Lerzan Tuğba ŞAHİN

Bir Varmış Bir Yokmuş

RAPORDA “FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜDÜR” DEMİYOR

Geçtiğimiz günlerde yayınlanan ABD Dışişleri Bakanlığının hazırladığı Terörizm 2016 Ülkeler Raporu’nun bizim basında servis ediliş şekline değinmek istiyorum. Başlıklarda hep ‘Fetö  ABD’nin terör raporunda yer aldı’ gibi, müjde veriyormuş havasında  yazılmış cümleler.. Oysa işin rengi hiç de öyle değil, hatta bazı gazete ve programlar üzerinde durulması, yorumlanması gereken noktalara hiç değinmediler bile.

Söz konusu raporda, bizimkilerin olağanüstü bir gelişmeymiş gibi servis ettiği kısmı aynen şöyle: “Hükümet, 240’tan fazla kişinin öldüğü, 2 bin 100’den fazlasının yaralandığı 15 Temmuz’daki darbe girişiminden Gülen hareketini sorumlu tutuyor” . Siz bu cümleden ‘ABD, Fetö’yü terör grupları arasında rapor etti’ şeklinde bir anlam çıkarıyor musunuz? Zaten bu cümlenin biraz sonrasında tırnak içinde ve bir kereye mahsus ‘Fetullahçı terör örgütü’ ifadesine yer veriyor, o da dediğim gibi tırnak içinde. Tırnak içinde demek “onların tanımıyla” demek. Neredeyse, ‘Türkiye, Gülen hareketinin günahını alıyor’ demedikleri kalmış. Bitmedi! Bu kez PYD ve YPG için “Türkiye Suriye merkezli Demokratik Birlik Partisini (PYD) ve silahlı kanadı YPG’yi, PKK’yla yakın ilişki içindeki terör örgütleri olarak tanımlıyor”  diyor. Yani yine bunlara ‘terör örgütü’ demiyor. Rapora göre terör saldırılarında azalma olduğu ve İran’ın, terörü destekleyen ülkelerin başında olduğunun altını çizen açıklamalara yer verilmiş. Terörü en fazla destekleyen ülke İran mı? Bu ifade İran’a haksızlık olur, çünkü teröre destek vermekle kalmayıp, alfabenin neredeyse tüm harflerini bir araya getirerek yeni yeni terör örgütü isimleri türeten, çeşitli terör gruplarının anası olan başka bir güç, birleşik bir güç var. Kim mi? Tabi ki terör örgütlerine açık açık silah ve mühimmat sağlayandan bahsediyorum.

Gelelim diğer kısımlara.. Dikkatle okuyunuz.  Raporun 160.sayfasında ‘Mevzuat, Yasa Uygulama ve Sınır Güvenliği’ alt başlığındaki metni incelemenizi öneririm. Oradaki ifadenin bir kısmını Türkçe’ye çevirerek yazıyorum:  “Türkiye’nin Terörle Mücadele Yasası’na ve Ceza Kanunu’na göre, suç ya da terör örgütü üyesi olmadığı halde, bir kimse o örgüt adına suç işlemişse, kişi o suç/terör örgütünün üyesi olarak cezalandırılıyor. Mevzuat, terörist amaçlı bir örgütün üyesini, kişi suç işlemese de onu terör suçlusu/terörist olarak görüyor. ” Yani diyor ki, ‘terör örgütü üyesi’ biri suç işlemezse   “yargılama, ceza da verme”  ve eğer ‘terör örgütü üyesi olmayan biri’ terör örgütü adına suç işlemişse “yine yargılama, ceza verme”. Açıkçası bir raporda terör üyeliği ve terör suçları ancak bu kadar aklanmaya çalışılabilirdi! Raporu okurken sinirleriniz bozulmuyor değil, elbette 445 sayfanın tümünü okumanız şart değil ancak Türkiye’yle alakalı birkaç sayfayı okumanızı tavsiye ederim.

Haftanın iki önemli konusu var aslında. Biri Mescid-i Aksa’ya dolayısıyla İslam mensuplarına yönelik, İsrail tarafından uygulanan kısıtlama ve kışkırtıcı uygulamalar; bir diğeri ise Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın gerçekleştirdiği Körfez ziyareti kapsamındaki temasları. Bölgedeki İslam ülkeleri ve Türkiye çok ama çok ciddi bir süreçten geçiyor, öyle bir süreç ki birileri farklı çıkarlar uğruna din kardeşlerinin topraklarında planlanan kanlı oyunlara ya seyirci kalıyor ya da kendini kullandırıyor. Türkiye ise yine tüm oklara karşı net tavır sergileyen ve yapıcı rol üstlenen öncü ülke. Aksi halde bir duruş sergilenmesi demek, o okları kabullenmek olurdu. Gelişmeleri yakından takip etmeye devam edelim.

selyus