Lerzan Tuğba ŞAHİN

Bir Varmış Bir Yokmuş

SİZ DE GÖRDÜNÜZ DEĞİL Mİ?

Bir süredir yazmaya çalışıyorum, sonra başka şeyler eklemek üzere erteliyorum, yine yazmak isterken aynısı oluyor. Açıkçası son bir kaç haftadır yaşan

SİZ DE GÖRDÜNÜZ DEĞİL Mİ?

Bir süredir yazmaya çalışıyorum, sonra başka şeyler eklemek üzere erteliyorum, yine yazmak isterken aynısı oluyor. Açıkçası son bir kaç haftadır yaşanılan aslında hepimize yaşatılmak istenenleri gözönünde bulundurunca çok da şaşırmamak gerek.

Bu bahsini ettiğim bir kaç haftanın öncesinde, en son Reyhanlı’daki patlamanın üzüntüsünü yaşarken diğer taraftan, yıllardır üzerimize yapıştığını zannettiğimiz IMF borcumuzu sıfırlamanın sevincini tatmış, Galatasaray’ın şampiyonluğunu kutlamış, ardından alkol satışının belli saat aralıklarında yasaklanmasıyla ilgili yorumlar yapmıştık birbirimizle evde, işte, olmadı sosyal medyada. Tabi bir de temellerini attığımız, bırakın dünyanın en uzun asma köprüsü olmasını, üzerindeki raylı sistem sayesinde Edirne’den İzmit’e kadar yolcu taşıyıp, yine Marmaray ve Metroyla entegre raylı sistemle Atatürk Havalimanı, Sabiha Gökçen Havalimanı ve yapılacak olan 3.Havalimanını birbirine bağlayacak, THY’nın Lufthansa’yı da geride bırakmasını sağlayacak olan, İstanbul trafiğini büyük ölçüde rahatlatacak üçüncü köprümüz vardı gündemde.

En son hatırladıklarımdan biri de internette izlediğim, ünlü bir sanatçının Taksim Gezi Parkındaki ’ağaçları’ korumak adına insanları Taksim’e davet ettiği video ve videoyu izlememden bir kaçgün sonra Ana Muhalefet Partisi Liderinin,İstanbul Kadıköy’de düzenleyeceği mitingin yerini Taksim olarak değiştirmesiydi..Sonra mı? Sonrasını hepimiz görmedik mi? Meselenin ağaç olmadığı bir eylem, duyarlılığı kullanılan çevreci insanlar, heyecanıyla cesareti kullanılmak istenen gençler, protestocular ve çakma protestocular, saldırganlar, tacize uğrayan ve işgal edilen bir Taksim, su, biber gazı, provokatör ’sanatçılar’ ve onlardan daha fena TV kanalları, maddi, manevi hasar, yalan haberler, sahte fotoğraflar ve daha bir sürü şey. Ama en acısı dört insanın hayatını kaybetmesi.. Düşünün ki bir ’Park’ ı koruyacağız diye bir protesto planı yapılıyor, ardından konularının ağaç olmadığını da söylüyorlar, sonra bir kaos yaratıyorlar ve neticesinde en büyük bilanço çıkıyor ortaya, dört can..

Günlerdir inanılmaz haberler, ifadeler, tweetler, fotoğraflar, hadsiz konuşmalar, çirkinleşme ve tahrik dolu sözlü/yazılı sataşmalar, vb. şeklinde manzaralarla karşılaşıyoruz sosyal paylaşım sitelerinde. Bir iki TV kanalı, hani yalan yanlış haber nasıl yapılır sorusunun cevabı olan kanallar var ya, ve bunları görünce “acaba hangi dünyanın haberini yapıyorlar?” diye düşünebilir insan, her ne kadar cevabını biliyor olsa da. İçeride bunlar saçmalarken, dışardakiler de boş durmuyor tabi. Hani şu Taksim’i olaylar sürerken saatlerce canlı yayında dünyaya aktaran kanal, ne kadar da güzel çarptırarak haber yapıyor değil mi? Tıpkı Twitter hesabında takipçi sayısı kabarık, yalan haber yazan ve paylaşan kişiler gibi. Neyse, malum yabancı kanal ülkemizi iç savaş varmış gibi anlatmaya devam etti, sonra gün geldi, İstanbul, Kazlıçeşme’de gerçekleşen Milli İradeye Saygı mitingini Başbakan Recep Tayyip Erdoğan konuşmasını yaptığı esnada birkaç saniye ekranlara yansıttı ve başka bir programa geçti. Esas bombası ne oldu kanalın? Milli İradeye Saygı mitinginde oluşan milyonların coşkulu görüntülerini, hükümet karşıtı protesto olarak haber yaptılar!

Tüm bunları hatırlarken ’tesadüfler zinciri’ de gözünüzde yeniden canlanıyor sanırım, özellikle de Otpor adlı örgütü ele alan Gazateci Yiğit Bulut’un katıldığı TV programları ve deşifre ettiği videoları izlediyseniz gerçeklerin resmini zaten görmüştünüz demektir. Eğer şu ana kadar araştırmadıysanız da bir kurcalayın interneti Otpor nedir? Soros kimdir? Bunlara nerede neler yapmışlar?

Süreçte duyduğum öylesine saçma bir şey vardı ki, o da birilerinin ’diktatör’ sözcüğünün anlamını bilmeyip, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı hakkında konuşurken ekranlarda, orada burada, anlamını bilmediği bu sözcüğü kullanmasıydı. Açıkçası demokrasi ve halk sevdalısı bir Lidere böyle ifadeler kullanan beyinlerin zihniyetini tanımlamakta güçlük yaşıyorum. Birçok şeyin rahatça konuşulduğu, ifade edildiği, hak ve özgürlüklere önceliğin verildiği bir ortamı Türkiye’ye sağlayan bir Başbakanımız ve Hükümetimiz varken, bu tarz ifadeler hem iyi niyetten çok uzak hem de hiç gerçekçi değil.

Tuğba ŞAHİN

İlginizi çekebilir

DÜNYANIN GÖZÜ ÜZERİMİZDE

DÜNYANIN GÖZÜ ÜZERİMİZDE

selyus