İlhami GÜNAYDIN

Geçmişten Geleceğe

ÇAĞDIŞI SÖYLEMLER…

Malum gazetenin,  Ayasofya’nın ibadete açılışını, 2020 yılı felaketler listesine alması günlerdir görsel ve yazılı basında konuşuldu durdu.. Ne acıdır ki, izzet ve şeref duyacağımız bu tablodan mutsuz ve huzursuz olan içimizdeki Bizans kalıntıları kusmuklarını ve salyalarını akıtmaya devam ediyorlar..

Bir kere şu iyi bilinmeli;

Ayasofya’nın ibadete açılışının dört boyutu var..

DİNİ-SİYASİ-HUKUKİ-DİPLOMASİ…

DİNİ: Bir kere 491 yıl boyunca cami olarak kullanılan Ayasofya, yasakların ardından zincirlerini kırıp yeniden hüviyetine kavuşması dini açıdan büyük bir zaferdir…

SİYASİ: Siyasi bir karardır.

Zira siyasilerin irade beyanıyla karara dönüştürülüp cami hüviyetinden, müzeye çevrildi.

Yine siyasilerin irade beyanıyla hukuk çerçevesinde aslına dönüştürülmüştür…

HUKUKİ: Evet aynı zamanda hukuki bir karardır.

Zira Danıştay 10. Dairesi camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 kasım 1934 tarihli bakanlar kurulu kararını iptal ederek yine hukuk çerçevesinde eski hüviyetine kavuşturulmuş oldu..

DİPLOMASİ: Evet aynı zamanda diplomatik bir karardır. Bu kararla birlikte büyük bir diploması zaferi kazanılmış oldu..

Zira, dış güçlerin etkisi altında müzeye çevrilmesi kararı, yine aynı dış güçler ve içerdeki uzantılarının camiye dönüştürülmesine yönelik çalışmaları sabote etmeleri, feryat ve figanlarına rağmen soğukkanlı ve kararlılıkla karara bağlanıp yürürlüğe girmesi diploması zaferi değil de nedir…

Bizans karşısında büyük bir zafer kazanıp İstanbul’un fethi ve Ayasofya’nın ibadete açılmasındaki, düşmanın hazımsızlığını anlarım da, içimizdeki bizden bildiklerimizin üzüntülerini, feryat ve figanlarını anlamakta güçlük çekiyorum..

Bir başka husus son günlerin flaş başlığı olan eski bir bakanın söylemleri…

Aynen kendi ifadesiyle şunları söyledi;

“Türbanlı hakimin karşısına çıktığımda adaleti sağlayacağından kuşkuluyum”…!!!

Söz konusu şahıs halkın içinden sıradan bir birey değil.. Belli bir zihniyeti temsil eden, geçmişte bakanlık yapmış olan bir kişiden bahsediyoruz… Topluma mal olmuş kişilerin söylem ve eylemleri önemli ve bağlayıcıdır..

Bu tür faşizan söylemler, ayrıştırıcı ve bölücü bir yaklaşım şeklidir..

Siz örtülü bir bayanın, zihin okuma yöntemiyle zıt bir düşünceye sahip olduğunuzdan hakkınızda vereceği kararı adalet ölçülerinde değil de yanlı alacağını söylerseniz,

Baş örtüsüz bir bayanın da muhafazakar bir kişi karşısında yanlı durabileceği algısını oluşturur ki, bu tavrınızla ayrımcılığı körüklemiş olmuyor musunuz.. Bu nasıl bir hezeyan, bu nasıl bir akıl tutulması…!!!

“Üslup-u beyan, ayniyle insan”…

İnsan ne ise öyle konuşur…

İlhami Günaydın

selyus