Ana Sayfa TARİH 7 Haziran 2019

Eğitimci-Yazar Ömer Şahan, son yüzyılı değerlendirdi

Eğitimci-Yazar Ömer Şahan, insanlığın her bir yılı için utanacağı son yüzyılı kaleme aldı.

Şahan yazısında şunları söyledi:

“1904 yılıydı. Almanlar Nambiya’yı işgal ettiler. General Lothar, işgal bölgesindeki bütün yerlilerin öldürülmesi talimatını verdi. 100 binden fazla insanı kadın, çocuk, yaşlı demeden öldürdüler. Hayatta kalanları öldürmek için içme suyuna zehir katıp otlakları da yaktılar.

1885’ten 1905’e kadar öldürdükleri yerli sayısı 600 bine ulaştı.

1918 yılıydı.

Mısır’ın İskenderiye şehrindeki İngiliz kampında, mikrop kırma bahanesiyle dezenfekte havuzuna olması gerekenden çok fazla Krizol maddesi kattılar, 15 bin Osmanlı askerini süngü zoruyla havuzlara soktular ve hepsini kör ettiler.

1945 yılıydı.

Fransa Cezayir’i işgal etti. 1954’te başlayan bağımsızlık mücadesi 1962’ye kadar sürdü ve 1 milyon insan Fransızlar tarafından katledildi.

Setif kentinde savaşın bitmesini ve galibiyeti kutlayan Cezayirlilere Fransız ordusu havadan ve karadan saldırdı. Sadece birkaç gün içinde 45 bin insanı katlettiler.

1992 yılıydı.

Bosna Savaşı esnasında Srebrenitsa, Birleşmiş Milletler’in güvenli bölge ilan ettiği yerlerden biriydi ve Hollanda Ordusunun sorumluluğundaydı. Bir gece Hollanda Ordusu aniden şehri terk etti. Hollandalı askerler kendilerine sığınanları dahi Sırplara teslim ettiler. Sırplar 5 gün süren katliamda 8300 kişiyi acımasızca tek tek öldürdüler.

2003 yılıydı.

Amerika Irak’ı işgal etti. Amerikan askerleri, Ramazan Bayramı’ndan hemen önce Samarra kentinde 15-20 yaşlarında 30 kızı kaçırıp tecavüz ettikten sonra ellerine onar dolar tutuşturup perişan bir halde evlerine geri gönderdiler.  Aynı zulmü bayram sonrasında da tekrarlamak istediler, ABD askerleri halktan bir hafta içinde 50 bakire kızı hazırlamalarını istediler, kızları bulamayınca bu kez 54 sivili öldürerek harabe binalara attılar ve ardından da helikopterlerden açtıkları roket ateşleriyle harabe binaları tamamen yıkıp, cesetleri tanınmaz hale getirdiler.

Hristiyan batının yaptığı, yazmaya devam etsek bitmeyecek, sonu gelmeyecek daha nice katliamlar ve acılar var.

Şehitlerle, yetimlerle, fitnelerle, kavgalarla, türlü imtihanlarla yoğurulmuş kesif ve göz gözü görmeyen bir toz bulutunun içinde birlikte yürüyen koskoca bir ümmetiz.

Batılı şehirler gibi düzenli ve imrenilesi değil şehirlerimiz, cenneti anımsatan sokaklarımız yok, doğru.

Kimimiz Mülteci kamplarında yaşıyoruz, kimimiz mahallemize su kuyusu açılınca sevinçten ağlıyoruz, kimimiz Kur’an-ı hâlâ tahta levhalara kömürle yazarak öğreniyoruz, kimimiz başka ülkelerin yardımlarına muhtaç haldeyiz…

Kimimiz de çok tembeliz mesela, kimimiz fazla günahkar, kimimiz pisiz, kimimiz maddi kaygılarla sarhoşuz, kimimiz faizli borçlara batmışız gırtlağına kadar, kimimiz gece kondu mahallesinde kimimiz de zengin semtlerde yaşıyoruz…

Son yüzyılda olup bitenleri birlikte değerlendirince, ortaya çıkan tabloya uzaktan bakınca, “ne halde olduğumuzun” hüznü, kahrı ve pişmanlıkları bir yana, “ne olmadığımız” yine de daha huzur verici, bu kesin.

Onlar gibi sömürgeci değiliz, güçlü zamanlarımızda da olmadık.

Onlar gibi katil değiliz, petrol uğruna ve daha fazla refah içinde yaşamak uğruna milyonlarca insanın kanı ellerimize bulaşmadı…

Batının gücü, kibri ve kültürü altında eziliyoruz, doğru.

Bu zilletten kurtulmak için adanmış hayatlara muhtacız, doğru.

En başta kendi eğriliklerimizi düzeltmeliyiz, doğru.

Daha fazla geç olmadan uyandırılmaya muhtaç gafletli uykulardayız, doğru…

Ama yine de, yukarıda sıralanan utançlara sahip bir ümmetin, milletin ve devletin fertleri değiliz!

Hamdolsun.”

selyus