İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar, Ağustos ayı meclis toplantısında gündemi sarsacak çıkışlar yaptı. 

Öncelikle konuşmanın çarpıcı cümlelerinden alıntı yapalım…

“Bizim anlayışımızda makamlara aday belirlerken kapalı kapılar arkasında iş çevirmek yoktur. İTO Meclis üyeleriyle istişare etmeden adaylığım konusunda bir ifade ağzımdan çıkmamıştır. Çünkü benim sizler adına ne yapacağıma karar verecek olan yine bu meclis’tir.”

“Bir seçimi onurunuzla kazanabilirsiniz, onurunuzla kaybedebilirsiniz de. İkisi arasında yüksek değerlilik açısından bana göre hiçbir fark yoktur. Bir seçimi arkadan dolanarak, türlü kurnazlıklarla, dava arkadaşlarına kumpas kurarak da kazanabilirsiniz. Kirli oyunlarla girdiğiniz seçimi kaybedebilirsiniz de. Bu ikisi arasında da bana göre değersizlik açısından hiçbir fark yoktur.” 

“Dünyada bulup dünyada bırakacağımız bu mevkilere bizim dünya görüşümüz çerçevesinde sadece ve sadece bir şekilde aday olunur. O da tâbi olduğumuz iradenin, yani sizlerin oluşturduğu bu meclisin iradesiyle gerçekleşir. Bizim anlayışımızda, makamlara aday belirlerken kapalı kapılar arkasında iş çevirmek yoktur.

“Dava arkadaşlarınızın arkasından dolanmak yoktur. Devre dışı bırakmak istediğiniz kişiler hakkında iftira atmak yoktur.

Bu iftiraları yayanlar, benim akçeli işlere girdiğimi iddia edenler de aynı kişiler. Ben bu konuda bir tek şey söylerim. Her kim ki iftira atar, o müfteridir. Belgeleriyle konuşması gerekir.” 

“MÜSİAD’ın temiz, ilkeli, dürüst üyelerinin çirkin bir oyuna çekilmelerine benim gönlüm asla razı olmaz, olamaz. Bu değerli Meclis önünde ifade ediyorum ki, mertlikle gelmeyen hiçbir makam varsın gelmesin.”

Tanıdığım, bildiğim İbrahim Çağlar kolay kolay böylesine feveran etmezdi. 

Kendi ifadesiyle “kapalı kapılar ardında iş çevirenlerden”, “arkadan dolananlardan”, “kumpas kuranlardan”, “kirli oyunlardan” bahsediyordu. 

Hem de açık açık…

Hem de Ulusal basında çarşaf çarşaf yer alacak kadar. 

Ne olmuştu da feveran ediyordu Çağlar?

Küçük bir araştırma yaptım. 

Meğer geçtiğimiz günlerde MÜSİAD’da bir toplantı yapılmış. 

MÜSİAD Yönetim Kurulu, İTO’daki MÜSİAD üyesi meclis üyelerini toplantıya davet ediyor. 

İbrahim Çağlar’ın da aralarında bulunduğu 58 kişi bu toplantıya iştirak ediyor. 

MÜSİAD’ın çiçeği burnunda başkanı Abdurrahman Kaan burada bir konuşma yaparak, yaklaşan İTO seçimleri öncesi nabız yoklamak istediğini, MÜSİAD’ın bu seçimler için belirleyici rolü ve konumu olduğunu söylüyor. Hatta daha da ileri giderek “burada bir olumsuzluk olursa yukarısı bunun hesabını bana sorar. Bu işin sorumluluğu bende” diyor. 

Sonra, üyelerden dağıtılacak kağıtlara 3 isim yazmalarını istiyor. İsmi en fazla yazılan 3 kişinin aday adayları olabileceği dile getiriliyor. 

Buradan Dursun Topçu, Ömer Bolat ve İsrafil Kuralay’ın isimlerinin çıktığı iddia ediliyor. 

O anda toplantıda bulunan İbrahim Çağlar, orada sessiz kalmakla birlikte bunun kendisine karşı bir kumpas olduğunu düşünüyor. Kapalı kapılar ardında iş çevirildiğini düşünüyor. Arkadan dolanmak suretiyle kirli oyunlar oynandığını düşünüyor. 

Kulislerde ise eski başkan Nail Olpak’ın gidişiyle bu sürecin başladığı, yeni yönetimle Çağlar’ın yıldızının barışmadığı söyleniyor. 

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun dünürü, Reis Makina’nın sahibi Dursun Topçu’nun diğer adaylar arasında öne çıktığı belirtiliyor. Topçu’nun hem İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın, hem de Reis Makina Genel Müdürü ve AK Parti İstanbul İl Başkanı Dr. Selim Temurci’nin desteğiyle hareket ettiği izlenimi var. 

MÜSİAD ve İTO’da her seçimin gizli kahramanı Ali Rıza Yapar’ın da, Temurci’nin AK Parti İstanbul İl Başkanlığı’nda vekili olduğu düşünülürse, Çağlar’ın bu sitem, kırgınlık ve öfke dolu konuşması veda sürecinin başlangıcı olabilir. 

Ama benim bildiğim Çağlar, postu kolay kolay kaptırmaz. 

Çünkü sadece MÜSİAD değil, TÜMSİAD, ASKON ve özellikle anahtar konumuyla İTO Gençlik, sonucu belirleyici unsurlar olacak. 

Şimdi kamuoyu, Kudüs gezisinde olan MÜSİAD cephesinin, İbrahim Çağlar’ın iddialarına vereceği cevabı dört gözle bekliyor.