Ana Sayfa EĞİTİM 6 Nisan 2015

Okul kantinlerini işgalden kim kurtaracak?

Hükümetin enflasyon politikasını gerekçe gösterebiliyor. Hiçbir düzenlemede yeniden on yıllık süre tanımlanmadığı halde göz göre göre ortada bir tiyatro sergileniyor. Bu tam bir komedidir.

 

Eğitim Bir Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı Talat Yavuz’un Kamu Ajansı’na yaptığı açıklamaya göre: Okul kantinlerinin kiralama süresi on yılı dolanlar bir türlü yeniden ihaleye çıkarılamıyor. Çok açık olan kanun hükümleri, sudan sebeplerle uygulanmıyor. Birileri zorluklar içinde boğuşan okulların en önemli gelir kaynağını hoyratça kullanmaya devam ediyor. Bu gidişe dur diyecek uğraşlar daha ilk adımda bir şekilde engelleniyor.

Okul Kantinlerini İşgalden Kim Kurtaracak? 15 0 2886 Sayılı Devlet İhale Kanununun 64. Maddesi: “Kiraya verilecek taşınır ve taşınmaz malların kira süresi on yıldan çok olamaz.” demesine rağmen; Kantinciler Esnaf Odası, kantin kira sözleşmesini, 300 sıra No’lu Milli Emlak Genel Tebliğini, Okul Aile Birliği Yönetmeliğinin geçici 2. maddesini ve yönetmeliğin 2012 yılında değişmiş olmasını dayanak göstererek ve idarelerin inisiyatif almamalarını da kullanarak on yılını doldurmuş kantinlerin ihaleye çıkarılmasını engelliyor. Tamamen zorlama yorumlarla kanun hükmü yok sayılıyor.

Okul Aile Birliği Yönetmeliğinin geçici 2. maddesi nasıl oluyor da kanun hükmünün üstünde bir anlam kazanıyor. Bu maddeyi açık kanun hükmüne rağmen bu şekilde yazarak okullarına resmen ihanet eden sözde hukukçular ya saf olmalı ya da kötü niyetli olmalı diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Nasıl oluyor da 300 sıra No’lu Milli Emlak Genel Tebliğindeki “beşer yıllık dönemler” hükmü, kanun hükmü ile beraber düşünülüp iki dönem olarak işlem görmüyor? Merak ediyorum, bizim bu okullarımızın menfaatini, servisçiler ve kantinciler odalarına karşı adam gibi koruyacak bir birim, bir akıl yok mudur? Karar veren yöneticiler, kanun hükmünü esas alarak on yılını dolduran okul kantinlerini yeniden ihaleye çıkarsın ve hukuk mücadelesini okullar değil kantinciler odası versin. Neden hep mağdur olan okullar oluyor anlamıyorum.

Kantinciler odası, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğüne yazdığı yazıya, Adıyaman İl Milli Eğitim Müdürlüğünün emrini ilgi tutabiliyor. Hükümetin enflasyon politikasını gerekçe gösterebiliyor. Hiçbir düzenlemede yeniden on yıllık süre tanımlanmadığı halde göz göre göre ortada bir tiyatro sergileniyor. Bu tam bir komedidir.

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, açık mevzuatı tamamen tersine çevirme gayreti ile yazılmış bu yazıyı, uygulanması için İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine gönderiyor. Daha önce servisçilerle ilgili yine aynı işleyişe şahit olmuştuk. Böylece okullar tamamen kaderine terkedilmiş oluyor. Koskoca bakanlık ve Milli Eğitim Müdürlükleri kantinciler odası karşısında çaresiz kalıyor, okullarını sahipsiz bırakıyor. Birilerinin haksız krallığını sadece uzaktan izliyorlar.

Okullarımızda oluşan servis, kantin, yemekhane, spor salonu gibi parasal imkânlardan okullarımıza düşen payın artırılması, yasal düzenlemelerin tanımladığı hakların korunması konusunda büyük bir beceriksizlik ve vurdumduymazlık yaşanıyor. Devlet, konut sahibine; “kiracını on yıl dolunca çıkarabilirsin” diye düzenleme yaparken, bin bir zorlukla boğuşan okullarını, kantinciler odasının keyfine bırakacak ve yetkililer bunu seyredecek. Herkes işini yapsın ve işini düzgün yapmaya çalışanları soruşturmalarla sindirmeye çalışmasın. Servis, kantin yemekhane, spor salonu gibi parasal işleyişle ilgili, kiralamaların nasıl yapıldığı ve aile boyu kantinci olanların bunu nasıl sağladığı ile ilgili konuşulanların yarısı doğruysa bu işten bir an önce vazgeçin derim. Vazgeçin ve okullarımızın hakkını yemeyin. Açık ihale yapıldığında şimdiki ücretinin beş katına çıkan kiraları nasıl açıklayacaksınız? Böyle sevimsiz konuları zaman zaman dile getiriyorum. Direksiyon sınavları, servisler ve şimdi de kantinler. Bu konular gelip bizi buluyor. Amacım buradan bir kahramanlık üretmek değil. Herkesin bildiği, gizliden gizliye konuştuğu ve dile getirmeye çekindiği konuları cesaretle konuşmalıyız. Yanlış yapan hesabını versin. Biliyoruz ki yasal düzenlemeler bir şekilde işlevsiz bırakıldığında bambaşka kirli bir düzen kuruluyor. Kurulan kirli paylaşım düzeninin tarafları, düzen bozulunca her şeyi açık ediyor. “Benim yaptığım da yanlıştı, ancak başka çarem yoktu.” diyor. Biraz cesaretli olalım ve okullarımızın hakkını koruyalım. Esnafımız da kazansın, okullarımız da. İl Milli Eğitim Müdürlüğümüzün odalardan gelen yazılara hiç dokunmadan bir üst yazıyla ilçelere göndermesini hala anlayabilmiş değilim.

Talat Yavuz

Eğitim Bir Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı

Etiketler:
selyus