Volkan ÖZTÜRK

Dünden Bugüne

YOL NOTLARI-2021

Pandemiden dolayı evlerde kapalı kalmanın verdiği darlanmışlıkla tatilin başlaması ile kendimizi yollara attık.

3 Temmuz tatil başlangıcı oldu.

Geçen yıl yaptığım gibi iki aylık bir araç kiraladım. Fiat Egea. İki ay için dokuz bin tl ödeme yaptım.

İstanbul’dan yola çıktığımda ilk rota Antalya oldu. Gevşek’in orada yaşaması büyük etken bunda tabiki.

Antalya sıcak memleket ama tatil memleketi. Her yer deniz desek absürt kaçmaz.

Üç gün kaldım Antalya’da. Gündüz yeme içme ve gezme turizmi akşam ve gece yeme içme ve gezme turizmi tarife sabit.

Ayşegül Hoca ile buluştuk bir gün geri kalanlarda ise Gevşek.

Antalya’dan yola çıktığımda rota kesin değildi. Önce Alanya yakınlarında Konaklı’ya uğradım.

Ameliyat olan halayı ziyaret için. Oradan Gazipaşa Delikdeniz oldu rota. Adı havalı bir yer “Kral havuzu” veya delikdeniz. Yolu çok zorlu. Araç yolu bittiğinde yaya devam eden yol ise çok dik. Birde öğlen sıcağı eklenince ölümden döndüm desem abartmış olmam. Bir daha gitmem sanırım. Gitmek isteyene de tavsiye etmem maalesef.

Ordan Adana’ya uzanan uzun bir yol beni bekliyordu ama ben bu durumdan habersizdim. Uzun yolda araç kullanmayı ve uzun yolu severim. Ama bu yol farklı, bol virajlı, bol iniş çıkışlı, dar ve zor bir yol.

Çekilecek dert değil valla. Birde yolda mola vermeyi ve kahveyi seven biri olunca daha zor. Alıştığım tarzda dinlenme yerleri yok. Yol kenarı salaş gözleme, ayran, çay… ilaç niyetine bir kahve bulamadım.

Benzinliklere girdim, dinleme yerlerine girdim ama yok. Kahvesiz uzun yol hiç hayal etmemiştim.

İlginç ama yok maalesef. Birde ATM bulamadım. Adana’ya kadar bulamadım gerçekten. O tarafa uzun yola çıkacak herkese tavsiyem; yanınızda nakit bulundurun ve eğer kahve seviyorsanız hazırlıklı gidin. Ama çay ayran işimi görür diyorsanız hiç sorun yok.

Alanya-Mersin arası yol kenarlarında bol bol sera gördüm. Dağ taş sera olmuş. Bu çok hoşuma gitti.

Tarım ve üretim yapılıyor olması çok güzel.

Dağlar ile deniz arası çok mesafe yok. Yani dağlar denize yakın olduğu için yerleşim çok yok. Var olan yerlere seralar kondurulmuş. O açıdan Antalya’dan farklı geldi bana bu taraf.

Uzun ve yorucu bir yolculuk sonrası Adana’ya ulaştım. Güneşe kurşun atanların, acının, kebabın ve sıcağın diyarı. Akşam taşköprüye bakan bir otelde kaldım. Sabah kahvaltı sonrası Melike’nin tavsiyesi üzerine muzlu süt ve bicibici içebileceğim yer olan Kazım Büfe’ye gittim. Tercihim muzlu süt oldu Melike’nin tavsiyesi. Pişman olmadım.

Adana’dan sonra rota Urfa hedef Göbeklitepe. Tarihçiyiz ya, Antep’ten geçerken burası sanayi şehri diyorsunuz. Yol boyu sağlı sollu sanayi kuruluşları, fabrikalar, üretim merkezleri göze çarpıyor.

Çok hoşuma giden bir şeyde çok fazla ağaçlandırılmış alan görmem oldu. Yol boyu yine sağlı sollu çok büyük alanlar ağaçlandırılmış. Bu gelecek adına güzel bir hamle. Çok büyük bir yatırım. Mutlu oldum.

Göbeklitepe gezisinin ardından Balıklıgöl ve geceyi geçirmek üzere Adıyaman. Adıyaman’da bir otelde kaldım. Sabah Nemrut için yola çıktım. Nemrut Dağı’da zorlu bir yolculuk sonrası iyi ki geldim dedirten bir yer. Cendere köprüsü ve Arsemia.

Nemrut sonrası rota Kahramanmaraş. Kahta’dan geçerken aklıma Kahtalı Mıçı’nın gelmesi normal bir durum sanırım Kahramanmaraş’ta eski bir dost ile buluştuk. Okan hocam. Eliböğründe (yan yana) yedikten sonra Yaşar Pastanesi ve bunların hepsinin yanında tadına doyulmaz bir dost muhabbeti ile Maraş gezimiz tamamladı.

Maraş sonrası rota memleket Sivas. Maraş Kayseri arasına bir çok tünel yapılmış. Belli bir yere kadar Kayseri sonra Sivas rotasını takip ederek Sivas’a ulaştım. Maraş-Sivas arasında yapılan tünellerin isimleri dikkatimi çekti. İsimler “yedi güzel adam”ın isimleri Şarkışla’dan geçerken Aşık Veysel’in mezarını ziyaret edeyim düşüncesi gerçekleşemedi. Çünkü saat geç olmuştu.

Akşam Celalli’ye vardım ve Avrupa kupası final maçını evde izledim kupayı benimde favorim olan İtalya kazandı.

selyus