15 Temmuz 2016 yılında FETÖ ihanet şebekesinin hain darbe girişiminin 5’inci yılına özel olarak İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nin Youtube platformu üzerinden canlı olarak yayınlanan programa konuk olarak katılan TÜRKDEGS Başkanı Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı özel açıklamalarda bulundu.
İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İ. Yaşar Hacısalihoğlu 15 Temmuz hakkında geleceğin ne yaşadığını ve ne için yaşadığını bilen toplumlar için olduğunu ve bunu başaramayanların geleceğini başkalarının belirleyeceğini söyledi. Prof. Dr. Hacısalihoğlu, “Her türlü 15 Temmuz’a ilişkin sis perdesi örmeye, zihinleri karartmaya, acabalar üretmeye, zihinlerinde acabaları olanları çelmeye, onları aydınlıktan karanlığa çekmeye çalışanların bilincinde olarak 15 Temmuz’un anlamını çok iyi kavramalıyız” dedi.
“15 TEMMUZ’UN İKİ ZIT YÖNÜNÜ UNUTMAMAK GEREKİR”
Prof. Dr. İ. Yaşar Hacısalihoğlu, 15 Temmuz’un zoru gördüğünde kendisine yöneltilen gücün büyüklüğüne bakmaksızın nasıl ayağa kalktığının, nasıl büyük bir direnişle destan yazdığının sadece yeni bir örneği olduğunu belirtti. Çanakkale’de, Milli Mücadele’de, Kuvayi Milliye’nin hayata gelişi, doğuşu, yaygınlaşması ve sonuç almasında yine aynı ruhun etkili olduğunu aktaran Prof. Dr. Hacısalihoğlu, “O ruh ile yine 15 Temmuz sokaklara dökülmüştür ve o bir bilinç düzeyine kazınmıştır. O yüzden 15 Temmuz’un iki zıt yönünü unutmamak gerekir. Hiç kuşkusuz bir yönüyle karanlık bir geceydi, diğer yönüyle de aydınlık bir geceye yürüyüştü. Karanlıktı. Bir ihanet şebekesinin, bir casusluk örgütlenmesinin bir istihbarat örgütlenmesinin bu ülkeye bu topraklara hiç ait olmayan bir başka küresel gücün derin yapılanmasının aparatlarını bir terör organizasyonunun vardığı çılgınlık düzeyinin nirvanasıydı 15 Temmuz” dedi.
“BU İHANET ŞEBEKESİNİN BUGÜNKÜ GELDİĞİ NOKTADA, O AYDINLIK GECEYE DOĞRU İLERLEYİŞTE ALDIĞI CEVAP ÇOK NETTİ”
“Çalınmış sorularla edinmiş makamların, üniformaların ve Türk milletinin malı olan, şanlı ordumuzun teçhizatını kullanarak bir işgal kuvvetinin bile o kadar insafsızca yapıp yapamayacağını kendimize sorabileceğimiz bir büyük ihaneti o gece sergilemeye kalktılar” şeklinde sözlerine devam eden Prof. Dr. İ. Yaşar Hacısalihoğlu, “Evlatlarımız şehit oldu, Meclisi bombaladılar, insanların üzerine tankları sürdüler, kurşunları sıktılar. Çoluk, çocuk, kadın demeden insanlara bunu yaptılar. Gölbaşı’nda, özel harekâtın üzerine kıyamadığımız o yiğitleri katlettiler. Bunu anarken bile yüreğimiz sızlıyor. Bu alçaklığı yapan bu ihanet şebekesinin bugünkü geldiği noktada, o aydınlık geceye doğru ilerleyişte aldığı cevap çok netti. Bu millet sokaklara döküldü, canını verdi, istiklalini, iradesini, demokrasisini, özgürlüğünü bir küresel güce ve onun piyonlarına, kuklalarına asla teslim etmeyeceğini canıyla ödeyerek ortaya koydu. 251 şehidimizi rahmetle anıyoruz” diyerek devam etti.
Programın özel konuğu olan TÜRKDEGS Başkanı Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, FETÖ örgütünün işleyişine ve nasıl kendine bağladığına dair önemli noktalara değindi. Yaycı, FETÖ’yü bir terör örgütü olarak görmeyenlerin ve Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) ne kadar hain bir örgüt olduğunu kavrayamayanların, FETÖ’nün hırsız, casus, hain bir örgüt olduğunu hala tam sindirememiş olanların sonunda bunu göreceklerini dile getirdi ve sözlerine şu şekilde devam etti:
“Böyle bir namussuzluk, böyle bir ahlaksızlık, böyle bir dinsizlik olamaz. Nasıl kurtulacağız, bunları nasıl arayıp bulacağız diyeceklerdir. Biraz korku, biraz endişeye kapılacaklar. FETÖ ile mücadelenin neden devam etmesi gerektiği, hocamızın söylediği gibi çok önemli. Devletten en fazla yüzde 10’unun temizlendiğini göreceksiniz. Yani yüzde 90’ının şu anda bürokraside tıkır tıkır oturduklarını göreceksiniz.”
“Bu örgüt ‘ByLock’ ve ‘ankesör’ ile temizlenemez” diyen Doç. Dr. Cihat Yaycı, ByLock ve ankesör kullananlar ancak bu örgütün en fazla yüzde 2’sini oluşturduğunu, geriye kalanların nasıl tespit edileceğinin çok önemli olduğunu ve ByLock ve ankesör ile tespit edilenler dışında mücadele yapılmamasının bu milletin altının kazılması demek olduğunu belirtti.
“ŞANTAJ DA BİR TERÖR YÖNTEMİ”
FETÖ’nün masumane bir örgüt olmadığını, artık silahlı bir örgüt olduğunu belirten Cihat Yaycı, FETÖ ile yolu kesişmiş ve şantaja uğramış insanların olduğunu ve şantajın da bir terör yöntemi olduğuna vurgu yaptı. Asıl sorunun FETÖ’nün nasıl üye topladığı olduğunu belirten Yaycı, “Bir tane cahil cühela adamın peşinden bu kadar kültürlü adamlar, eğitimli amiraller dahil nasıl gidebiliyorlar? Nasıl onun dediğini tartışılmaz bir emir gibi görüyorlar? Örgüt nasıl üye kazanıyor?” diyerek itirafçıların ifadelerinde FETÖ’cü bütün askerlerin ramazan da dahil olmak üzere sürekli içki içtiklerini ve vaaz verildiğini söyledi. Yaycı, itirafçıların “Siz içki içebilirsiniz ama bunu yaparken amacımıza erişmek için yapıyoruz bunu Hoca Efendi serbest bıraktı” diyerek haramların helal kılındığını söyledi. Yaycı, “Kur’an-ı Kerim, hadisler bir kenara bırakılıyor örgüt liderinin lafı dinleniliyor. Örgütün din ile alakası yok. Çünkü örgüt her türlü harama müsaade ediyor. Bu haramlar içerisinde bir tek namazı bırakmayın, diyor. Eğer namazı da bırakırlar ise örgütün din motifi sorgulanacak birileri tarafından eninde sonunda. Namaz günde 3 vakte indiriliyor, sadece farzlar kılınıyor. Farzların da yarısı kılınıyor. Su var ise bile abdest almıyorsunuz zorlanmayın diye. Din FETÖ içerisinde iyice sulanmış vaziyette.” diyerek sözlerine devam etti.