Ana Sayfa EĞİTİM 14 Ekim 2019

Eğitimci-Yazar Ömer Şahan, “Günümüz çocukları neden sabırsız, sıkkın, arkadaşsız?

Eğitimci-Yazar Ömer Şahan, çocuklara yönelik tarihe not düşecek önemli bilgileri kaleme aldı. Teknoloji bağımlılığından da bahseden Şahan, “Saatlerce süren sanal gerçeklikten sonra, bir sınıftaki bilgileri işlemek çocuklarımız için giderek daha zorlu hale geliyor, çünkü beyinleri video oyunlarının sağladığı yüksek stimülasyon seviyelerine alışmaya başladı. Düşük seviyelerde stimülasyon işleyememek, çocukları akademik zorluklara karşı savunmasız bırakmaktadır. Teknoloji ayrıca duygusal olarak bizi çocuklarımızdan ve ailemizden ayırıyor. Ebeveynin duygusal varlığı, çocuk beyninin ana besin maddesidir. Maalesef, çocuklarımızı yavaş yavaş bu besinden mahrum bırakıyoruz” dedi.

İstanbul Takipte Haber Sitesi aracılığı ile aileleri bilgilendiren Ömer Şahan’ın bu faydalı bilgilerini, anne-babalar hiç zaman kaybetmeden okuyup uygulamasını tavsiye ediyoruz…

“GÜNÜMÜZ ÇOCUKLARI NEDEN SABIRSIZ, SIKKIN, ARKADAŞSIZ?

ÇÜNKÜ;

1-İSTEDİĞİ HER ŞEYE HEMEN SAHİP OLABİLİYOR

“Acıktım”, “Hemen sipariş veriyorum”, “Susadım!”, “İşte bir bardak su”, “Sıkıldım!”, “Telefonumu kullan”. Tatmini erteleme becerisi, gelecekteki başarı için kilit faktörlerden biridir.

Çocuğunuzu mutlu etme isteğiniz, son derece iyi niyetli bir istektir. Ancak ne yazık ki şu anda onu mutlu ederek, uzun vadede mutsuz ediyoruz.

Memnuniyeti geciktirebilmek, stres altında çalışabilmek anlamına gelir.

Çocuklarımız gün geçtikçe daha az strese girerek, daha az donanımlı hale geliyor. Bu da yaşamdaki başarılar için büyük engel teşvik ediyor.

Tatminin ertelenmemesine genellikle sınıflarda, alışveriş merkezlerinde, restoranlarda ve oyuncak mağazalarında şahit oluruz. Çocuk “Hayır” sözünü duyduğu anda kavgaya hazırdır, çünkü ebeveynleri onun beynini istediğini hemen alması için eğitmiştir.

  1. SINIRLI SOSYAL ETKİLEŞİM

Hepimiz meşgulüz, bu yüzden çocuklarımıza dijital araçlar veriyor ve onları “meşgul” kılıyoruz. Bundan önce çocuklar yapılandırılmamış doğal ortamlarda, sosyal becerilerini öğrenip uyguladıkları dışarıda oynarlardı.

Ne yazık ki, teknoloji dış mekânda yapılanların yerini aldı. Ayrıca, teknoloji ebeveynleri de çocuklarıyla sosyal olarak etkileşime girme konusunda daha az erişilebilir hale getirdi. Açıkçası, çocuklarımız bu tür bir iletişimden geride kalıyor. Bu dijital araçlar, çocukların sosyal becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmak için donatılmadı. Çoğu başarılı insan bu tür sosyal yeteneklere sahiptir. Bu bir öncelik olarak değerlendirilmeli.

Beyin, eğitilebilir bir kas gibidir. Çocuğunuzun bisiklet sürmesini istiyorsanız, ona bisiklet sürmeyi öğretin. Çocuğunuzun beklemesini istiyorsanız, o çocuğa sabrı öğretmeniz gerekir. Çocuğunuzun sosyalleşmesini istiyorsanız, ona sosyal becerileri öğretmeniz gerekir. Aynısı diğer tüm beceriler için de geçerlidir. Aralarında hiçbir fark yok.

  1. BİTMEYEN EĞLENCE

Çocuklarımız için yapay bir eğlence dünyası yarattık. Sıkıcı anlar yok. Sessiz kaldığı anda tekrar eğlendirmek için koşuyoruz, çünkü aksi halde ebeveynlik görevimizi yapmadığımızı hissediyoruz.

İki ayrı dünyada yaşıyoruz; onların “eğlenceli” dünyaları ve bizim “iş” dünyamız.

Çocuklar neden bize mutfakta veya çamaşır yıkarken yardım etmiyor? Neden oyuncaklarını toparlamıyorlar?

Bu, yine beyinde bulunan geliştirilebilir kasları anlatıyor. Bu işlevler, “can sıkıntısı” altında çalışan temel monoton yetilerdir.

Çocuk bunu öğrenmezse, okula gelip el yazısı yapması istendiğinde “yapamam” der. Çünkü bu çok zor ve çok sıkıcıdır. Eğitilebilir “kas”, sonsuz eğlence ile eğitilemez. İş yoluyla eğitilebilir.

  1. SANAL EĞLENCE

Teknolojiyi “ücretsiz çocuk bakıcılığı hizmeti” olarak kullanmak, aslında hiç de ücretsiz değildir. Bedeli, sizi hemen köşede bekler. Ödemeyi, çocuklarımızın sinir sistemleri, dikkatleri ve geciktirilmiş yetileri ile yaparız.

Sanal gerçeklikle karşılaştırıldığında, günlük yaşam sıkıcıdır. Çocuklar sınıfa geldiğinde, grafik patlamaları ve ekranlarda görmeye alıştıkları özel efektlerle kuşatılmak yerine, insan seslerine ve yeterli görsel stimülasyona maruz kalırlar.

Saatlerce süren sanal gerçeklikten sonra, bir sınıftaki bilgileri işlemek çocuklarımız için giderek daha zorlu hale geliyor, çünkü beyinleri video oyunlarının sağladığı yüksek stimülasyon seviyelerine alışmaya başladı.

Düşük seviyelerde stimülasyon işleyememek, çocukları akademik zorluklara karşı savunmasız bırakmaktadır. Teknoloji ayrıca duygusal olarak bizi çocuklarımızdan ve ailemizden ayırıyor.

Ebeveynin duygusal varlığı, çocuk beyninin ana besin maddesidir. Maalesef, çocuklarımızı yavaş yavaş bu besinden mahrum bırakıyoruz.

  1. DÜNYAYI YÖNETEN ÇOCUKLAR

“Oğlum sebze sevmez”, “Erken yatmayı sevmiyor”, “Kahvaltı yapmaktan hoşlanmıyor”, “Oyuncakları sevmiyor ama iPad’ini çok seviyor”, “Kendi başına giyinmek istemiyor”.

Ebeveynlerden sürekli duyduğum şey bu. Çocuklar ne zamandan beri nasıl ebeveynlik yapılacağına karar veriyor? Hepsini onlara bıraksak, sadece makarna ve çörek yer, televizyon izler, tabletlerinde oynar ve asla yatmazlar.

Onlar için iyi olmadığını bildiğimiz halde istediklerini onlara vererek ne yapıyoruz?

Doğru beslenme ve iyi bir gece uykusu olmadan okula gelen çocuk sinirli, endişeli ve dikkatsiz olur. Ayrıca onlara yanlış mesaj veririz. İstediklerini yapabilir, istemediklerini yapmazlar.

“Yapman gerek” kavramı oluşmaz. Ne yazık ki, yaşamdaki hedeflerimize ulaşmak için her zaman yapmak istediğimiz şeyleri yapamayabilir, gerekli olanı yapmak zorundayız.

Bir çocuk iyi bir not almak için çok çalışmalı.

Başarılı bir sporcu olmak istiyorsa, her gün pratik yapmalı.

Çocuklarımız ne istediklerini çok iyi biliyorlar, ancak gerekli olanı yapmakta çok zorlanıyorlar.

Bu, ulaşılamaz hedeflere yol açar ve çocukları hayal kırıklığına uğratır.

PEKİ YAPILMASI GEREKENLER?

  1. Sınır çizmekten korkmayın.

Çocuklar mutlu ve sağlıklı büyümek için sınırlara ihtiyaç duyarlar. Yemek zamanları, uyku zamanları, teknoloji zamanları için planlama yapın. Onlar için İYİ olanı düşünün, istediklerini değil. Daha sonra bunun için size teşekkür edecekler. Ebeveynlik zor bir iştir. Kendileri için iyi olanı yapmalarını sağlamak için yaratıcı olmanız gerekir, çünkü çoğu zaman, bu istediklerinin tam tersidir. Çocukların kahvaltıya ve besleyici yiyeceklere ihtiyaçları var. Ertesi gün öğrenim görmeye hazır hale gelmek için dışarıda vakit geçirmeleri ve tutarlı bir zamanda yatmaları gerekir. Yapmayı / denemeyi sevmedikleri şeyleri eğlenceli, duygusal olarak teşvik edici oyunlara dönüştürün.

  1. Teknolojiyi yeniden değerlendirin ve çocuklarınızla duygusal olarak yeniden bağ kurun.

Onları çiçeklerle şaşırtın, birlikte gülün, onları gıdıklayın, çantalarına sevgi dolu bir not bırakın, öğle yemeği için dışarı çıkın, birlikte dans edin, yastık kavgası yapın. Aile yemekleri düzenleyin, masa oyunları oynayın, bisiklete binin, dışarıda yürüyüş yapın.

  1. Tatmini ertelemeyi öğretin.

Onları beklemeye alıştırın. Sıkılmaları sorun değil. Sıkılmak, yaratıcılığa giden ilk adımdır. İsteme ile elde etme zamanı arasındaki bekleme süresini yavaş yavaş artırın. Otomobil veya restoranda teknoloji kullanmaktan kaçının ve oyun oynarken beklemelerini öğretin. Sürekli atıştırmalarının önüne geçin.

  1. Geleceğin temeli olan çalışma alışkanlığını edinebilmeleri için onlara monoton işleri öğretin.

Çamaşırların katlanması, oyuncakların toplanması, kıyafetlerin asılması, yiyecek paketlerinin açılması, sofranın hazırlanması, öğle yemeği hazırlamak, öğle yemeği kutularını açmak, yataklarını yapmak. Yaratıcı olun. Başlangıçta bu işi uyarıcı ve eğlenceli kılın, böylece beyinleri onu pozitif bir şeyle ilişkilendirir.

  1. Sosyal becerileri öğretin.

Onlara almayı, paylaşmayı, kaybetmeyi, kazanmayı, ödün vermeyi, iltifat etmeyi, “lütfen” ve “teşekkür ederim” demeyi öğretin.

Meslek terapisti olarak deneyimlerime göre, çocuklar, ebeveynleri bakış açılarını değiştirdiği anda değişir. Beynini eğiterek ve güçlendirerek hayatlarında daha başarılı olmalarına yardımcı olun.”

Ömer Şahan

Eğitimci-Yazar

selyus