Başarı ne güzel bir sözcüktür, gelecek de öyle ve ardarda kullanılınca birbirlerini ne güzel tamamlıyorlar. Şu anda ise Millet olarak, bir zamanlar ta

ANORMAL GİRİŞİMLERİN DOĞURDUĞU CAN ÇEKİŞMELER

Başarı ne güzel bir sözcüktür, gelecek de öyle ve ardarda kullanılınca birbirlerini ne güzel tamamlıyorlar. Şu anda ise Millet olarak, bir zamanlar tasavvur etmeye çalıştığımız geleceğin şimdiki zamanındayız ve tam da başarının orta noktasında. Fakat bunu yaşamaktan ya da kabul etmekten aciz zihinler var ve de onlara karşı verdiğimiz olgun mücadele.

Yaz aylarından beri her geçen gün çeşitli ittifakların, yeni saldırı ve çirkinliklerle günyüzüne çıktığı kirli oyunlarla karşı karşıya kalmaktayız. Seçim günü yaklaştıkça da, daha evvel yastıklarının altına neyi attılarsa, onu ortaya atmaya devam edecekler. Bunu, hastalıklı bir ruhun kendini yok etmek niyetiyle sürdürdüğü, anormal girişimlerin doğurduğu can çekişmeleri olarak yorumlayabiliyorum ancak.

Aslında çok da uzun boylu düşünmeye gerek yok, sadece dışardakilere içimizdekilerin eşlik etmesi durumu karşısında geçirdiğimiz şaşkınlığı üzerimizden tamamen atsak yeter. Çünkü en sivri etkenler önümüzde ve bunları her hatırladığımda Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bir cümlesi geliyor karşıma: “2071’e, Allah’ın izniyle, o zaman Türkiye, Selçuklu’da, Osmanlı’da ulaştığı dereceye yeniden ulaşacak.” Bu cümle hemen hepimizin kulağına muazzam hisler estirse de, bazılarının endişeye kapılmasına yol açmak için tek başına bile yeterli diyebilirim. Sizce de şöyle demezler mi “Bu nedir kardeşim, önce 2023 vizyonu dediler, arkasından da 2071 diyorlar! Gidecekleri yok, çünkü seçilen de onlar! Adamlardan bize fırsat kalmayacak! Biz artık imkansızları mı oynayacağız? ,vb. ” Bunları düşünüp umutsuzluğa düşenler, hissiyatlarını kaybetmiş ve insanlıklarını başkalarının buyruklarına satmışsa, rezilliğin, iftiranın, düzenbazlığın âlâsına amadedir artık.

Sansasyonel olaylar, iftiralar,tehditler,operasyonlar,beddualar,kasetler,kayıtlar,inanç ve kutsallara hakaret eden, saçma sapan girişimler ve daha türlü konular yer almakta gündemde uzunca zamandır. Bunları buradan tekrarlamama hiç gerek yok ancak unutulmamalı ki, tüm bunlar sayesinde farkına vardığımız gerçeklere sıkıca sarılmalıyız. Tarihimizin aydınlık sayfalarına çizik atmaya çalışanlarla, onlara yardakçılık eden birtakım ’sözde aydınlar’ ve gazete köşelerinden kendi kendilerine köşe kapmaca oynamaya çalışan kiralık kalemler var bir de, onlara iyi bakın, bakın ki “insan kendini ne derece basitleştirebilir?” sorusunun yanıtını göreceksiniz.

Milli İrademizi başkalarının ellerine sermeye çalışanlar da bilmeliler ki, bu iradenin damarları onların satılık ruhlarına ağır gelir ve asla iradesizlerin oltasına gelmez.

L. Tuğba ŞAHİN