Veli DALBUDAK

Selam Olsun

ALMANYA NE İSTİYOR?

Latin Amerika ülkelerinin bu konuda romantik komünizm etkisiyle melankolik takıldıklarını düşünebiliriz. Sorunlu komşularımızı da anlayabiliriz. Kuyruk acıları vardır. Fakat ya Avrupa? Onlara ne demeli?

Tarih bilimi çöpe atıldı.

Hem de bilim ve teknolojinin merkezi Almanya’da.

Almanya konusu taptaze olduğu için onu konuşuyoruz.

Ama aslında 26 ülke var Ermeni soykırımı iddiasını tanımış olan.

Ermenistan, Uruguay, Güney Kıbrıs, Rusya, Kanada, Lübnan, Belçika, Fransa, Yunanistan, Vatikan, İtalya, İsviçre, Arjantin, Slovakya, Hollanda, Venezuela, Polonya, Litvanya, Şili, İsveç, Bolivya, Çek Cumhuriyeti, Avusturya, Suriye, Lüksemburg.

Ayrıca Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu’da tanımış vaziyette.

Anlaşılan o ki virüs dünyayı dolaşıyor.

Burnumuzun dibindeki koruyup, kolladığımız Lübnan’dan tutun da, Dünyanın öbür ucundaki Uruguay, Arjantin, Şili, Bolivya, komşularımız Yunanistan, Rusya ve Suriye’de var listede.

Anlaşılan o ki birileri iyi pazarlıyor bu işi. Birileri de iyi kaşıyor.

Siyaset – ticaret – menfaat üçgeni de fırsatı kaçırmıyor.

Latin Amerika ülkelerinin bu konuda romantik komünizm etkisiyle melankolik takıldıklarını düşünebiliriz.

Sorunlu komşularımızı da anlayabiliriz. Kuyruk acıları vardır.

Fakat ya Avrupa?

Onlara ne demeli?

Her zaman her yerde söylüyoruz.

Avrupalı dostlarımız sütünü içmedikleri ineğe ot vermezler.

Hatta otu başkaları versin sütü biz içelim diye bakarlar.

İstedikleri gibi olmazsa mızıkçılık yaparlar.

İneğin kuyruğunu bağlarlar, ayağına pranga vururlar.

İneği, sahibine de yar etmezler.

Gelelim Almanlara…

“Soykırım” kelimesinin geçtiği yerde süt dökmüş kedi gibi suçlu suçlu oturması gereken, tarihin görüp görebileceği en büyük soykırımı en hunhar yöntemlerle gerçekleştirmiş olanlar yüzsüzce ayağa kalkıp, kendi ellerindeki kanı temizlemeden bizim için ferman biçiyorlar.

İnsan da biraz utanma arlanma olur.

Ama Avrupa’nın derebeyliğine soyunan Almanya, zenginliğinin şımarıklığıyla ne yaptığını bilmiyor.

Kendi içimizdeki herşeye karışma arzuları zaten yeterince rahatsız ediciyken, bir de sözde Ermeni soykırımını tanımış olmaları iyice tüy dikti.

Üstelik bir de Enver ve Talat paşalar için “katiller” ifadesini kullanmışlar, hala fırınlarda yaktıkları yahudilerin dumanının tüttüğü mümtaz parlamentolarında.

Oysa bugün katil damgası vurdukları o paşalar ile soykırım iddiasında bulundukları 1915 yılında kolkolaydı Almanlar.

Unutulmamalıdır ki, Enver Paşa’nın Alman hayranlığı sayesinde imparatorluğun ordusunu modernize ediyoruz ayaklarında yerleştirdikleri Alman subaylar eliyle yönetiliyordu 1. Dünya Savaşı.

Almanların çıkarlarına hizmet ettiğimizin bile farkına varmadan girdiğimiz ve sürdürdüğümüz tarihteki en büyük, en kapsamlı ve en kayıplı savaş sırasında, tamamen savaş şartlarında cereyan eden olaylar için o günkü müttefikimizin torunları bugün bize manifesto çekiyorlar.

Ama bugün devletin başında da, hükümetin başında da, ordunun başında da ne Enver var, ne de Talat!

Almanların ne istediğini de çok iyi biliyorlar.

Her zaman söylüyorum.

Dünya savaşlarının müzmin kaybedeni Almanlar ile epeydir sürüp giden içinde bulunduğumuz 3. Dünya savaşı sürecinde bir kere daha aynı tarafta olmak bedbahtlığına düşmemeliyiz.

Almanlar köprüyü geçene kadar ayıya dayı derler.

Kendilerini kurtardı mı benden sonrası tufan derler.

Bundan sonra ne olacak?

Her işte bir hayır vardır.

Son zamanlarda Merkel – Davutoğlu ikilisiyle fazla yakınlaşan ilişkiler bizi Dünya kutuplaşmasında Almanya’ya yakınlaştırıyordu.

Bu Almanların özellikle istediği arzuladığı birşeydi.

Bize ise hayır getirmezdi.

Bu hatalı soykırım kararı hayırlı bir uzaklaşmaya dönüşebilir.

Almanya’da istediğini alamaz.

Dedik ya, Enver ile Talat yok başta!

Devletin sahipleri var.

Her ne kadar hain ve satılmışlar bu coğrafyada her daim cirit atsa da.

selyus