Emekli Kurmay Albay Ziya Burcuoğlu, Osmanlı Cihan Devleti’nin 34. Padişahı ve 113. İslam Halifesi olan Sultan 2. Abdülhamid Han’ın mirası Yıldız Sarayı’nın nasıl yağmalandığını anlattı. Burcuoğlu, hala duvarlarında o anların hüznünü taşıyan Yıldız Sarayı’ndan yağma sırasında çok kıymetli mücevherlerin, altınların hatta sarayın perdelerinin bile çalındığına dikkat çekti.
Osmanlı Cihan Devleti’nin 34. Padişahı ve 113. İslam Halifesi olan Sultan 2. Abdülhamid Han’ın devletin içerisine sızan hainlerin birleşmesi ile tahttan indirilmesi kararı çıkartıldı. 27 Nisan 1909 günü Meclis-i Umumi-i Milli, Sultanahmet’teki Meclis dairesinde 240 mebus, 36 ayandan oluşan bir heyetle, Sultan 2. Abdülhamid’in haline karar verdi. Bu karar sonrası Yıldız Sarayı’na gelen hainlerden oluşan Hareket Ordusu mensupları, o zamanki İttihatçılar, Rumeli, Sırp, Hırvat, Bulgar, Makedon ve Arnavut çeteleri sarayı yağmaladı. Yağma sırasında Sultan 2. Abdülhamid Han’ın 33 yıl boyunca yurt içinden ve yurt dışından gelen hediyeleri başta olmak üzere, kendi kişisel serveti, kıymetli hazineler, özel silah koleksiyonları, arabasının altın kaplama kısımları hatta sarayın perdelerine kadar yağmaladı. Yağma sonucunda çalınan eserlerin çoğunun yurt dışına kaçırılarak açık arttırmada satıldığı ortaya çıktı. Yağmaya karışan hainlerin isimleri ve aldıkları eşyalar dönemin İkdam Gazetesi’nde yazıldı. İttihatçılar destek veren Tevfik Fikret Bile şu sözleri ile isyan etmiştir, “Yiyin efendiler yiyin; bu hanı iştiha sizin, doyunca, tıksırınca, çatlayana kadar yiyin” demiştir. Ayrıca çıkarılan 330 sandık evrak, Mahmut Şevket Paşa’nın emri ile Harbiye Nezareti Bahçesi’nde yakıldı. Bu yakılan belgelerde Balkan Komitacıları ile irtibatları ve Ermeni Komitacıları ile yapılan iş birlikleri ortaya çıkacaktı. Binlerce belge yok edilirken sadece lüzumsuz görülenler bırakıldı.
Yıldız Sarayı içerisinde bulunan Şale Köşkü’nün ise 1926-1927 yılları arasında İtalyan bir şirket tarafından kumarhane olarak kullanıldığı biliniyor. Yıldız Sarayı’nda bugün geriye kalan eserlerin 6 yıllık restorasyon sonucu yenilenerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşen tören ile vatandaşların ziyaretine açıldı. Yenilenen sarayın havadan çekilen görüntüleri ise izleyenleri adeta o döneme doğru yolculuğa çıkartıyor. Yıldız Sarayının eşsiz güzelliği ve tüm heybeti en son çekilen görüntülerle gözler önüne serildi.
“SARAYIN PERDELERİNE VARINCAYA KADAR YAĞMALADILAR”
- Abdülhamid Han ve Yıldız Sarayı kitabının yazarı Emekli Kurmay Albay Ziya Burcuoğlu, “Yıldız Sarayı’nın yağmalanması 2. Abdülhamid Han’ın hal edildikten sonra Hareket Ordusu mensupları, o zamanki İttihatçılar, Rumeli, Sırp, Hırvat, Bulgar, Makedon ve Arnavut çeteleri Yıldız Sarayı’na gelerek yağma etti. Sultan 2. Abdülhamid Han 33 yıl saltanatı süresince kendisine yurt içinden ve yurt dışından gelen hediyeleri muhafaza etmiştir. Çok kıymetli silah koleksiyonları vardır. Böyle kıymetli bir sarayı ve Sultan 2. Abdülhamid Han’ın kendi servetini yağmalamışlardır. Kendi arabasının altın kaplama kısımlarını söküp götürdüler. Öyle ki sarayın perdelerine varıncaya kadar yağmaladılar. Elde kalanlar ile 6 yıllık restorasyon sonucu ziyarete açıldı. Yıldız Sarayı’nın yağmalanma olayına karışanlar 1920 yılında sıkı yönetim yüksek mahkemesinde yargılandı. Bu yağma olayına katılan subaylar, generaller ve sivil şahıslar bunların hepsi tespit edildi. O zaman ki İkdam Gazetesi’nde bunların hepsinin isimleri yazıldı. Hatta Hasan İzzet paşa ve Hasan Hüsnü Paşa ve 30’a yakın subayın ismini karşılarına ne aldıkları İkdam Gazetesi’nde yayınlandı. Bunlar yükte hafif pahada ağır olan nadide eserleri almışlar. Yapılan mahkeme neticesinde bu subayların rütbeleri alındı ve cezaları verildi. Ancak cezaların uygulanması tamamiyle gerçekleştirilemedi” dedi.
“YAĞMADAN SONRA AVRUPA VE AMERİKA’YA AÇIK ARTTIRMA İLE SATILMIŞTIR”
Yıldız Sarayı’nın yağmalanması olayından birçok değerli eşyanın yurt dışına kaçırıldığının altını çizen Ziya Burcuoğlu, “Çok kıymetli elmas, altın, gümüş gibi malzemelerin büyük bir kısmı bu yağmadan sonra Avrupa ve Amerika’ya açık arttırma ile satılmıştır. O günden beridir yurt dışında yağmadan kaçırılan malların devletin ilgili kurumlarının mücadelesi ve sıkı takibi ile geriye dönmeye başladı. Sultan 2. Abdülhamid Han’ın oluşturduğu çok kıymetli bir kütüphane vardı. Bu kütüphanede yağmalanacaktı ancak o zaman ki kütüphane müdürü Sabri Kalkandelen kendi hayatını ortaya koydu ve kütüphanenin önüne yatarak o çapulcuları sarayı yağmalamaya gelenlerin kütüphaneye girmemesine mani olmuştur. Bu sayede o eserlerin büyük bir kısmını yağmalamadan kurtarmayı başarmıştır” ifadelerini kullandı.
“BURASI KUMARHANE OLARAK KULLANILMIŞTIR”
Yıldız Sarayı içerisinde bulunan Şale Köşkü’nün çok acı hatıraları olduğunu dile getiren Burcuoğlu, “1926 yılında burası bir İtalyan firmasına oyun eğlence ve kumarhane oynanması için ihale edilmiştir. 1927 yılında kadar burası kumarhane olarak kullanırmıştır. Bir çok milletvekili karşı çıkmasına rağmen burası kumarhane olarak kullanılmıştır. O dönemki milletvekili Salih Bozok, cumhurbaşkanının da yakını oluyor. Kumarhanede büyük miktarda para kaybettiği için siyasi nüfusunu da kullanarak buranın İtalyan şirketinden alınmasını sağlamıştır. Böylece borçlarının üzerine yatılmasını sağlamıştır. Bu konular Şale Köşkü’nün arşivlerinde net bir şekilde yazılıdır. Şale Köşkünün böyle acı bir hatırası vardır” diye konuştu.