Veli DALBUDAK

Selam Olsun

İÇİMDE BİR HAİN KOL GEZİYOR

İçimde bir hain kol geziyor. Kan döküyor gözünü kırpmadan. Ben besliyorum onu, benden alıyor gücünü. Gözünü kan bürümüs. Her gece ihanet dağının zirve

İÇİMDE BİR HAİN KOL GEZİYOR

İçimde bir hain kol geziyor. Kan döküyor gözünü kırpmadan. Ben besliyorum onu, benden alıyor gücünü. Gözünü kan bürümüs. Her gece ihanet dağının zirvelerinde dolaşıyor fütursuzca. Her gece teslim alıyor ruhumu. Rüyalarım bile namlunun ucunda…

İçimde bir hain kol geziyor. Benden ne istediğini bilmiyorum. Belki de bilmek istemiyorum, bilsem verecek halim mi kaldı ki? Artık öğrendim ihanet vermekten geçiyor. Bir şey vermediğin sana nasıl ihanet edebilir? Bilmek istemiyorum, nasıl isteyebilirim ki, onca verdiklerimin karşılığı kan ve gözyaşı olduktan sonra…

İçimde bir hain kol geziyor. Hem de dört koldan. Gece yarısı cephaneler patlıyor en mahrem yerlerimde, en gizli en kuytu köşelerimde. Tanklar yürüyor, paletleri altında eziliyor sevinçlerim. Her yerde her zaman bombalar patlıyor, bayram günlerinde bile. Nerede kaldı çocuksu gülüşlerim…

İçimde bir isyan hüküm sürüyor. Kan çanağı gözlerinden nefretler fışkırarak. Bütün gece uyku girmiyor gözüne. Karanlık dehlizleri, ücra köşeleri mesken tutmuş kendine. Arkadan vurup arkadan kaçıyor, mertçe karşıma çıkamıyor. Kişisel tarihimin karanlık sayfaları yazılıyor. Ayak tırnaklarım ile bileklerim arasına artık benim hükmetmediğim söyleniyor. Kılcal damarlarıma kadar saçımın her teli dahil her milimetrekaremin temsilcisi olan yerde görev yapan bazı vekiller, çevrede hüküm süren değişik bir baharın beni de etkileyeceğini söylüyorlar. Bahar nezlesi mi olacağım yoksa? Ya da kanserli hücrelerin saldırısına mı uğrayacağım? Allahım bana neler oluyor? Neler oluyor bize? Islak ekmek attığımız kuşlar bizi terk mi ediyor? Barış güvercinleri artık uçmuyor mu? Beyaz güvercinin gagasındaki zeytin dalına ne oldu? Posta güvercini artık barış mektuplarını taşımıyor mu? Göçmen kuşlar içimdeki bu isyan rüzgarlarını kanatlarının altına saklayıp uzak diyarlara götürmeyecek mi bu sonbahar? Bu yakıcı ateşi hüzünlü sonbahar yağmurları söndürmeyecek mi? Yoksa gözyaşlarım ateşi beslemeye devam mı edecek…

İçimde bir savaş büyüyor. Sağ yanım sol yanımla kavgalı. Başım da ayaklarımla. Ellerime söz geçiremiyorum, sanki başkasının elleri. Kollarım kendi yüzüme yumruk atıyor. Kaşım açıldı, burnum kırıldı, dişlerim birer birer dökülüyor. Saçlarımdan çekiştirenler var. Kalbim kırık, moralim bozuk. Uçaklar kalkıyor yüreğimden, gemiler sığınılacak tüm limanları tutmuş. Tek bir liman var kendimi atabileceğim: Ahlak. Orada ben savaşmaktan vazgeçeceğim. Kendimi terbiye edeceğim. Ahlak ile oturup, ahlak ile kalkacağım. O’ nunla söyleşeceğim. Ruhumu bu limanda dinlendireceğim. Kendi içime, dışıma ve herkese sesleniyorum: Haydi bu limanda buluşalım!

NOT: Tüm bunların hepsi benim içimde oluyor. Ama Allah Devlet’e zeval vermesin.
Veli DALBUDAK

selyus