Doğru değilsen yükselemezsin. 

Sürekli, alicengiz oyunlarıyla ilerliyorsan, en büyük marifetin şeytanlıksa, yükselemezsin. 

Seninle birlikte yürüyen, gecesini gündüzüne katan, maddi manevi arkanda duran dava arkadaşlarına sırtını dönüyorsan yükselemezsin. 

Seni, o çok güvendiğin büyük adamlar da kurtaramaz. 

Siyaset yapmak, dava arkadaşlarını ezmek, insanların sırtına basmak değildir. 

Siyaset yapmak, daima, kendine uygun bir koltuk aramak değildir.

Siyaset yapmak, dava üzerinden çıkar sağlamak değildir. 

Hele hele dava arkadaşların aç gezerken, dava adına topladığın paralarla kendine dükkan açmak hiç değildir. 

Şeytanlıkla yükselişin sürdükçe, rabbinin tokadının azabı da yükselecektir. 

Dostum diyebileceğin hiç kimse yok etrafında. 

Yalnız yürüyenlerden siyasetçi olmaz unutma. 

Ancak ve ancak tetikçi olur, karakter suikastı yaparlar. 

Kendi karaktersizliğini örtebilmek için, kıskandığın karakterleri, kapalı kapılar ardında öldürerek kahraman olamazsın. 

Karaktersiz bir katil olursun ancak. 

Birgün, en az senin kadar omurgasız biri tarafından, senin de ipin çekilebilir. 

O vakit, sakın ola ki, hiç cinayet işlememiş masum bir adam pozlarıyla dolaşma siyasetin arka sokaklarında. 

Zira o gün, karakter sahibi omurgalı bir adam, yüksek sesle, senin de bir zamanlar acımasız bir katil olduğunu haykırabilir yüzüne karşı. 

Bugün, doğru değilsin ama yükseliyorsun. 

Yanlış yaparak ilerlemenin şehveti sımsıcak sarıyor bedenini.

Kendin bile hayretler içindesin. 

İnanamıyorsun bulunduğun yere. 

Ayakların yerden kesilmiş uçuyorsun. 

Yükseldikçe daha da yükselmek istiyorsun. 

Unutma! İplerini tutanlar, kendi dertlerine düştüklerinde, seni bırakıverirler…

Uçmasını biliyorsan sorun yok. 

Ama bilmiyorsan, kafa üstü çakılacaksın yere. 

Yükselemezsin, daha fazla yükselemezsin şeytan!

O kadar ucuz değil ve bu kadar sahipsiz değil buralar. 

Artık yakın takiptesin…

Senin de uykuların kaçacak ve ter, su içinde uyanacaksın kabuslarından.