Ana Sayfa İÇ POLİTİKA 17 Ocak 2023

CHP, HDP’yi taşıma görevinden alındı mı?

Akşam gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve köşe yazarı Mustafa Kartoğlu, birkaç gündür gündemi meşgul eden açıklamalardan yola çıkarak köşesinden özellikle Ali Babacan’ı bombardımana tuttu.
CHP, HDP’Yİ TAŞIMA GÖREVİNDEN ALINDI MI?
“Muhalefet ittifakını oluşturan ‘altılı masa’ ortaklarından Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’ndan rol mü çalıyor?
Bugüne kadar HDP’ye şirin görünmek adına ‘Kürt sorunu, anadilde eğitim, bölgesel özerklik, Türkiye vatandaşlığı, toplumsal cinsiyet’ gibi ‘HDP kavramları’nı kullanan, havacılık teknolojilerinde devrim yapan Baykar’ı hedef alan CHP’ydi…
Şimdi aynı dili Babacan ve parti yetkilileri kullanmaya başladı.
***
Babacan, Anayasa’nın 66. maddesinin birinci fıkrasındaki, “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” ifadesinin ‘çağımızın gereği olarak, kapsayıcı bir anlayışla yeniden ele alınmasını’ teklif etti.
Sonra yardımcısı Sanem Oktar, “Siz başka bir tarif mi getiriyorsunuz? Anayasa’dan Türklüğü çıkarıyor musunuz?” sorusuna “Doğru” dedi.
Tam ifadelerini önceki yazılarımda alıntılamıştım.
İlk iki ‘ödevi’ tamamlayan Babacan, geçen hafta da İHA ve SİHA üreticisi Baykar’a ilişkin, “Devletin bütün imkanları, bütün o yardımlar, devletin bütçesinden doğrudan aktarılan kaynaklar, aşağı yukarı tek şirkete aktarılıyor” iddiasını ortaya attı.
***
Oysa Baykar yöneticileri bu yöndeki iddiaları daha önce defalarca yalanlamış, iddia sahiplerine açtıkları davaları kazanarak, iddiaların ‘yalan’ olduğunu tescillemişti.
Baykar CEO’su Haluk Bayraktar, bir kez de Babacan’ı yalanladı, “Kuruluşumuzdan bu yana devletten tek kuruş nakit teşvik ya da hibe almadık. Banka kredisi dahi kullanmadık. En son AKINCI ve KIZILELMA’yı da öz kaynaklarımızla geliştirdik. Yüksek teknolojiden, milli teknolojiden habersiz olmanız size müfteri olma hakkı tanımaz. Özür dilemek erdemdir. Erdemli olmayı deneyin” dedi.
***
Ama Babacan erdemli olmak yerine, “İHA’ları ‘propaganda projesi’ diye niteledi ve “Bu proje ‘kutsal, dokunulmaz’ hale getirildi. Kusura bakmayın ya, dokunacağız tabii ki” dedi.
***
Ve üçüncü ödeve geçti: “HDP kapatılırsa, milletvekili adaylarını Deva Partisi listelerinden aday gösterecek.”
Bu senaryoyu, MAK Araştırma’nın sahibi Mehmet Ali Kulat, HDP’li Erol Katırcıoğlu ile birlikte katıldıkları tv yayınında dile getirdi; “Ankara kulislerinde duyduğum şeyler üzerinden bunları söylüyorum” dedi ve “Deva Partisi’nin yeni yüzde 7 barajını HDP ile birlikte aşması için bu beraberliğin gündeme gelebileceğini” söyledi.
Katırcıoğlu da buna itiraz etmedi ve “Ben de duyuyordum zaten temaslarımız oluyor” dedi.
Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin ise “Altılı masa dışında hiçbir siyasi parti ile ittifak ya da seçim işbirliği konusunda bir görüşmemiz olmamıştır” açıklaması yaptı.
***
Babacan, önceki gün de beşinci ve altıncı ödevine geçtiğini duyurdu.
CHP’nin kullandığı “Türkiye’de can güvenliği yok” ve PKK ve FETÖ ilişkili olanların devletten atıldığı KHK’ları gündemine aldı; “KHK’lerle milyonları canından bezdiriyor” dedi.
Oysa OHAL Komisyonu, henüz iki hafta önce görevini tamamlamış ve KHK mağduru iddiasıyla başvuran sayısını 127 bin 292 olarak açıklamıştı. Üstelik başvuruların 17 bin 960’ı kabul edilmişti.
***
Babacan’ın CHP’nin HDP ile birlikte ve tek başına bayraktarlığını yaptığı konu başlıklarını sıraya koyarak yüksek sesle sahiplenmesi sorgulamaya değer.
Bu sahiplenmenin, Kılıçdaroğlu’nun ABD, İngiltere ve ‘yarıda bıraktırılan’ Almanya seyahatlerinin ardından gelmesi de öyle…
Kılıçdaroğlu’nun seyahatleri için “Ancak ‘bu iş Kemal Bey’le olmaz’ dedirtmek için yapılır” yorumu yapmıştım.
Maksat hasıl olmuş gibi görünüyor.
***
ABD Başkanı Joe Biden’ın, seçim kampanyasında dile getirdiği “muhalif liderleri cesaretlendirerek Erdoğan’ı darbeyle değil ama seçimle devirme” politikası zaman zaman hatırlanıyor.
Ama aynı konuşmada, “Muhalefeti desteklemeliyiz. Sürece katılmak isteyen Kürt nüfusunu parlamentoya entegre etmek için bir süredir işe yarayan bir yöntemimiz var” ifadesi unutulmuş gibi…
Biden’in ‘Kürt nüfusu’ dediğinin, maaşını ödediği, silahını verdiği YPG’ye sırtını dayayan HDP olduğunu belirtmeye gerek var mı?
Kılıçdaroğlu, bu ‘cesaretlendirilme’ ile Türkiye’nin bağımsızlığını, küresel etkinliğini güçlendiren adımlara ‘saldırı’ boyutunda yüklendi.
Ama anlaşılan beklentileri karşılayamadı.
Açığa alındı…
Büyük ortağı İyi Parti’nin Genel Başkanı Meral Akşener’in ‘İmamoğlu’ projesinin de ‘ataması’ kabul edilmedi.
Sam Amca’nın şapkasında başkası varmış!..
HACI MURAT KİM?!
Ali Babacan, Baykar’ın İHA, SİHA, Akıncı ve Kızılelma’sının ‘rekabet dışı özel korumayla yapıldığı’ iddiasını dile getirirken, zekasına yakışmayacak şeyler söylemesine şaşırdım.
“Rekabetsizlikten rehavet doğar. Bu ilk birkaç yıl iyi gider ondan sonra şımarıklık başlar” demiş.
Bu sözlerini de ‘Hacı Murat’ örneğiyle desteklemeye çalışmış.
Türkiye’de kapalı piyasa ekonomisi uygulanan, rekabetten korkulan dönemde ‘dünyanın en kötü otomobili’ olarak Hacı Murat’lar (Tofaş, Murat 124) üretildiğini söylemiş.
Baykar’da rehavet doğmadığı, şımarıklık olmadığı daha ne kadar açık ve bariz ve kanıtlı olsun; İHA’dan sonra SİHA üretmiş, oradan Akıncı’yı geliştirmiş, onun da motoru soğumadan Kızılelma’yı uçurmuş. Bütün bunlar son 10 yıla sığmış…
ABD, Çin, İsrail gibi ülkelerin İHA’larıyla rekabet ediyor, 27 ülkeye ihracat yapıyor. Kuruluşundan beri gelirinin yüzde 75’i ihracattan; 2022 sözleşmelerin yüzde 99.3’ü yabancı ülkelerle…
Ne rehaveti, ne şımarıklığı?
Ne rekabetten korkması?
Ne Hacı Murat’ı?
Belli ki Baykar ve Bayraktar kardeşlerin aksine; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
20 yıldır rakiplerini geride bırakan siyasi liderliği sürecinde verdiği görevlerden dolayı ‘el üstünde tutulmak’ farklı bir şımarıklık ve rehavet duygusu yaratmış…
KAMU-ÖZEL İŞBİRLİĞİ NEDİR?
KÖİ, büyük altyapı yatırımlarının kamu bütçesinden harcama yapmadan, işletmeciye sınırlı süreli işletme ve yatırımı karşılayıcı gelir elde etme hakkı verilerek yapılmasını, böylece bütçeyi halk için harcayabilme imkanı elde edilmesini sağlıyor.
Türkiye’de ilk KÖİ uygulaması, 1874 yılında hizmete açılan ve 42 yıllığına işletmesi verilen Karaköy Tüneli. Yıllar sonra İngiltere, 1997’de sistemi yeniden keşfetmiş. Türkiye de son yıllarda buna ağırlık vermiş; 2021’e kadar Türkiye’de toplam 261 KÖİ projesi 88.5 milyar dolarlık yatırımla hayata geçirilmiş.
Sadece geçen yıl ABD’de 70 milyar dolarlık, AB’de 11-12 milyar dolarlık, diğer gelişmekte olan ülkelerde ise toplam 70 milyar dolarlık proje KÖİ ile yapılmış.
Geleceğe bakarsak, 2040 yılına kadar sadece enerji, ulaştırma, su ve akıllı şehirlerin inşasına 94 trilyon dolar yatırım ihtiyacı olduğu düşünülüyor.
Türkiye’de, artık belediyelerin de KÖİ projesi yapmasına yasal imkan sağlandı. Böylece belediyeler atık sudan güneş enerjisine, akıllı şehirleşmeye kadar farklı alanlarda KÖİ modelini uygulayabilecek.
Hatta ‘anaokulu’ projelerine kadar.
Zira bunun da örneği var.
***
Türkiye, büyük yatırımlarını Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) projeleriyle hayata geçirdi.
Türkiye bu alanda ‘danışmanlık ihracatı’ yapan bir ülke haline geldi.
İhracatın ‘zirvesi’dir bu.
Mühendislik ihracatı gibi.
Değeri ‘gramla, kiloyla’ ölçülmez.
Bunu şu vesileyle yazıyorum: 2016’da kurulan İstanbul Kamu Özel İşbirliği Mükemmeliyet Merkezi, (İstanbul PPCoE), Türkiye merkezli bir sivil toplum kuruluşu olarak, dünyaya ‘danışmanlık ihracatı’na öncülük ediyor.
Devletlere, ulusal ve uluslararası şirketlere ve finans kurumlarına teknik ve stratejik danışmanlık üretiyor.
Danışmanlığını Türkiye’den alan yatırımların müteahhitliğinde de Türk şirketleri fırsatlar yakalıyor.
İstanbul PPCoE’nin, ‘PPP Haftası’ adıyla düzenlediği uluslararası fuar ve konferanslar etkinliğinin 7’ncisi dün İstanbul’da başladı.
Kurumun ve DEİK PPP Komite Başkanı, Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Eyüp Vural Aydın, 41 ülkeden gelen temsilcilerin İstanbul’da buluşacağını, Türkiye’deki KÖİ projelerine saha gezilerinin yapılacağını, tarafların yüz yüze buluşacağını söyledi.
***
Türkiye’nin hem trilyon dolarlık bir iş alanını buluşturması, bu alanda küresel kurumlara danışmanlık vermesi ve şirketlerini bu alanda rekabette güçlü hale getirmesi olağanüstü önemde.” (Mustafa Kartoğlu)

selyus