Ana Sayfa İÇ POLİTİKA, TÜRKİYE EKONOMİSİ 12 Mart 2021

Cumhurbaşkanı Erdoğan Ekonomi Reform Paketi’ni açıkladı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomi Reform Paketi’ni açıkladı. Makroekonomi, yapısal politikalar, enflasyon, cari açık ve kamu maliyesi paketteki başlıklar arasında yer aldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen yıl Kasım ayında yaptığı açıklamada, ekonomi ve hukukta yeni bir reform dönemini başlattıklarını söylemişti. Erdoğan’ın duyurusunun ardından, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan öncülüğünde, iş dünyasının çatı örgütleri ve ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla görüşmeler gerçekleştirilerek, talep ve öneriler alınmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün Ekonomide Reform Paketi’ni Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen tanıtım toplantısında kamuoyuyla paylaştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üretimde verimlilik artışı sağlayarak potansiyel büyümeyi artıracaklarını belirterek, “Reel ekonomiyi daha da güçlendirerek ithal girdi kullanımını azaltmış, katma değerli üretimle ihracatta yeni rekorlar kıran yerli ve milli bir ekonomi hedefliyoruz. Toplantımızın İstiklal Marşımızın kabulünün 100’üncü yılına denk gelmiş olması da ayrı bir gurur vesilesidir. Türkiye’nin istihsal mücadelesini istiklal ve istikbal mücadelesi kadar önemli görüyoruz. Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirmek için gece gündüz çalışarak hedeflerimize mutlaka ulaşacağız. Yakın tarihe baktığımız zaman ülkelerin ekonomilerinin en çok siyasi istikrarsızlıklardan ve güven ikliminin bozulmasından etkilendiğini görüyoruz. 2002 yılında ülkenin yönetimini devraldığımızdan beri Türkiye’yi istikrar ve güven esasına göre geliştirmenin, büyütmenin, güçlendirmenin mücadelesini veriyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesel ve küresel nice krize rağmen gücünü koruduğunun altınız çizerek, “Yeni yönetim sistemimizin gerektiğinde geliştirilmek suretiyle asırlar boyunca ülkemizde istikrar ve güven ikliminin teminatı olacağına inanıyoruz. Yeni ve sivil anayasayla birlikte, bu yönde ihtiyaç duyulan bazı adımları atacağız. Tüm dünyayı etkileyen koronavirüs salgını, hem 18 yılda ülkemizde kurduğumuz güçlü altyapının hem de yeni yönetim sistemimizin adeta bir sınamasına dönüşmüştür. Sağlıktan üretime, güvenlikten sosyal dayanışmaya kadar her alanda, bu sınamayı başarıyla verdik. Elbette sıkıntılar yaşadık, yaşıyoruz. Ama bunların hiçbiri de üstesinden gelinemeyecek hususlar değildir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki tabloya baktığımızda, Türkiye’nin bu kriz sürecinde olumlu yönde nasıl ayrıştığını daha iyi görebiliyoruz. 2020 yılında dünya ekonomisi yüzde 3 buçuk küçüldü. Küresel ticaret yüzde 10’a yakın daraldı. Uluslararası doğrudan yatırımlar yüzde 42 azaldı. Küresel borç toplamı 282 trilyon dolara ulaşarak tarihin en yüksek seviyesini gördü. Gıda fiyatları dünya çapında son 6 buçuk yılın, metal fiyatları ise son 9 buçuk yılın rekorunu kırdı. Salgının yıkıcı etkileri henüz sona ermediği gibi her geçen gün yeni tehditler ortaya çıkıyor. Aşı ve ilaç alanındaki gelişmeler elbette umutları artırıyor. Bununla birlikte 100’ün üzerinde ülkenin hala aşıya erişememiş olması, dünyadaki eşitsizliğin ve adaletsizliğin çarpıcı bir örneği olarak hafızalarımıza işliyoruz. 85 yoksul ülkenin aşıya ulaşamayacağına işaret ediyor. Aşı ve ilaç adil bir şekilde tüm ülkelerin kullanımına açılmadıkça dünyanın zenginlerinin de huzur bulamayacağı büyük ekonomilerin istikrar kazanamayacağı ortadadır. Dünyada bunlar yaşanırken Türkiye ne yaptı? Kendini nasıl farklılaştırdı? Eğer böyle bir şey sorarsanız cevabımız gayet basittir. Öncelikle hiçbir vatandaşımızın mağdur olmaması için devletimizin tüm imkanlarını seferber ettik” ifadelerini kullandı.

“SALGINA RAĞMEN 2020 YILINDA YÜZDE 1,8 ORANINDA BÜYÜDÜK”

Güçlü sağlık altyapısı ve herkesi kapsayan adil sosyal güvenlik sistemi sayesinde hiçbir vatandaşın salgın karşısında çaresiz bırakmadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sosyal destek programlarımızın kapsayıcılığını genişleterek şartlarını kolaylaştırarak işlemlerini hızlandırarak ihtiyaç sahibi herkesin yanında olduk. Böylece salgının ortaya çıkardığı ekonomik ve sosyal tehditlere karşı güçlü bir direnç sergiledik. Cumhur Başkanlığı Hükümet Sisteminin sağladığı koordinasyon ve yönetim kapasitesi ile proaktif, esnek ve etkili politikaları hayata geçirerek Türkiye’yi pek çok ülkeden olumlu yönde ayrıştırmayı başardık. Hepsinden önemlisi Türkiye’nin her türlü farklı senaryoya hazırlıklı olduğunu ve hızlı hareket edebildiğini tüm dünyaya gösterdik. Salgına rağmen 2020 yılında yüzde 1,8 oranında büyüdük. G20 ülkeleri arasında ekonomisini reel olarak büyütmeyi başaran iki ülkeden biri olduk ve Çin’in ardında ikinci sırada yer aldık” diye konuştu.

“BÜYÜMENİN TOPLUMUN HER KESİMİNE REFAHI ARTTIRACAK İSTİKAMETTE GERÇEKLEŞMESİ OLMAZSA OLMAZIMIZDIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Özellikle yılın ikinci yarısında aldığımız tedbirler ve ekonomiyi canlandırmaya yönelik destek paketlerimiz sayesinde dünyada ekonomisini büyüten nadir ülkelerden biri olmayı başardık. Sanayimizdeki üretim çeşitliliği değişikliklere adapte olabilme kabiliyetlerimiz ve yetkin insan kaynağımız en büyük avantajlarımızdır. Diğer yandan üzerine daha güçlü bir biçimde odaklanmamız gereken hususlar olduğunu da biliyoruz. İktidarlarımız döneminde karşılaştığımız her problemin üzerine nasıl çözüm odaklı bir şekilde ısrarla gitmişsek bugünde aynısını yapıyoruz. Ülkemizin güçlendirecek reformları hayata geçirecek adımları hiç tereddüt etmeden atıyoruz. Geçtiğimiz haftalarda insan hakları eylem planımızı açıklamıştık. Bugünde hem özel sektörü teşvik edici hem de kamu tarafı disipline edici unsurlar taşıyan ekonomik reformlarımızı kamuoyunun takdirine sunuyoruz. Reform programımızla güçlü yönlerimizi perçinlerken sorun gördüğüm alanlar içinde gerçekçi ve ayakları yere sağlam basan çözümler getiriyoruz. Biz bugüne kadar hiçbir problemi halının altına süpürmedik görmezden gelmedik. Değişimin, dönüşümün, gelişmenin ve tekamülün hayatın bir gerçeği olduğuna dolayısıyla süreklilik içerdiğine inanıyoruz. Yılardır hep bu anlayışla çalıştık şimdide aynı hissiyatla milletimizin huzurundayız salgınla mücadeleyi kazanmakta kararlı olduğumuz 2021’i orta vadede nitelikli büyüme dönemine girişinde hazırlık yılı olarak değerlendiriyoruz. Türkiye salgın sonrası özellikle bu dönemin ekonomik yapılanmasına uygun bir şekilde sürdürülebilir güçlü ve kaliteli bir büyümeyi mutlaka ama mutlaka yakalayacaktır. Büyümenin toplumun her kesimine refahı arttıracak istikamette gerçekleşmesi olmazsa olmazımızdır. Bu süreçte tüm politikalarımız makroekonomik istikrarı güçlendirecek verimliliği temel alan rekabetçi yatırımları ve üretimi destekleyecek şeffaf ve öngörülebilir bir yönetim anlayışıyla hayata geçiriyoruz”.

“KAMUDA TAŞIT ALIMI VE KİRALANMASI TEMSİL VE AĞIRLAMA GİBİ HARCAMA ALANLARINA SINIRLAMALAR GETİRİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, güçlü sağlam ve her türlü şoklara karşı dirençli bir ekonomiye giden yolun makroekonomik istikrarın tesisinden ve devamlılığından geçtiğine dikkat çekerek, “İstikrarı sürdürmek için makro politikalar yanında bir dizi yapısal tedbirin ve dönüşümün gerçekleştirilmesi şart. Bu sebeple açıklayacağımız reformların omurgasını makroekonomik ve yapısal politikalar oluşturuyor. Yatırımların teşvik edilmesi iç ticaretin kolaylaştırılması rekabet politikaların piyasa gözetimi ve denetimini reform kapsamımıza aldık. İlk reform alanımız risklere karşı daha güçlü bir kamu maliyesi yapısını oluşturmak olacaktır. Son 18 yıldır olduğu gibi önümüzdeki dönemde de güven ve istikrara dayalı mali disiplin en temel önceliğimizdir. İkide bir fiyat istikrarı diyorlar ya biz onu artık bir kenara koyduk. Şimdi yeni dönem az önce anlattığım gibi aslında dört temelin üzerinde bina edilecek Yatırım istihdam üretim ihracat, bu amaçla harcama disiplini kamu borç yönetimi vergi düzenlemeleri kamu alım ihaleleri kamu özel işbirlikleri ve kamu iktisadı teşebbüsleri gibi hususları kapsayan yeni politikaları şimdi bu dönemde hayata geçiriyoruz. İsrafa kesinlikle tahammülümüz olmadığı için, kamu idarelerinde tasarruf anlayışını yaygınlaştıracak önemli düzenlemeleri hayata geçiriyoruz. Kamuda taşıt alımı ve kiralanması temsil ve ağırlama gibi harcama alanlarına sınırlamalar getiriyoruz. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bir görevi olarak, kamu kurumlarının teşkilatlanmasını, yönetim verimliliği ve etkinliği ilkeleri çerçevesinde güçlendiriyoruz. Kamu personeliyle ilgili iş ve işlemlerin tek bir idare tarafından yürütülmesini sağlıyoruz. Kamu idaresinin bir bütün olduğu anlayışıyla merkezi yönetimin yanı sıra, yerel yönetimlerle de tasarrufçu bir bakış açısının oluşmasını hedefliyoruz. Halkımızın ödediği her bir kuruş verginin nerelere harcandığını çok daha net görebilmek için maliye politika uygulamalarını yakından takip edebilmesini temin ediyoruz. Bu günlerde pek çok ülke milli gelirinin katbekat üzerine çıkan borçlarının sıkıntısıyla uğraşıyor. Türkiye’nin kamu borcumuzun milli gelirine oranı ise yüzde 41 seviyesindedir. Buna karşılık Avrupa birliği ülkelerinin borçluluk ortalaması yüzde 90’a yakın. Yıllardır uyguladığımız, mali disiplin geleneği sayesinde güçlü bir borç yönetimi çerçevesine sahibiz. Borç yönetimini bütçe finansmanı için borçlanmanın yanında borç stokunun yapısını da idare etme yaklaşımıyla yürütüyoruz. Borç stokunun dış şoklara karşı duyarlılığını azaltabilmek için, döviz cinsi borçlarının toplam borç stoku içerisindeki payını düşürüyoruz. Ağırlıklı olarak kendi paramızla borçlanacak, Türk Lirası cinsi senetleri kullanacağız. Borçlanmanın ortalama vadesini piyasa şartları ile uyumlu olarak artırıyoruz. Hazine nakit yönetimini de daha güçlü hale getiriyoruz. Bunun için hazinenin kullanımı dışında kalan kurumların hesabını, tek hazine kurumlar hesabı sisteminde toplayarak nakit yönetiminde verimliliği sağlıyoruz” açıklamalarında bulundu.

“850 BİN ESNAFIMIZI GELİR VERGİSİNDEN MUAF TUTUYOR, BEYAN YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ DE KALDIRIYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin risk primini düşürerek, borçlanma maliyetleri aşağıya çekecek politikaları tahkim ettiklerini belirterek, “Kamu maliyesinin gelir tarafını oluşturan vergi politikalarını hem sadeleştiriyor hem de öngörülebilirliği arttıran adımlar atıyoruz. Esnaf kardeşlerime buradan güzel bir müjde vermek istiyorum. Salgın döneminde esnafımızın ne gibi zorluklarla mücadele ettiğini biliyoruz. Reform paketimizde dar gelirli küçük esnafımıza yönelik bir vergi muafiyeti de yer alıyor. Basit usulde vergilendirilen kuaför, tesisatçı, tuhafiyeci, marangoz, tornacı, çay ocağı işletmecisi, terzi ve tamirci gibi yaklaşık 850 bin esnafımızı gelir vergisinden muaf tutuyor, beyan yükümlülüklerini de kaldırıyoruz. Kapsama giren esnafımızı çok ciddi olarak rahatlatacağını inandığım bu kararın, şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Vergi Usul Kanununu kayıt dışılığı azaltacak ve vergiye uyumu teşvik edecek şekilde güncelliyoruz. Güncelleme sonrasında mükelleflerimizin noter tasdiki, muhafaza ve bildirim gibi yükümlülükleri önemli ölçüde hafifletmiş olacaktır. Vergi cezalarında uzlaşma kapsamını genişletiyoruz. Elektronik defter ve elektronik belge kullanımı uygulamasını kademeli olarak yaygınlaştırarak, vergi kayıp ve kaçağını azaltıyoruz. Vatandaşlarımız vergi dairesine bizzat gitmeden işlemlerini dijital ortamda yapabilsinler diye, 7 gün 24 saat hizmet verecek, Türkiye Dijital Vergi Dairesi uygulamasını başlatıyoruz. Mükellef memnuniyetini sağlamak ve hizmet kalitesini arttırmak için, dijital vergi asistanı sistemini devreye alıyoruz. Uluslararası yatırımcıların vergi hususunda karşılaştıkları sorunları da reform kapsamına aldık. Bu çerçevede ortaya çıkabilecek, muhtemel sıkıntıları engellemek amacıyla çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarını revize ediyoruz. Birden fazla ülkeyi ilgilendiren vergi meselelerinde karşılıklı anlaşma yöntemini daha yoğun şekilde kullanacağız. Yatırımcı güvenini ve vergideki öngörülebilirliği arttırmak amacıyla peşin fiyatlandırma anlaşmalarını yaygınlaştırıyoruz. Kamuya süresinde ödenmeyen borçların tek bir idare tarafından tahsil edilmesini sağlayarak, vatandaşlarımızın sıklıkla karşılaştıkları problemlerden birine daha çözüm getiriyoruz. Vergi denetiminde standart, öngörülebilir ve haksız rekabeti önleyen modellere geçiyoruz. Bu sayede vergi incelemelerinde sektörler ve konular itibariyle ortaya çıkabilen farklı uygulamaları ortadan kaldırıyoruz. Özellikle dijitalleşmenin getirdiği hızdan faydalanarak, mükelleflerimizin uzun süreye yayılan denetimlerden kaynaklanan sıkıntılarını da çözüyoruz. Elektronik tebligat, elektronik inceleme, elektronik tutanak ve elektronik raporu içeren Dijital Vergi Denetimi Sistemini geliştirerek, vergi inceleme sürelerini kısaltıyoruz. Kamu harcamaları ile ilgili en önemli reformlardan birini de kamu alım ihalelerinde yapıyoruz. Kamu alım ihalelerinde yeni ve dijital bir sisteme geçiyoruz. Önemli ölçüde azaltacağımız kamu alım ihalelerindeki istisnalardan muhafaza edilecekleri de disiplin altına alıyoruz” şeklinde konuştu.

“BU SENE İÇİN YÜZDE 4,3’TEN YÜZDE 3,5’E REVİZE ETTİĞİMİZ BÜTÇE AÇIĞI HEDEFİNE MALİ DİSİPLİNDEN TAVİZ VERMEDEN ULAŞACAĞIZ”

Kamu ihalelerine katılacak firmaların liyakat ve yetkinliklerini ihaleden önce objektif şekilde tespit ederek kamuoyuyla paylaştıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dijital olarak işleyecek bu sertifikasyon sistemi herkese açık olacaktır. Bu sistem üzerinden yapılacak ihalelerin daha hızlı, daha kolay ve daha az maliyetle gerçekleştirilmesini temin ediyoruz. Kamunun ekonomide ölçek oluşturma gücünden azami seviyede faydalanmak istiyoruz. Bu çerçevede kamu alımlarını yerli ürünlere yönlendirerek yurtiçi sanayinin gelişmesine çeşitlenmesine ve büyümesine katkı sağlıyoruz stratejik sektörlerdeki ürünler için yerliliği arttıracak ve teknoloji transferini sağlayacak alım garantilerinin önünü açıyoruz. Kamunun ithal ürün kullanımını azaltmak için sanayileşme icra komitemizin çatısı altında merkezi izleme sistemi kuruyoruz. Oluşturacağımız ihale şartname havuzlarıyla kamu alımlarına standart getiriyoruz. Aziz milletim şehir hastanelerinin en somut örneği olduğu kamu özel işbirliği projelerimizin başarısı tüm dünyanın takdirini kazanmıştır. Bu uygulamayı bir üst seviyeye taşımak amacıyla kamu özel işbirliği kanunun çıkarılmasını planlıyoruz. Böylece yatırımcılarının tek bir kanun ile muhatap olmasını projelerin hukuki alt yapısının güçlendirilmesini sektörler ve projeler arasında öncelikli hale getirilmesini süreçlerin daha ön görülür bir hale gelmesini hedefliyoruz. Kamu iktisadi teşebbüslerimizi günün ihtiyaçları dışında reforma tabi tutmak üzere bir çalışma başlatıyoruz. Amacımız mevcut kamu iktisadi teşekkürlerimizden güçlü ve rekabetçi küresel şirketler çıkartmaktır. Hatırlanacağı üzere 2009 küresel krizini takip eden dönemde uyguladığımız politikalarla tüm dünyada takdir edilen bir başarı elde etmiştik bu dönemde de hayata geçireceğimiz kamu maliyesi reformları sayesinde yine pek çok ülkeden pozitif yönde ayrışarak yeni bir başarı hikayesi yazmakta kararlıyız. Bu sene için yüzde 4,3’ten yüzde 3,5’e revize ettiğimiz bütçe açığı hedefine mali disiplinden taviz vermeden ulaşacağız. Bununla birlikte elbette salgının devam etme riskini göz ardı etmiyoruz. Bütçede bu amaçla var olan mali alanı yeteri kadar genişleterek salgın ve benzeri fevkalade durumların gerektirdiği ihtiyaçları karşılamak için kullanacağız. Öncelikli gündem maddelerimizden biriside enflasyonla mücadele olacaktır. Hedefimiz tek haneli düşük enflasyon oranlarına ulaşmaktır. Yatırımlarda öngörülebilirliği azaltan vatandaşımızın günlük hayatına olumsuz etkileri olan enflasyonla mücadeleyi ilk kez vermiyoruz. Biz bir dönem yüzde yüzleri geçen enflasyonu son olarak yüzde 30’lar civarından alıp tek hanelere düşürmüş bir yönetimiz” dedi.

“YILLIK CİROSU 500 MİLYAR LİRA OLAN GIDA SEKTÖRÜNDE YAŞANAN İSRAFI SADECE YÜZDE 2 AZALTSAK 10 MİLYAR LİRALIK BİR TASARRUF ELDE ETMİŞ OLACAĞIZ”

Enflasyondaki yükselmenin hem yapısal hem de dönemsel sebeplerinin olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Küresel gıda fiyatlarındaki yükselişe biraz önce değinmiştim. Ülkeler bu sene dünya genelinde beklenen kuraklık ve salgının sürüyor olması sebebiyle gıda stoklarını arttırma eğilimdeler bu durum gıda fiyatlarında öngörülebilirliği azaltıyor. Gıda komitesinin politika önerilerini şekillendirebilmesini ve piyasanın etkin çalışabilmesini temin için veri akışını sağlayacak bir erken uyarı sistemi kuruyoruz. Erken uyarı sistemi üzerinden özellikle üretim toptan ve perakende aşamasında gıda zincirinin anlık olarak takip edilerek raporlanacaktır. Sistemin getirdiği anlık veri akışı sayesinde karar alma hızımız artacaktır. Gıda tarafında kayıp ve israfın azaltılması içinde harekete geçiyoruz. Büyük bir üzüntüyle belirtmek isterim ki ülkemizde yılda 19 milyon ton gıda israf ediliyor. Üretilen sebze ve meyvelerin en az yüzde 25’i çeşitli sahalarda israf oluyor. Hizmet sektöründe işletme başına israf yılda 4 tonun üzerinde. Bu gidişata dur demek için harekete geçiyoruz tarlada ve hallerde kalan taze meyve ve sebzeleri piyasaya kazandıracak mekanizmalar geliştiriyoruz. Bu ürünleri dijital tarım pazarına dahil ederek hızla alıcılarla buluşmasını sağlıyoruz. Dijital tarım pazarları sayesinde her ölçekteki çiftçi ürünü için pazar bulabilecek tüketici ve esnafta istediği kalitede ürün tedarik edebilecektir. Sebze ve meyvede zayiatı azaltan soğuk zincirleri daha fazla destekliyoruz. Gıda bankacılığı sistemini cazip hale getirerek yaygınlaştırıyoruz. Tarımsal üretimde öngörülebilirliği arttırmak ve fiyat dalgalanmalarının önüne geçmek için sözleşmeli tarım mekanizmaları geliştiriyoruz. işlenmemiş gıda fiyatlarında aracılık maliyetlerinin düşürülmesine katkı sağlayacak hal yasası ile ilgili çalışmaları hızla tamamlıyoruz. Yıllık cirosu beş yüz milyar lira olan gıda sektöründe yaşanan israfı sadece yüzde 2 azaltsak 10 milyar liralık bir tasarruf elde etmiş olacağız. Bu gelişme suni fiyat dalgalanmalarının da önüne geçecektir hiç şüphesiz enflasyonla mücadeleye sadece gıda fiyatları perspektifinden bakmıyoruz. Enflasyonda risk oluşturan yapısal şokları değerlendirmek gerekli politikaları belirlemek ve yönetmek için fiyat istikrarı komitesini tesis ediyoruz. Hazine ve maliye, sanayi ve teknoloji, enerji ve tabi kaynaklar, ticaret ve tarım bakanlıklarının yer alacağı bu komitenin enflasyonla mücadelede etkinliği arttıracağına inanıyoruz. Özellikle enflasyonla mücadelede beklentilerin yönetilmesi ve enflasyon ataletinin kırılması da özel bir öneme sahiptir. Bu amaçla kamunun yönettiği ve yönlendirdiği fiyatlardaki artışlar gerçekleşen enflasyon yerine hedef enflasyona göre yapılacaktır. Aziz milletim finansal istikrarın sağlanması ve finans sektörünün geliştirilmesi de öncelikli konularımız arasındadır. Türk bankacılık sistemi sermaye yeterliliği likidite karlılık ve aktif kalite finansal sağlamlık göstergelerinde pek çok ülkeye kıyasla güçlü bir görünüme sahiptir sektörün sahip olduğu gücü koruyup bağışıklığını daha da kuvvetlendirmek istiyoruz. Salgının gecikmeli yansıyabilecek olumsuz etkilerini şimdiden bertaraf etmek ve bankacılık sektörünün aktif kalitesini daha da iyileştirmek üzere bazı tedbirler alıyoruz. Bu tedbirlerin başında sorunlu kredisi bulunsa da yaşama şansı olan şirketlerin doğru yönlendirilmesi geliyor. Sıkıntı yaşayan şirketlerin hayatta kalabilmelerini temin için bankacılık sektöründe operasyonel yeniden yapılandırma ve firma rehabilitasyon fonksiyonlarının oluşturulmasını teşvik ediyoruz” açıklamalarında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Ekonomi Reform Paketi’ni ilişkin açıklamalarına şöyle devam etti: “Varlık yönetim şirketlerinin rekabetçi ve kurumsal bir yapıda faaliyet gösterebilmeleri için, bu şirketlere uygulanan damga, harç ve kaynak kullanımının destekleme fonu kesintisi istisnasını süresiz hale getiriyoruz. Böylece bankacılık sektörünün aktif kalitesini iyileştirirken, borçlular için de daha hızlı, esnek ve düşük maliyetli çözümler üretilmesini sağlıyoruz. Katılım, finans sektörünün gelişimini hızlandıracak yeknesak bir kanuni düzenleme hazırlıyoruz. Bu düzenlemeyle katılım, finans sektörü tek çatı altında toplanırken, sektöre yönelik bir merkezi danışma kurulu da hayata geçiyor. Uluslararası standartlarda bir katılım, finans, tahkim mekanizması kuruyoruz. Finans sektörünün kurumsal altyapısını geliştirmek için de bir dizi adım atıyoruz. Bu maksatla ülkemizin tüm kredi ve risk verilerinin toplandığı risk merkezini yeniden yapılandırıyoruz. Kartlı ödeme sistemleri alanında ülkemizin markası olan Troy’u ayrı bir şirket çatısı altına alıyoruz. Amacımız bu alanda muadilleriyle rekabet edebilecek, güçlü bir yerli markanın oluşmasını sağlayarak, dışarıya ödediğimiz komisyonları azaltmaktır. Dijital paranın ekonomik, teknolojik ve hukuki altyapısını oluşturacak adımları atıyoruz. Tüketiciyi koruyacak bir gözetim mekanizması tesis ederek, bankalarla müşterileri arasındaki ilişkileri daha şeffaf bir yapıya kavuşturuyoruz.

”18 YAŞ ALTINDAKİ ÇOCUKLARIMIZIN BES’E GİREBİLMESİNİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ KALDIRIYORUZ”

Finans sisteminin bir diğer sac ayağı olan sermaye piyasaları alanında da önemli düzenlemelerimiz olacaktır. Şirketlerin finansman ihtiyaçlarını öz kaynak da yapmalarını teşvik ederek halka arz süreçlerini kolaylaştırıyoruz. Sermaye piyasalarında ürün çeşitliliğini artırmak için proje finansmanı fonu ve projeye dayalı menkul kıymetlere ilişkin düzenlemeleri tamamlıyoruz. Böylece altyapı, ulaşım, enerji, haberleşme ve sağlık alanlarındaki projelerin sermaye piyasaları yoluyla da finanse edilmesini sağlıyoruz. Hatta bu yatırımlara vatandaşlarımızın da iştirak edebilmesi mümkün hale getiriyoruz. Çevreye duyarlı yatırımların finansman imkanlarının çeşitlendiriyoruz. Uluslararası finans piyasalarında yoğun talep gören yeşil tahvil piyasasına dönük alt yapıyı oluşturarak bu ihraçları da teşvik ediyoruz. Yenilenebilir enerji, içme suyu karbon emisyonunu azaltan elektrikli ya da hibrit ulaşım araçları gibi yatırımlar bu tür ihtiyaçlarla finanse edilebilecektir. Reel sektör şirketlerimizin tahvil ihraçlarını özendirmek için tahvil garanti fonu kuruyoruz. Bu fon herhangi bir temerrüt durumunda yatırımcılarına paralarının bir kısmını alma garantisi verecektir. Sağlanan garanti sayesinde hem tahvil ihraç eden şirketler daha düşük maliyetle tahvil çıkarabilecek hem de yatırımcı talebi artacaktır. Şirketlerimizden kısaca özetlediğim bu imkanlardan en iyi şekilde faydalanarak, işlerini geliştirmelerini, büyütmelerini ve istihdamı artırmalarını bekliyoruz. Finansal sektörün sigortacılık ayağını da ihmal etmeyerek bireysel emeklilik sisteminin gelişmesine katkı sağlıyoruz. Sektörün 18 senede gösterdiği performans, sitemin halkımız nezdinde ki konumunu güçlendirmiştir. İçinden geçtiğimiz dönem bize bu alanda yeni reformların vaktinin geldiğini gösteriyor. Bireysel emeklilik sistemini çok daha geniş kesimlere yaygınlaştırıyoruz.

Nüfusumuzun yüze 25’ini oluşturan 18 yaş altındaki çocuklarımızın sisteme girebilmesinin önündeki engelleri kaldırıyoruz. Böylece tasarruf alışkanlığının ve finansal okur-yazarlılık bilincinin küçük yaşlardan itibaren kazandırılmasını teşvik ediyoruz. çocuklarımızın geleceğini güvence altına almak için, bu süreci yüzde 25 devlet katkısıyla destekleyerek kamunun üzerine düşen sorumluluğu da yerine getiriyoruz. Sandık, vakıf ve dernek gibi kuruluşlardaki emeklilik birikimlerinin 2023 sonuna kadar bireysel emeklilik sistemine aktarımına imkan veriyoruz. Ayrıca sistemi eğitim, sağlık ve hayat sigortaları gibi çeşitli tasarruf ürünleriyle entegre ederek uygun maliyetler ve devlet destekleriyle vatandaşlarımızın hizmetine sunuyoruz.

”CARİ AÇIKLA MÜCADELEDE ÜÇ TEMEL POLİTİKAYI TAKİP EDECEĞİZ, İLK OLARAK YAPISAL CARİ AÇIĞA ODAKLANIYORUZ”

Sermaye ve finans piyasalarında bir diğer önemli adımı genç girişimcilerimiz için atıyoruz. Türkiye teknolojiyi odağına alan girişimlerde ciddi bir potansiyele sahiptir. Öyle cevval gençlerimiz var ki, oyundan biyoteknolojiye, Fintech’ten siber güvenliğe kadar pek çok alanda gelecek vadeden teknolojiler geliştiriyor, yenilikçi işlere imza atıyor. Girişimcilik ekosistemi belirli bir olgunluğa erişsin diye kitle fonlaması platformlarını hayata geçiriyoruz. Cari açıkla mücadelede üç temel politikayı takip edeceğiz. İlk olarak yapısal cari açığa odaklanıyoruz. İkinci önceliğimiz ihracatın tabana yayılmasını sağlayarak potansiyeli olup hiç ihracat yapmamış KOBİ’leri ihracata teşvik etmektir. Üçüncü ve son alanımız ise sanayide yeşil dönüşümü desteklemektir.

Teknoloji yoğunluğunun arzu ettiğimiz seviyelerde olmaması sebebiyle ihracatımızın kilogram başına değeri düşüktür. Yapısal cari açıkla mücadele işte bu yüzden önemli ve gereklidir. Sanayimizde kapasite artışı sağlayacak ve rekabet gücümüzü bir üst basamağa taşıyacak adımlar atıyoruz. Özellikle kredi garanti fonu teminatıyla 5inci ve 6ıncı bölgelerde yapılacak imalata dayalı ithal ikamesini sağlayan ve ihracatı önceleyen yatırımlara uzun vadeli cazip kredi destekleri veriyoruz. İmalat sanayimizi küresel değer zincirlemelerine daha güçlü bir şekilde entegre etmek üzere hedef ülkeler özelinde destek programlarını uygulamaya koyuyoruz.

”CUMHURBAŞKANLIĞI’NA BAĞLI SAĞLIK ENDÜSTRİLERİ BAŞKANLIĞI VE YAZILIM VE DONANIM ENDÜSTRİLERİ BAŞKANLIĞI KURUYORUZ”

Yenilikçi ve güçlü bir sağlık endüstrisinin geliştirilmesi amacıyla Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Sağlık Endüstrileri Başkanlığı kuruyoruz. Bu yeni bir adım. İlaçtan aşıya medikal cihazdan biyoteknolojik ürünlere kadar pek çok stratejik malzemenin yurt içi imkanlarla rekabetçi bir şekilde geliştirilmesi ve üretilmesi çalışmaları bu başkanlığın sorumluluğunda yürütülecektir. Benze şekilde yeni gelişen teknolojilerde de söz sahibi olmak istiyoruz. Bilindiği gibi dijital dönüşüm ve yapay zeka temelli tüm teknolojilerin tabanında yazılım bulunuyor. Ekonomide rekabet gücü kazanma, doğru veriye ulaşma veriyi analiz etme ve en uygun çözümleri geliştirme konusunda yine yazılım teknolojilerine ihtiyaç duyuyoruz. Ülkemizin bu alandaki kabiliyetlerini geliştirmek genç istihdamını teşvik etmek ve küresel rekabet gücü kazanmak için Cumhurbaşkanlığı himayesinde bir de Yazılım ve Donanım Endüstrileri Başkanlığı kuruyoruz. Bu iki yeni yapı tıpkı savunma sanayisinde olduğu gibi sağlıkta ve yazılımda yerlilik oranlarının artmasına hizmet ederek yurt içi ekosistemimizi besleyecek ve ülkemize yeni üstünlük alanları kazandıracaktır. Cari açığımızı sürükleyen özellikle tetikleyen faktörlerden bir diğeri olan enerji alanında ham madde zengini bir ülke olmadığımız ortadadır. Bunun için enerjide dışa bağımlılığı azaltan politikaları etkin şekilde uygulamayı sürdüreceğiz. Enerji verimliliği desteklerinin kapsamını genişletiyoruz. Elektrik enerjisi depolama tesislerinin kurulmasına yönelik yasal alt yapıyı tamamlıyoruz. Doğal gaz piyasasını yeniden yapılandırarak bu alanı rekabetçi bir temelde geliştiriyoruz. Madencilik petrol ve doğal gaz arama ve üretiminde yatırım ortamını iyileştiriyor yatırım güvencesini arttırıyoruz. İhraç ürünlerimizin daha hızlı ve düşük maliyetle pazarlara erişimi için yurtdışında lojistik merkezleri kuruyoruz yeni nesil iktisas serbest bölgelerini faaliyete geçirerek yüksek teknolojili mal ve hizmet üretiminde kümelenmeyi teşvik ediyoruz. Eximbank’ı ihtiyaçları ve uluslar arası uygulamaları dikkate alarak yeniden yapılandırıyoruz. Aynı şekilde kredi garanti fonunu da katma değeri yüksek üretimi ve nitelikli istihdamı uygun maliyetli selektif kredilerle destekleyecek şekilde geliştiriyoruz.

Türkiye gücünü genç ve nitelikli insan kaynağından alan bir ülkedir. Taşı sıksa suyunu çıkartacak enerjiye sahip dinamik üretken kabiliyetli ve kıpır kıpır bir gençliğimiz var. Bu gençlerimizin istihdamını arttırmak ve yeteneklerini geliştirmek için kolları sıvıyoruz. Mesleki eğitim merkezlerini gençler için cazip kılmak amacıyla çocuklarımızın kalfalık döneminde aldıkları ücretleri yükseltiyoruz. Bu merkezlerde eğitim gören öğrencilerin ücretlerini kamu olarak üstleniyor ve sanayici üzerindeki yükü kaldırıyoruz. İş gücümüzü geleceğin alanlarında bugünden yönlendirmek için il il sektörel beceri haritaları oluşturuyoruz. Geleceğin mesleklerinde yeni iş imkanları oluşturmak için İŞKUR desteklerinde revizyona gidiyoruz. Gençlerin dijital yetkinliklerini geliştirebileceği uzun dönem staj programlarını destekliyoruz. Mevcut istihdam teşviklerinin etkinliklerini gözden geçirerek mükerrerliğe sebep olan uygulamaları belirliyor sistemde sadeleştirmeye gidiyoruz. Salgının istihdam piyasalarında oluşturduğu tahribatı gidermek için ilave istihdam finansman desteği adıyla yeni bir destek modeli getiriyoruz. Yeni destek likidite sıkıntısı çeken mikro ve küçük ölçekli firmalarımız bunlardan faydalanabilecektir.

”FİRMALAR, 24 AY VADELİ İLK 6 AYI ÖDEMESİZ 100 BİN LİRALIK KREDİ KULLANABİLECEKTİR”

Buna göre firmalar istihdama kattıkları her bir ilave kişi için kredi garanti fonu kefaletiyle 24 ay vadeli ilk 6 ayı ödemesiz 100 bin liralık kredi kullanabilecektir. En fazla beş kişiye kadar olan bu uygulamada taahhüdünü yerine getiren firma ilave istihdam için yıl boyunca ödediği sosyal sigorta ve işsizlik sigortası primlerini kredi finansman maliyetinden düşebilecektir. Bir başka ifadeyle istihdam oluşturan firmalar bankalardan çok daha düşük finansman maliyetiyle kredi kullanma imkanına kavuşacaklardır. Nakdi ücret desteğinden yararlanıp çalışanını tekrar istihdama dahil eden iş verenler gereken şartları taşımaları durumunda ilave istihdama finansman desteğini de kullanabileceklerdir.

Makroekonomik istikrara ilişkin reformlarımızı yapısal politikalarla tamamlıyoruz. Yapısal reformlarımızın ilkini kamuda kurumsal yapının güçlendirilmesi oluşturuyor. Bu anlayışla ekonomideki tüm gelişmeleri yakından izlemek ve yönetmek amacıyla iki yeni yapı kuruyoruz. Bunlardan birincisi Cumhurbaşkanı Yardımcımızın başkanlığında çalışacak Ekonomi Koordinasyon Kurulu’dur. İkincisi ise Hazine ve Maliye Bakanımızın başkanlığında faaliyetlerini yürütecek Finansal İstikrar Komitesi’dir. Yeni oluşturacağımız bu yapılarla ekonomi ve finans politikalarımızda şeffaflığı öngörülebilirliği ve koordinasyonu arttırarak iletişim mekanizmalarını güçlendiriyoruz. Kamu yönetimine olan güveni en üst seviyeye çekmek ve alınan kararların kalitesini arttırmak için en üst düzey kamu görevlerine atanmada aranan mesleki tecrübe şartlarını güçlendiriyoruz. Kamu görevlileri kadrolarına bağlı pozisyonları dışında en fazla bir kurumun yönetim veya denetim kurullarında görev alabileceklerdir. Türkiye İstatistik Kurumu ilişkili kuruluş haline dönüştürüyoruz. Diğer yandan üretken yatırımların artmasını sağlamak için özel sektörde öngörülebilirliği güçlendirebilecek adımlar atıyoruz. Yatırımcıların kamu uygulamalarından kaynaklanabilecek risklerini en aza indirerek asli işlerine yani yatırıma üretime istihdama ve ihracata odaklanmalarını sağlıyoruz”.

”SOSYAL GÜVENLİK KURUMU PRİM DESTEĞİNİ SÜRELERİNİ, GENÇLERİN VE KADINLARIN İSTİHDAMI DURUMUNDA ARTTIRIYORUZ”

”Özel kesim yatırımları kolaylaştırmak ve hızlandırmak için Yatırım Uyuşmazlığı Kurumu’nu faaliyete geçiyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Oluşturacağımız bu yeni sistem sayesinde yatırımcının idare ile karşılaştığı ihtilaflı konular hızlı şekilde çözüme kavuşacaktır. Yatırım Teşvik Sistemimizi sade anlaşılır ve çok daha cazip bir yapıya dönüştürüyoruz. Yeni teşvik sisteminde öz sermaye ağırlıklı gerçekleştirilen, yüksek katma değerli ve bölgesel kümelenme öncelikleriyle uyumlu yatırımlara daha fazla destek sağlıyoruz. Yatırım teşviklerinde uygulanan Sosyal Güvenlik Kurumu prim desteğini sürelerini, gençlerin ve kadınların istihdamı durumunda arttırıyoruz. Nakdi teşvikler için de seçici ve daha etkin teşviklere yöneliyoruz. Girişimcilere özellikle yatırım döneminde daha yoğun destek sağlayarak projelerin daha çabuk hayata geçmesinin önünü açıyoruz. Büyük yatırımlarda kısmi tamamlamayla birlikte hak kazanılan yatırıma katkı tutarına yeniden değerleme yapma imkanı veriyoruz. Böylece yatırımcımızın yararlanacağı teşvikin değerini koruyoruz. Ayrıca yatırımların devletçe finanse edilen kısmının daha hızlı karşılandığı bir sistem oluşturuyoruz. Bu kapsamda yatırıma bağlı olarak elde edilen devlet katkısının diğer verdilerden de belirli oranlarda mahsup edilmesini sağlıyoruz” açıklamasında bulundu.

Devlet desteklerinde kamu kaynaklarının etkinliğini ve verimliliğini arttırmak için tüm destek uygulamalarının ilke ve esaslarını belirleyen etki değerlendirmesini yapılmasını mümkün kılan bir çatı mevzuat oluşturulduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ” İç ticarette rekabetçiliği arttıracak ve ticareti kolaylaştıracak uygulamaları da hızla hayata geçiyoruz. Perakende ticarette; Haksız ticaret uygulamalarının ortadan kaldırılması amacıyla AB mevzuatına uygun yeni düzenlemeler yapıyoruz. Ticaret sicili hizmetlerinde dijitalleşmeyi geliştirerek, şirket kuruluşlarının süratle tamamlanabilmesini, şirketlerin hızlı karar alabilmesini sağlıyoruz. Kooperatiflerin ve üst kuruluşlarının daha şeffaf ve profesyonel bir yönetim yapısına kavuşması için Kooperatifçilik Kanunu’nda düzenlemeler yapıyoruz” şeklinde konuştu.

”DİJİTAL PAZARYERİ PLATFORMLARI’NDA ÜRÜNLERİNİ SATIŞA SUNAN FİRMALARIN HAKLARINI KORUYACAK ÖZELLİKLE DÜZENLEMELERE GİDİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: ”Dijital piyasalarda rekabetçi ve adil bir ortam oluşturarak, büyük platformların güçlerini kötüye kullanmalarının önüne geçiyoruz. Bu platformlarda tutulan verilerin amacı dışında ya da rekabeti kısıtlayacak şekilde kullanılmasını önleyecek tedbirleri alıyoruz. Dijital Pazaryeri Platformları’nda ürünlerini satışa sunan firmaların haklarını koruyacak özellikle düzenlemelere gidiyoruz. Böylece en küçük girişimcinin dahi dijital piyasalarda faaliyetlerini güvenle yürütebilmesini temin ediyoruz.

”BAĞIMSIZ BİR PİYASA GÖZETİM VE DENETİM KURUMU KURUYORUZ”

Yurtdışına veri aktarılmasına yönelik AB düzenlemeleriyle uyumlu olarak Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda değişiklikler yapıyoruz. Piyasa gözetimi ve denetimi alanında da çok yenilikçi bir adım atıyoruz. Gözetim ve denetim sorumluluğunun farklı idarelere dağılmış olması hem mükerrer işlemlere yol açıyor hem de hızlı hareket edilmesine engel oluyor. Bunun için tüketicinin korunması kayıtlılığın artması ve piyasada haksız rekabetin etkin bir biçimde önlenmesi amacıyla bağımsız bir Piyasa Gözetim ve Denetim Kurumu kuruyoruz. Piyasada adil ve rekabetçi bir ortam oluşmasını temin edecek bu kurum, bağımsız düzenleme ve denetim yapma yetkisine de sahip olacak. Ayrıca bu kurum, çatısı altında özel sektörün ve tüketicilerin temsil edildiği bir Piyasa Gözetimi ve Denetimi Koordinasyon Kurulu da oluşturuyoruz”.

” HER 3 AYDA 1 GERÇEKLEŞTİRECEĞİMİZ REFORM TAKİP TOPLANTILARIYLA PROGRAMIN UYGULAMA BAŞARISINI DEĞERLENDİRECEĞİZ ”

Ekonomik Reform Paketi’nin, Türkiye’yi geleceğe güvenle taşıyacak somut ve çözüm odaklı politikalar içerdiğini vurgulayan Erdoğan, ”Takvimlendirdiğimiz tüm reformları, belirlediğimiz sürelerde tamamlayacağız. Her 3 ayda 1 gerçekleştireceğimiz reform takip toplantılarıyla programın uygulama başarısını değerlendireceğiz. Bu reformlar bizim için ne ilktir ne de son olacaktır” dedi.

selyus