Veli DALBUDAK

Selam Olsun

SONBAHAR KIRMIZISI

Esrarengiz bir yol bu. İçim ürpermiyor desem yalan olur. Keşke köpeğim Clio’yu da getirseydim. Bana güven veriyor. O’nun doğada gezerken yaşadığı mutl

SONBAHAR KIRMIZISI

Geçtiğim yerlerde, cıvıl cıvıl yazdan eser yok. Sonbaharın kışa bakan yüzü karşılıyor beni. Etrafı dağlarla çevrili vadiden el ayak çekilmiş, sadece zeytin toplayan köylüler görünüyor ortalıkta. Yazın, sık sık serinlediğim şelalenin önünden geçiyorum. Çağıl çağıl çağlıyor. Ses ve görüntü muhteşem. Fakat çok fazla kalamıyorum, yazın serinleten bu güzellik şimdi üşütüyor. Şelaleden dağa doğru uzanan ince patikaya giriyorum. Esrarengiz bir yol bu. İçim ürpermiyor desem yalan olur. Keşke köpeğim Clio’yu da getirseydim. Bana güven veriyor. O’nun doğada gezerken yaşadığı mutluluk, kaygısızca salladığı kuyruğu ve sağa sola şımarık hareketleri beni de koparıp alıyor sıkıntılardan. Kolay mutlu olmayı öğreniyorum ondan. Çocuksu tavırlarıyla çocuklaşıyorum. Hayatım boyunca hep iç içe olduğum türlü türlü otlar, dikenler, ısırganlar, renk renk çiçekler, böcekler, kurbağalar, kaplumbağalar, kuşlar ve ayağımın altında çısır çısır çısırdayan sonbaharın bayrağı sararmış yapraklar çocukluğuma götürüyor beni. Ağaçlar muhteşem bir şölen sunuyorlar. İlkbaharda da sonbaharda da hiç kaçırmam bu şöleni. Çocukluğumdan beri hastasıyım…

Ağaçların yaprakları kırmızıya döner dökülmeden önce. Ama her yaprağı değil. Her yerde de değil. Ona rengini veren, güneşin ve rüzgarın ağaçla buluştuğu açılardır. Bu açılar, kademe kademe, ton ton yeşil, sarı ve kırmızı renkler verir. İşte ben bu renklerden en çok kırmızıyı severim. Her ormanda, her ağaçta onu ararım. Sarı sonbaharda ne kadar hüzün varsa, sonbahar kırmızısında o kadar sevinç vardır, coşku vardır. Güneşin, son sıcak okşamalarını yaptığı Ekim sonlarına doğru, geniş ufuklu bir tepeden karşı yamaçlara bakarken, gözüm o aşk dolu kırmızıdan başkasını görmez. Uzun, yorucu ve soğuk bir kışın ardından göz kırpmaya hazırlanan tatlı ilkbaharın siluetini görürüm onda. İlkbahar, sonbaharın içine özenle gizlenmiştir. Gören gözlere göz kırpar ve tatlı tatlı gülümser. Sen merak etme der, ben şefkatli sonbaharın hüzünlü dallarının arasında mutlu ve mesudum. Güneşin sıcak dokunuşları başımı okşar, rüzgar bana zarar vermemek için pek bir itinayla eser. Çünkü ben sonbahar kırmızısıyım, üzerime titrerler benim. Sonbaharın kanadı kırık kuşlarının, gönlü buruk insanlarının panzehiri benim. Yaşam enerjisini, hayata sarılma coşkusunu benden alırlar. Sarı sonbaharın, bütün hüzünlü ayrılık notaları bende son bulur. Tamam, neşeye şarkıya dönüşmez belki ama, karamsar senfoninin bestekarı, iyimser gözlüklerini takar. Biten bir yazın ardından söylenen veda şarkıları benim rengimle coşku bulur, heyecan ve enerji kazanır. Sonbahar kırmızısıdır kışa hazırlayan insanları…

Veli DALBUDAK

selyus