Ülkemizde hiç bolyıldızlı tatil köyü görmemiş yaşlılar var, gençler var, orta yaşlılar var, çocuklar var.

Turizmi kim kurtaracak?

Eğer yerli turiste kalmışsa işimiz yandık. 

Çünkü bizimkilerin öyle bir tatil kültürü yok. 

Onca beşyıldızlı tatil köyünü dolduracak yerli kapasitemiz de yok. 

Bizim insanımız tatil yörelerinde gezerken bile, arayanlara ‘memleketteyim birader bikaç güne dönecem’ demeyi tercih eder. 

Bu kişisel bir ruhi arıza değildir. 

Toplumsal sosyo-kültürel yapının “tatil” kavramını içselleştirme problemidir. 

Çalışmak iyi bir şeydir. Ama sağlıklı ve elverişli koşullarda çalışmak daha iyi bir şeydir. 

Tatil’de iyi bir şeydir. Ama gerçekten bedeni ve zihni bir dinlenmeyi sağlayan doğru bir tatil daha iyi bir şeydir. 

Toplumun ruh sağlığı bakımından da olmazsa olmazdır. 

Ülkemizde hiç bolyıldızlı tatil köyü görmemiş yaşlılar var, gençler var, orta yaşlılar var, çocuklar var. 

Kültür yaşayarak öğrenilir. 

Yıllardır çeşitli milletlerden turistlerin doldurduğu turizm tesislerimiz bu yıl yabancı turist gelmediği için bomboş duruyor. 

Sezonu açıp sinek avlayanlar da var, kapıya kilit vuranlar da var. 

Ciddi bir kayıp sözkonusu. 

Rusya turist kaynağı olarak fevkalade bir potansiyele sahip.

Memleketimizin sıcak denizlerini de çok sevmişlerdi. 

Bizim sunduğumuz tatil konsepti de, yemeye, içmeye ve eğlenmeye çok düşkün Rus kültürüne cuk oturmuştu. 

Uçak krizi herşeyi bitirdi. 

Tamamen kopan ilişkiler sebze-meyve ihracatı, müteahhitlik hizmetleri ve turizmi de kopardı. 

Yeni Başbakanımızın ve Cumhurbaşkanımızın mektup-mesaj trafiği son derece umut verici. 

Umarım Rus devlet aklı bu fırsatı değerlendirir. 

Çünkü krizden onlar da büyük yara aldı. 

Türk-Rus ilişkileri mutlaka eski seviyesine getirilmeli.  

Hatta doğal gaz, müteahhitlik, nükleer santral, gıda ve turizm konularında yapılacak ikili anlaşmalar kendi içinde uzun vadeli diğer gelişmelerden bağımsız süreklilik arzedecek hale getirilmeli. 

Bu, Türk-Rus ilişkilerinin gelişmesinden rahatsız olan üçüncü ülkelerin elini kolunu bağlayacaktır. 

Aksi takdirde çok sayıdaki üçüncü ülke Türk-Rus ilişkilerinin kırılgan yapısına ateş etmeye devam edeceklerdir. 

Tabii bunlar sıcak sorunumuz olan turizm için uzun vadeli çözümler. 

Kısa vadede ne yapılabilir?

İş devletin öncülüğüne düşüyor. 

Tüm bakanlıklara iş düşüyor. Ama en çok Milli Eğitim Bakanlığı’na…

Bir kere bu yılı turizm de “yerli yılı” ilan etmek lazım. 

Bunu devletin tüm paydaşlarıyla birlikte sosyal sorumluluk projesi olarak görmesi şart. 

Milli Eğitim Bakanlığı ile Turizm Bakanlığı biraraya gelerek bu yaz için acil olarak öğrenci tatil programı hazırlamalı. 

Tüm iller öğrenci-tesis-yatak-eğitim programı hazırlamalı. 

Ödeyebilecek olanlar ödemeli. 

Ödemeyen borçlanmalı, ama para olarak değil, hizmet olarak. 

Program çerçevesinde bir tesiste çalışarak borcunu ödemeli. 

Ayrıca bu tatil-eğitim programına katıldığı için önümüzdeki ders yılına avantajlı bir performans puanıyla başlamalı. 

Program eğitim içerikli olduğu için öğretmenler de otomatikman dahil edilecekler. 

Bu sistem tüm bakanlıklara genişletilebilir. 

Bir kısım sosyal bütçeler buraya kaydırılabilir. 

Bu projenin faydası yalnızca turizmi kurtarmak değildir. 

Krizi fırsata çevirmektir. 

Sosyal adaleti sağlamaktır. 

İmkanı olmayanı da lüx tesis ve tatille buluşturmaktır.  

Bu projenin, toplumun sosyo-kültürel yapısına sağlayacağı pozitif katkıların yanında, doğru ve faydalı tatilin insanların ruh sağlığına yönelik olumlu etkilerine de büyük faydası olacaktır. 

Devletler, böyle günler için vardır. 

Kriz önümüzden akıp giderken, hayat olağan akıyormuş gibi rutin tavırlar takınmak devletleri büyütmez, millete de fayda sağlamaz. 

Zor dönemlerde zor kararlar alıp, gerekirse acil olmayan konuları erteleyip, radikal bir şekilde kolları sıvayıp yeni bir şeyler yapmak lazım. 

Ben, bu gücün ve idrakin yeni Başbakanımız Binali Yıldırım’ın şahsında tüm hükümette olduğuna hiç şüphesiz canı gönülden inanıyorum.