Veli DALBUDAK

Selam Olsun

KOMÜNİZMİN WALL STREET RÜYASI

Şimdi biraz gerilere gidelim. Henüz 80 ihtilali olmamıştı. Kendimce genç bir erkek olduğumu düşündüğüm 10’lu yaşların başındaydım. Sağcıları faşist, s

KOMÜNİZMİN WALL STREET RÜYASI

“Wall Street’i İşgal Et” hareketini biliyorsunuz. Malümunuz, Amerika’da kapitalizme karşı olanların, kapitalizmin mabedinin önünde çadır kurarak başlattıkları ve diğer şehirlere ve hatta bazı ülkelere yayılan eylem.

Ben, eylemi ilk duyduğumda, Amerikan krizinden bunalan ve mağdur olan insanların hak arama mücadelesi olduğunu düşünerek saygıyla selamladım vahşi kapitalizme başkaldıran romantik savaşçıları.

Gerçi Wall Street yönetiminden kışı geçirebilecekleri konforda barınma imkanı talep ettiklerinde, biraz midem bulanmadı değil.
Öyle ya, idealist bir savaşçı konfor peşinde koşmamalı, kaldı ki bunu düşmanından hiç dilenmemeli. Eğer dileniyorsa bizim de içimize bir kurt düşüverir. Acep, Amerikan toplum mühendislerinin organize ettiği, vahşi kapitalizmin kontrolünde bir senaryoyla bir film mi çekiliyordu, krizden bunalan toplumun gazını alabilmek için.

Neyse çokta kafaya takmadık bu durumu. Fakat Pazar günü Radikal’de “New York’ta komünizmin hayaleti dolaşıyor” haberini görünce konunun üzerinde biraz kafa yormak gereğini hissettim.

Şimdi biraz gerilere gidelim. Henüz 80 ihtilali olmamıştı. Kendimce genç bir erkek olduğumu düşündüğüm 10’lu yaşların başındaydım. Sağcıları faşist, solcuları komünist biliyorduk. Balıkesir’de de diğer şehirlerdeki gibi kurtarılmış bölgeler vardı. Bölgesine göre orak-çekiç veya bozkurt resimleri duvarları süslüyordu. Babam ülkücü olduğu için olsa gerek bozkurt resimleri bana daha sıcak geliyor, orak-çekiçten ise korkuyordum. Bu topraklara ait olmadığı söyleniyordu. Soğuk ve uzak diyarlara ait bir hastalıktı komünizm. Moskova’da Yuri Vasilyeviç, Leipzig’te Deborah Wagner, Lyubliyana’da Veronika Krasnic, Zagrep’te Lili Marlen ve milyonlarca kişi bu hastalığa tutulmuşlardı. Bir kere tutulan kolay kolay kurtulamıyordu bu hastalıktan. Kurşunlara yakalanmadan duvarın yada tel örgülerin öbür tarafına geçmedikçe.

Benim dolaştığım sokaklarda bozkurt resimleri hakimdi vaziyete. Bir de “Tanrı Türkü Korusun” sloganı (komünizmden koruyacaktı herhalde). Babamın beni götürdüğü bakkal, terzi, kitapçı, tiyatro, seminer, konferans, sendika, Birlik Gazetesi, her yer komünizm belasından dem vuruyordu. Bu kış olmadı bir dahaki kış mutlaka gelecekti. Soğuk diyarların rejimi sıcak yaz aylarında gelecek değildi ya ! Ama sokaklarda buz gibi soğuk günler bile çok sıcak çatışmalarla geçiyordu. Küçük kavgalar ortaokula kadar girmişti. İnanılır gibi değildi ama büyük bir akıl tutulması yaşanıyordu.

Sonra, bağbozumu mevsiminde, çocuk rüyalarımın güzelliğinde bir gece yarısı tanklar girdi kurtarılmış bölgelerin karanlık sokaklarına. Durmadan savaşıyorlardı aydınlansın diye karanlıklar.

Ne güzel (!)

Pekiyi bu karanlıklara bizi mahkum etmek için yıllarca savaşmış olanlar kimlerdi?
Karanlığı da aydınlığı da getirmeye muktedir olan iktidar sahipleri mi?

Öyle ya, Ankara’da bir vali komünizm yanlısı gösteri yapan üniversite öğrencilerine “Bu ülkeye komünizm gerekiyorsa, onu da biz getiririz. size ne oluyor” dememiş miydi.

Bu yalnız ve güzel ülkede bu kadar çok korkulan komünizm, çok değil 9 yıl sonra çatır çatır çatırdayarak yerle bir oluyordu. SSCB Devlet Başkanı Gorbaçov kendi elleriyle komünist imparatorluğun ipini çekiyordu. Hem de eşi Raisa’yla birlikte, en büyük düşmanı ABD başkanı Reagan ve eşiyle Washington’da dans ederken. Olan memleketin yetişmiş evlatlarına olmuştu oyunun kurbanları olarak.

Tabii Dünyanın dengeleri birdenbire değişiverdi. Komünizmin arkasına saklandığı Berlin Duvarı yıkıldı. Akılalmaz bir şekilde ayrılmış olan iki Almanya birbirine kavuştu. Romanya’da Çavuşesku kurşuna dizildi. Polonya, Çekoslovakya, Yugoslavya, Arnavutluk, Bulgaristan boyunduruktan kurtuldu. Baltık ülkeleri ve Türki Cumhuriyetler bağımsız ülkeler oldular.

Her şey o kadar hızlı gelişti ki, bugün 22 yıl sonra dönüp baktığımızda SSCB diye bir imparatorluğun varlığını hayal etmekte bile zorlanıyoruz.

“Wall Street’i İşgal Et” hareketinin,komünizmin hayaletini New York’ta ete kemiğe büründürmek üzere olduğunu yazan Koray Çalışkan’a hatırlatmak isterim. Komünizm, önce Berlin Duvarı’nın altında kalan kolunu, bacağını ve hantal gövdesini kurtarsın.

selyus