız siyasi konjonktürden dolayı ampülü sokak lambası ile değiştirdim hemen. Hatta el feneri bile olur yeter ki ampül olmasın.

Gördüğüm şey aslında çok basit ve sıradan bir şey. Öyle beyinde lamba yakacak bir durum yok ama içinde bulunduğum durum için yüzyılın icadı olabilecek bir kıymeti var. İstemsiz bir robot gibi kendimi yanında buldum ve hemen aldım elime. Sanki son bir tane kalmış sanki bundan başka hiç yok dünyada sadece bu var almazsam öldüm bittim sanki. Sonra etrafıma bakındım delimi bu adam diyen var mı veya bakışları ile bunu ima eden var mı diye. Neyseki yok. Rahatladım biraz. Biraz kendime geldiğimde renk ve desen seçenekleri farklı olanlara bakarak en güzelini aldım. Kasaya doğru emin adımlarla gidiyorum. Artık yolculuktan hiç bir korkum kalmamıştı. Rahat rahat yolun geri kalan kısmını tamamlayabilirdim. Çünkü benim artık otobüs camına koyabileceğim bir yastığım vardı ve rahat rahat uyuyabilecektim. Evet sadece bir yastık içindi bunların hepsi.

İnanılmaz derecede mutlu etti bu yastık beni. Çocukluğumda şehirlerarası yolculuklarımda her zaman istemiştim böyle bir yastık ama hiç almamış almaya cesaret edememiştim. Çok pahalı bir şey değil ama bir kaç saat için o parayı vermeye değmez diye düşünmüştüm. O parayı gezmeye gittiğim yerlerde daha iyi şeyler için kullanırım düşüncesi almamı engellemişti. Tabi burda en büyük etken sınırlı ekonomik imkanlar. Ama şimdi 43 yıllık hayatımda ilk kez  aldım kendime. O kadar mutlu oldum ki ben bile bu duruma şaşırdım. Ne kadar basit bir şey ama ne kadar çok mutluluk getirdi.

Maalesef yastık beklenen etkinin tam tersini yaptı sabah kadar bir gram uyku uyuyamadım. Küçük bir yastığın getirdiği mutluluğu düşündüm. Küçük şeylerden mutlu olmayı unuttuğumuzu düşündüm. Yaşımız büyüdükçe mutlu olmayı unuttuğumuzu düşündüm. Çocukken ne güzeldi, en ufak şeylerle mutlu olabiliyorken büyüdükçe mutluluk anlayışımız ve beklentilerimizin bizi ne kadar mutsuz ettiğini düşündüm.

Çocuklarımıza en çok parayı sen kazan, parasız hayat çok zor, en iyi kariyeri sen yap, bir müzik aleti çal mutlaka, bir spor dalı ile ilgilen mutlaka gibi kendi hedeflerimizi yükleyerek asıl hedefleri olması gereken “mutlu olmayı” onlara unutturduğumuzu düşündüm.

Düşündüm düşündüm ve uyuyamadım. Küçük bir yastık amacının tam tersi bir duruma sebep oldu ve uykumu kaçırdı. Beni derin bir uykudan uyandırdı. Yıllardır süren bir hayat uykusundan uyandırdı. Gerçek dünyaya uyandırdı. Küçük şeylerle mutlu olmamız gerektiğini veya hayatta asıl amacımızın her şeyden önce mutlu olmak olduğunu hatırlattı.

Kendi kendime bir söz verdim yaşadığım sürece bu yastığı saklayacağım hatta her zaman görebileceğim bir yere koyacağım. Bundan sonra hayatta tek hedefim olacak o da “mutlu olmak” yastık da bana bunu hatırlatacak.

Mutlu olmak için bir yastık yeterli…

İlginizi çekebilir

ETYEN MAHÇUPYAN

ETYEN MAHÇUPYAN

selyus