Veli DALBUDAK

Selam Olsun

DELİ YOLDAŞ

Daha geçen seneydi. Güneşli güzel bir günde, bir açık hava toplantısında vatandaşlara hitap ediyordu. Aslında hitap ediyordu yerine sohbet ediyordu de

DELİ YOLDAŞ

Daha geçen seneydi. Güneşli güzel bir günde, bir açık hava toplantısında vatandaşlara hitap ediyordu. Aslında hitap ediyordu yerine sohbet ediyordu desem daha doğru olacak, çünkü yüksek bir yerden etrafı korumalarla çevrili olduğu halde, meydanda toplanmış kalabalığa tek taraflı bir nutuk atma durumu değildi bu. Bir parkın küçük meydanını düşünün; bir köşeye yerleştirilmiş sıradan bir masaya oturmuş sakin sakin konuşuyordu. Ama tüm sakinliğine rağmen, ses tonu ve çakmak çakmak gözleri coşku ve heyecanını ele veriyordu. Ülkenin tek hakimi olduğu gibi, bu toplantının da mutlak gücü ve iradesi oydu. Sert bir üslubu vardı ama söyledikleri net ve açıktı. Zaman zaman kendisiyle de dalga geçen esprileri, halkı güldürüyordu. Kısa bir süre konuştuktan sonra, vatandaşlara dönerek, tek tek sorunları dinlemek ve onlara çözümler getirmek istediğini söyleyince, bunun bir halk meclisi olduğunu anladım.

Bir yaşlı kadın, bir resmi dairede uğradığı haksızlıklardan ve memurların kaba ve isteksiz davranışlarından şikayet ediyordu. Yılların tecrübesi ile anlatma yeteneğini çok iyi birleştiren ihtiyar kadın, olayı tüm detaylarıyla ve karikatürize edercesine jest ve mimikleriyle anlatıyordu. Komikliğin tavana vurduğu yerlerde, kalabalıktan kahkaha patlamaları yükseliyordu. Bu anlarda Başkan’ın da gülümsediği gözlerden kaçmıyordu. Ama Başkanı tanıyanlar, bunun fırtına öncesi sessizlik olduğunu biliyordu. Hafif gülümsemelerin ardından ufak ufak dudaklarını ısırmaya başlayan Yoldaş Başkan, sorumlu Bakan’a ayağa kalkmasını söyledi. Bakan, süklüm püklüm oturduğu yerden kalktı. Başkan, gür sesini patlatarak konuşuyordu:
-Yoldaş, senin işini ne kadar sevdiğini ve ne kadar çalışkan biri olduğunu yakinen biliyorum. Bu Devlete ve halkımıza yaptığın takdire şayan hizmetlerin var. En sevdiğim bakanlarımdan birisin. Ama şunu da bilesin ki, senden daha çok, burada derdini anlatan şu yaşlı kadını ve halkımı seviyorum. Görevinin gerektirdiği tüm birimler senin mutlak denetimin ve kontrolün altında olmalı. Tüm memurlar, halkın sorunlarının çözümünde hizmetkardırlar. Sen de, ben de yoldaşlarımızın hizmetinde birer yoldaştan ibaret kişileriz.

Kalabalık yoldaş kitlesi, büyük bir coşkuyla alkışlarken, Başkan bu defa sözü orta yaşlı bir çiftçiye veriyordu.

Çiftçi, hayranlık duyduğu efsane Başkan’ına devletin veterinerlerinin özellikle bulaşıcı hastalıkları önleme konusunda çok yavaş ve isteksiz çalıştıklarını, bu yüzden köylerinde kümes hayvanlarının telef olduğunu ve zararlarının karşılanmadığını çok acıklı bir şekilde anlattı. Çiftçinin daha konuşması bitmeden, Başkan gürül gürül sesiyle Tarım Bakanını ayağa kaldırdı. Başkan çok sinirlenmişti. Yüzü gömleğinin rengini almıştı. Bakan da ise bet beniz atmıştı. Başkan;
– Doğru mu bu söylenenler yoldaş
– Doğru efendim, ama biz tüm önlemleri aldığımız halde kayıp gerçekleşti. Malumunuz kanatlılarda hastalık çok hızlı yayılıyor. Ekiplerimiz gece gündüz çalıştığı halde maalesef büyük kayıp yaşadık. Ayrıca çiftçiler de bizim almış olduğumuz karantina kararlarına uygun davranmadılar. Karantinayı her fırsatta delmeye çalıştılar ve deldiler.
– İçişleri ve Güvenlik Bakanım, niye karantina uygulamasını güvenli bir şekilde gerçekleştirmediniz?
– Başkanım, Tarım Bakanlığının karantina uygulaması bize bildirildiğinde artık çok geçti. Yine de biz oluşturduğumuz etkin güvenlik kordonu ile bu felaketin yayılmasını büyük ölçüde engelledik. Fakat karantina öncesi yayılımda bizim bir sorumluluğumuz yoktur.
– Beyler, bakıyorum takır takır konuşuyorsunuz, lafları birbiri ardına çok güzel sıralıyorsunuz. Sizi duyan, gören de çok iş yaptığınızı zanneder. Şimdi söyleyin bana, sizin bu boş laflarınız, bu çiftçi yoldaşın tavuklarını geri getirir mi? Beyler, ben sizi halkıma hizmet etmeniz için göreve getiriyorum. Ama bakıyorum siz görevinizi yapamıyorsunuz. Hemen çiftçilerin zararlarını karşılayın. Bir daha da böyle hatalar yaparsanız görevden alırım, haberiniz olsun.

Senin de toprağın bol olsun, deli yoldaş.

Veli DALBUDAK

selyus