Veli DALBUDAK

Selam Olsun

DERGAH

Sünnetler eda edildi. Huzur, sükun ve huşu içerisindeki cemaat sımsıkı saf tuttu. Sabah namazının farzı da eda edildi. Herkes için hayır dualar edildi. Devlet için, vatan için, millet için, tüm İslam alemi için, dünya için, evren için dualar edildi.

Teheccüd namazına kalkanların tıkırtılarını saymazsak, yatsıdan sonra yapılan zikir ve sohbet sonrası derin bir sessizliğe bürünen dergahta, henüz gün doğmadan bülbüllerin şakımaya başladığı vakitlerde sabah namazı hazırlıklarının rutin telaşındaydı müritler. Sıcak yatağın ve renkli rüyaların sunduğu tatlı vaadlere kararlı bir elveda sunabilenlere hediyeydi bu saatler. Bu lezzeti tadanlar günün bu en özel zamanından hiç vazgeçemediler. Uyku mahmurluğu ve sabah uyuşukluğu, kuşların cıvıl cıvıl ötüşmeleri ve buz gibi suyla alınan abdest ile gideriliyordu.

Geçici ölüm uykudan dönenler ve abdest ile tekrar dirilenler, gül bahçesinin içinden hala durup dinlenmeksizin şarkılarına devam eden bülbülleri dinleyerek mescide doğru ilerlediler. Sabahın bu vakitlerine özgü bir huzur içerisindeydiler. Mescidin kapısı açıktı. Ecdaddan kalma soğuk havanın içeriye girmesini önleyen kalın ve ağır meşin perdeyi aralarken vücutları yan dönünce bir kulaklarına bülbüllerin terennümü, diğerine içeride okunan Kuran-ı Kerim kıraatı çalınıyordu. İçeriye girip kıbleye doğru dizlerinin üzerine oturdular. Sabahın bu vakitlerine özgü bir huşu içerisindeydiler. Teslimiyet duygusunun güvenli ellerine teslim oldular.

Yüce kitabın başka hiçbir şeyde olmayan tabiri caizse elektromanyetik dalgalarının etkisi altına girdiler. Her harfin bir frekansı vardı adeta. Hatta her harfe eklenen işaretler, üstünler, esireler, ötüreler ara frekansları oluşturuyordu. Her kelime evrene yeni bir kapı açıyor, her cümle yeni bir medeniyet kuruyordu. Hemzeler, tenvinler, cezm ve şeddeler kalplere gönüllere giriyor, o medeniyeti taçlandırıyordu. Anadilleri olmasa da harflere yüklenmiş olan ilahi frekansların etkisiyle, o elektromanyetik dalgalar fizik kanunlarını altüst ediyordu. Kalp gözü açık, gönül gözü açık olanlara tercüman gerekmiyordu. Sabahın bu vakitlerine özgü bir saflık ve arınmışlık içindeydiler.

Sünnetler eda edildi. Huzur, sükun ve huşu içerisindeki cemaat sımsıkı saf tuttu. Sabah namazının farzı da eda edildi. Herkes için hayır dualar edildi. Devlet için, vatan için, millet için, tüm İslam alemi için, dünya için, evren için dualar edildi. Yalnız ve yalnız Yüce Allah’tan aracısız, elçisiz istedi herşeyi müritler. Kim gönlünden ne geçiriyorsa herkes birbirinin duasına güç verdi. Birbirinin duasına amin dedi. Dualarını paylaştı müritler. Sabahın bu vaktine özgü bir kardeşlik içindeydiler.

selyus