Lerzan Tuğba ŞAHİN

Bir Varmış Bir Yokmuş

DÜNYANIN GÖZÜ ÜZERİMİZDE

Tüm dünyanın gözü üzerimizde, her hamlemiz, her kararımız dikkatlerde ve bir o kadar da hedefteyiz halâ. Çünkü dünya büyük bir savaşın başlangıcındayken birileri bizi ve bulunduğumuz bölgenin tamamını bu savaşın içine çekip sindirmek, daha ötesine gidelim ele geçirmek istiyor.

Dışarıdan gelen baskılar, yurtdışından basın yoluyla tahrik etme, Avrupa’nın Fetö ve Pkk gibi terör örgütlerini desteklemekle kalmayıp işbirliği noktasına gelmesi, ABD’nin ypg’yi desteklemesi, dolaylı tehditler -buna en taze örneğin Katar krizi olduğunu hatırlatmak isterim- gibi türlü sataşmalarla karşılaşıyoruz. Dış politikada doğru ve emin adımlarla tüm bu saldrılar karşısında kararlı bir duruş sergilediğimiz için karşımıza hep bir yenisi çıkıyor. Mesela çok geçmişe gitmeye gerek yok, 3 Temmuz Pazartesi günü (dün) Ege Denizi’nde Türk bayraklı bir yük gemisine Yunan Sahil Güvenlik Botu tarafından ateş açılıyor. Bir Türk limanından İskenderun’dan diğer bir Türk limanına İzmit’e gitmekte olan silahsız bir gemiye. Yunanistan olayın ardından gecikmeli açıklama yapıyor, hoş yapacağı açıklamaları önceden kestirmek zaten mümkün. Açıklamada, hem geminin uluslararası sınırı aştığı hem de gemide uyuşturucu olduğu ihbarını aldıklarını belirtiyor Yunanistan Sahil Güvenlik komutanlığı. Neyse ki ateş açılan gemide ölen ya da yaralanan yok. Zamanlama ise manidar, çünkü aynı saatlerde İsviçre’nin Crans-Montana kasabasında Dışişleri Bakanımz Mevlüt Çavuşoğlu ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kotsiaz’ın da katıldığı Kıbrıs Konferansı devam ediyordu.Olayın ardından Dışişleri Bakanlığımızdan sert bir açıklama gecikmedi. Buarada ilk açıklamasını CNN Türk’e yapan kaptan, takip ve taciz edildiklerini, atılan mermilerden 16 tanesinin gemiye isabet ederek delikler açtığını söylerken, Yunan yetkililer ise uyarı ateşi açtıklarını fakat gemiye kurşun isabet etmediğini belirtiyor. Bu olay iki ihtimali getiriyor akıllara ve önümüzdeki günlerde hangi ihtimalin hangi amaca yönelik gerçekleştiğinin açıklığa kavuşacağını diliyorum. Aklımdaki iki ihtimali buraya yazmayı çok isterdim.

 

Dedim ya biri bitti bitiyor derken, diğeri başlıyor. Sanki bunlar yetmezmiş gibi içerde de birtakım saçmalıklara şahit oluyoruz. Önceki yazımda da ifade etmiştim “Devletin gizli kalması gereken bilgilerini, siyasal ve askeri casusluk maksadiyla açıklamak” suçlarından ceza alan bir milletvekilinin serbest bırakılması için ‘adalet’ yürüyüşü adı altında bir eylem başlatıldı. Kemal Kılıçdaroğlu ve bir grup, Ankara’dan yola çıktılar ve yürüyorlar. Yürüsünler, ben her ne kadar terör örgütüne destek veren biri için adalet aramanın nasıl bir mantığı olduğunu anlayamasam da yürüyüş eylemlerinin, o belirttikleri ‘masum’ havasındaki haline inanıyormuş gibi yapmak istedim. Fakat.. Hazırlıkları pek de apar topar yapılmış gözükmeyen, hatta başlangıcından itibaren henüz 9. günündeyken Chp Milletvekili Barış Yarkadaş tarafından 288 sayfalık kitabı satışa çıkarılan (bu kendilerine destek verenleri sömürmektir), Chp teşkilatından bir kadının rahat rahat provokasyon yaptığı (bir teşkilatı mensubu teşkilatına ancak bu kadar zarar verebilirdi), fetö ve pkk destekçilerinin de sahiplenip medet umduğu, belli zamanlarda günyüzüne çıkan bir iki köstebek gazetecinin kalemiyle tehdit ve karışıklık çıkarma hayallerine ilham gösterdiği bir eylemin masum olduğuna kimse kimseyi inandıramaz.Yürüyüşün Türkiye dışına göstermek üzere çizmek istediği resim ortada! Unutulmamalıdır ki, farklı siyasi kesimlerden oluşan,Yenikapı ruhuna sadık kalan milyonlardan kocaman bir yürek de ortada ve milyonlar sağduyulu hallerini bugüne kadar nasıl koruduysa yine provokasyonlara gelmeden aynı sağduyuyu gösterecektir.

 

Son zamanlarda karşılaştığımız hadiseleri düşününce, Milliyetçilik duygusundan mahrum kalmış bazılarının içeriden dışarıya nasıl prim sağladıklarını, nasıl bir ihanete çalıştıklarını görmek artık şaşırtıcı gelmiyor, çünkü bunu göstermeyi alışkanlık haline getirdiler. Dilerim, daha fazla gaflet halinde kalmadan doğru yolu bulurlar.

selyus