Sevilay Koç Dursun

Vakt-i Kelam

ALGIDA KİMYA SAPMASI

Nasıl feth edilir yürekler?

Yada nasıl işkal edilir fikriyat?

Karar mekanizmasına müdahale etmek için algıyı yönlendirmek, bakış açısını anlamak için, o açıya girmek gerek. Hani bir tabir vardır ya gözümüze gözümüze sokuyorlar diye, işte tam da bu tabir üzerinden yürütülmeli algı. Bu öyle güçlü bir yöntemdir ki haklı olanı haksız, haksız olanı ise mağdur gösterir. CHP’nin adayı tam da bu yöntemle çalışıyor.

Neresinden tutarsan elinde kalıyor toplama akılla nereye kadar. Aklıma geçen Fatih Çıtlak beyden dinlediğim şu hikaye geldi..

Fatih bey büyük bir mütevazilikle ben henüz hoca olamadım der ya o yüzden hoca demiyorum. Allah selamet versin.

Adamın biri gelir, hocaya sorar…

Ben Kur’an’da şöyle bir şey okudum der.

Bir kocakarı tam kızını kesecekmiş, yerden bir keçi çıkmış, onu kesmiş doğru mudur?…

Hoca şaşkınlıkla cevap verir..

Kocakarı değil Hz. İbrahim..

Kız değil Erkek Hz. İsmail..

Yerden değil gökten..

Keçi değil koç..

Ben şimdi bunun neresinden tutup neresini düzelteyim der.

Bu CHP’nin adayı da aynı. Hüsnüzan edeyim diyorum heryeri elimde kalıyor. Ben şimdi bu adamın neresini düzeltip neresine sempati duyayım. Tepeden aşağı buram buram küffar projesi kokuyor. Aklımı mı inciteyim?..

Kendime olan saygımı mı yitireyim?..

Vatandaşın aklıyla alay eder bir üslup ve pespaye bir tavırla halkın arasında kukla gibi geziyor. Önceden hazırlanmış durumlar ve eline yazılıp verilmiş repliklerle müzikal tiyatroda başrol oyuncusu gibi hareket ediyor. Ne yazık ki bir çok kişi samimiyetten yoksun bu tavırlara inanmış gibi görünüyor.  Başta da dediğim gibi algı çok önemli. Şirinler kasabasının gargamel’ini şirin babaya dönüştürmek için mavi olmak yeterli gerisi önemli değil. Seçim stratejisini ilk başından beri algı üzerine kuran ve mağdur maskesi altında çalışmasını yürüten CHP’nin adayını, koltuğunun elinden gittiğini farkeden Kılıçtaroğlu düşürecek. Şuraya yazıyorum bu maske CHP’nin olağan kongresinde düşecek, ve hepiniz buna şahit olacaksınız. Ancak bizim o kadar vaktimiz yok, bir an evvel ayağa kalkmamız ve yüksek sesle konuşmamız gerek. Paslı kulaklara işittirene kadar tekrar tekrar haykırmamız gerek. Oyuna gelmeyin. Bu tiyatronun tek sahnelik figüranı olmayın. Fatih’in emaneti Evliyalar şehri İstanbul’u bu yamyamlara aman ha teslim etmeyin. Hoşgörüyü, adaleti, eşitliği yalnız kendilerine hak gören ve yaradılanı yaradandan ötürü değil, ideolojik seçimleri ve menfaatleri için sevenlere aman ha prim vermeyin. Uzun yıllardır her seçimde sahadayım. Onca seçimde direk halkla iç içe oldum. Halkın dava şuurunu bu kadar kaybetmiş görmedim. Adeta hipnoz olmuş ve doğudan doğan güneşin ışığına değil batıdan sızan sahte ışığa yönünü dönmüş muhafazakar insanlar görüyorum ve inanın ürperiyorum. Yoksa o gün bu gün mü diye aklımda deli sorular uçuşuyor.

Ne diyor Hz. Allah!..

Bir toplumda İslam’ın şartları unutulursa, şükür yapmaktan vaz geçilir, ahlak kuralları değersizleştirilirse, menfaat uğruna hak hukuk ihlal edilirse, Kur’an’a, Namaza, sünnete sarılmaz batı yaşantısını örfünün adetinin önüne geçirirse, kendi kültürüne sahip çıkmayıp ahlaken çökmüş milletlerin kültürlerini sırf vitrin ışıl ışıl diye kendine kopyalar, Allah’ı Fahri kainat Peygamberini ve dinini öğretmeyip yıl dönümlerinde Noel babadan hediye bekleyen çocuklar yetiştirirse, aç komşusunu unutup tok komşusuyla iftar açarsa, mağdurun fukaranın garip gurebanın vebalini tamamen devlete yükler görmezden gelirse, orucu uykuya, namazı riyaya, fitreyi ucuza, zekatı derneğe, ahlakı da başkalarının omuzuna yüklerse, anayı babayı huzur evine atıp, eşi dostu sosyal medyada, selamlayıp, sıla-i rahim’i hazır çiçekli böcekli mesajlara kurban edersen, atanı, otağını, pusatının hala kurumayan kanını, şehidinin ahdini emanetini unutursan, geçmişini, geçmişindeki hainlikleri, tuzakları, ikna odalarını, başörtüsü yasağı sebebiyle asker oğlunu kucaklayamayan anaların gözyaşlarını, minarelerden yükselen Allah’u Ekber nidaları yerine Tanrı Uludur diye uluyan çakalları unutursan, camilerin ahıra , medreselerin kerhaneye çevrildiği, Kur’an-ı Kerim’in toprak altına gömüldüğü o yılları unutursan, ne diyor Hz. Allah!..

“Azgın bir topluma gökten ordularımı indirecek değilim. Başınıza zalim bir lider getiririm o sizin helâkınızı sağlar”.

İşte Suriye

İşte Libya

İşte Mısır

İşte Irak

Ve daha nice İslam topluluğu aslını neslini ali İslam’ın bekasını davasını unuttuğu için helak olmadı mı?

Hele o anlı secdede olup destekleyenler İstanbul’u biz kaybettirdik diye övünenler var yaa.

İlk sizin kellenizi koparacaklar.

Kendisini Ehl-i Sünnet olarak kabul edenlerin kadeh tokuşturanlara destek vermesi, imam hatipler ilkokullara kadar indirildi kurslarımıza çocuk bulamıyoruz diye kin besleyenler.

Sadece dili ile ikrar edip Müslümanım diyene kefere demeyi yasaklayan Allah’ın emir ve yasaklarından dem vurup milyonlarca Müslüman üyesi olan bir lidere firavun diyen bir zihniyetin varoluşu, zalim liderin ayak sesleri değil de nedir?..

Uyan ey Müslüman. Tarafsız olan bertaraf olur. Bu tiyatroya sen dur diyeceksin. Bu oyunu sen bozacaksın. Algıya gelme. Şimdi bu yazımı okuyan bana dini İslam’ı kullanıp siyaset yapma diyen de olacak biliyorum. Peki soruyorum neyi yalan yazdım?..

Nerde sahte cümle var?..

“Müslüman bir delikten ikikere sokulmaz”  buyuran Hz. Muhammed sav efendimin ümmeti olarak yazdım.

Hz. Muhammed’e ters düşen anlı secdeli takiyyeci tayfası varsın bana savaş açsın. Mahkeme-i Kübra’da elbet hesaplaşırız.

Benim duruşum belli.

Ben tarafım.

Ömrüm yettiğince de İslam ordusunun bir neferi olacağım.

Bunu gururla söylüyorum.

Ben akıllı Müslümanları yedi düvele karşı duran mazlum coğrafyanın lideri, onun yönetimi ve kararlarına sahip çıkmaya davet ediyorum.

İstanbul için Sn. Binali Yıldırım bir velinimet bir Şeyhül İslam’dır, şimdi sahip çıkmazsak yarın bize hiç kimse sahip çıkmayacaktır.

Kaybettiğimiz değerler ve yetiştiremediğimiz yeni neslimizi hızla sola, batıya, küffara kaptırıyoruz.

Azalıyoruz efendiler.

Kendi cennet vatanımızda beşinci sınıf insan ve sığıntı bir azınlık olarak yaşamaya mahkum edileceğiz.

Akıllı ol, bu dönemeç çıkıştan önceki son dönemeç.

Bu yolu kaçırırsan çıkışı yok.

Zorunlu olarak gideceğin yol yukarıda saydığım güruhun yoludur.

Yolunu kaybetme ey Müslüman.

Bizi bize kırdırmalarına müsaade etme. Bizi bizle vuruyorlar farkına var.

Tüm halkı kucaklamayı bizden öğrenip sözlerimizi çaldılar ama içi boş.

Bu söylemler asla icraata geçmeyecek.

Yazı uzun, gözleriniz yoruldu farkındayım, lakin biz yazmazsak yazılanları okumaya mahkum olacağız.

Kendi tarihini kanla kahramanlıkla yazan bir Osmanlı ecdadının kalemini küffar tuttu yazıyor, farkına varın. Varın ve bir önceki yazımda dediğim gibi ayağa kalkın. Başı dik anla pak bu nezih millet bir kaç çapulcunun sahte ışığına aldanmaz Biiznillah.

Burada bitiriyorum.

Rabbim İstanbul’da yaşayan kardeşlerimize idrak ve izan nasib eylesin. Amin.

Sevilay Koç Dursun

selyus