Ana Sayfa SİYASET 14 Mayıs 2014

Ahlaksız basın kudurdu

Türkiye’de basın özgürlüğü yok diyen Ulusal basın, gazetelerinde attıkları manşetler Başbakan Erdoğan’a hakaret ve küfürlerle dolu. “Mesele hukuki değ

Özgür olmayan basından Başbakan Erdoğan’a hakaretler

Türkiye’de basın özgürlüğü yok diyen Ulusal basın, gazetelerinde attıkları manşetler Başbakan Erdoğan’a hakaret ve küfürlerle dolu. “Mesele hukuki değil tıbbi”, “Analarını bile satarlar”, “Çankaya’ya değil Bakırköy’e”, “Ağzını açana “soyun gel” diyor”, “Tayyip tedavi olmalı…” Sözde basın özgürlüğü olmayan Türkiye’de AK Parti ve Başbakan aleyhine atılan yüzlerce başlıktan sadece birkaçı.

Basın özgürlüğünün olmadığı söylenen Türkiye’de basın yolu ile Başbakan Erdoğan’a pek çok kez hakaret yazıları yazıldı, manşetler atıldı ve televizyon konuşmaları yapıldı. Hürriyet Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, dünkü köşe yazısında Erdoğan’ın dayakla geçen kötü çocukluk yaşadığını öne sürdü ve Erdoğan’ın öfke nöbetleri geçirdiğini yazdı. Özdil, “Çılgınca asabileşirler; sinirden titreyen çenelerinden öyle laflar dökülür ki, tekme tokat girişseler, daha iyidir. Hemen peşinden derin pişmanlık duygusuna bürünürler, öylesine normal, öylesine saygı-sevgi dolu olurlar ki, görenler gözlerine inanamaz, sanki başka biri derler, iki ayrı kişi gibi… (Herkes baro’ya soruyor. Ben tabipler odası’na sordum. Mesele hukuki değildir. Tıbbi’dir” diye yazdı. CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi ise, Hürriyet gazetesi başyazarı olduğu 2010 yılında “Analarını da satarlar” skandalına imza atmıştı. Sözde çevre yazısı kaleme alan Ekşi, AK Parti hükümetine ve bakanlarına yönelik bu ağır hakarette bulunmuştu.

Altan: Devlet yardakçılığı

Taraf Gazetesi’nin eski yayın yönetmeni Ahmet Altan ise, 4 Ocak 2012’deki “Devlet Yardakçılığı ve Ahlak” yazısında “Zehirlenmiş bir devletin zehirlenmiş bir parçası haline gelirsin. Başlarsın tehditlere, yalanlara. O yönettiğini sandığın devlet senin emrinde halkını bombalar, sen devlete sahip çıkarsın. Bir özür bile dilemezsin. Başbakanlığını yaptığın devlet bu ülkenin 35 çocuğunu bombalarla parçaladı. Yalan söylüyorsun. 28 Şubat’ın andıççı generalleri gibi iftira atıyor, kendi ahlakından da hepimizi kuşkuya düşürüyorsun” diye yazdı.

Gülerce: Hizmet’e iftira

Zaman Gazetesi Yazarı Hüseyin Gülerce ise, 22 Aralık 2013’te Beyaz TV’de katıldığı programda, Başbakan Erdoğan için “Hizmete iftira atıyor” ifadesini kullandı. TBB Başkanı Fevzioğlu’na yönelik Başbakan Erdoğan’ın tepkisi Yurt gazetesi tarafından büyük skandalla karşılandı. Yurt gazetesi, büyük bir hakarete başvurarak Başbakan Erdoğan’a akıl ve ruh sağlığını yitirdiği imasında bulunarak “Çankaya’ya değil Bakırköy’e” diye yazdı. Yurt Gazetesi 5 Mayıs 2014’te “Diktatörün 1 Mayıs İntikamı”, 13 Mayıs Salı “Diktatörün Kadısı” başlıklarını kullandı.

Çölaşan: Sinirleri laçka

Sözcü Gazetesi 5 Mayıs 2014 Pazartesi “Tayyip’in zenginleri vergi listesine giremedi. “Milletin A’sına koyanlar neredesiniz” başlığını atarken aynı gazetenin yazarı Bekir Coşkun 13 Mayıs’ta kaleme aldığı Tımarhane başlıklı yazısında, “ne olacak bu durum bilmiyoruz. Ağzını açana “soyun gel” diyor” dedi. Yine Sözcü yazarı Emin Çölaşan 11 Mayısta kaleme aldığı yazısında “Tayyip tedavi olmalı” başlığını kullanıyor ve yazısında “Dedim ya, Tayyip’in sinir sistemi laçka olmuş durumda” dedi.

Büyük bir haksızlık yapılıyor

-Avni Özgürel: Freedom House raporu, tek bir kişinin görüşleri alınarak hazırlanmış. Dolayısıyla yanlı ve eksik. Türkiye’ye haksızlık var. Türkiye’de sanki bir sultan iktidarda ve ona karşı tek kelime eden gazeteci bile hapiste, işinden oluyor algısı yaratılıyor. Bunun doğru olmadığını manşetlerde görmek mümkün. Çoğunluk, basın özgürlüğünü küfretme özgürlüğü sanıyor. Dünyanın hiçbir yerinde müsaade etmezler.
-TESEV Başkanı Can Paker: Türkiye’de fikir ve basın özgürlüğü tam. Pazar günkü gazetelerdeki gibi Başbakan’a da ağır şekilde eleştiriler manşet olabiliyor.

Gerçeklerin çarpıtıldığı bir süreç

Etyen Mahçupyan: Türkiye’de basının önemli bölümü medya organı sayısı ve tiraj olarak AK Parti muhalifi. AK Parti’ye şunu bunu dedikleri için başlarına bir şey gelmediği görünüyor. Muhalifler üzerinde bir baskı yok. Türkiye hem gerçeklerin abartıldığı, hem de abartılan gerçeklerin çarpıtıldığı bir süreçten geçiyor. Alternatif üretilemeyince, partinin duruşunu abartmanız gerekiyor. Batıda öyle homojen bir AK Parti karşıtlığı yok. 30 Mart’tan sonra önemli bir zihni kayma yaşandı. Varsayımların doğruluğu sorgulanıyor. Yolsuzluk yapan ve otoriterleşen bir iktidar seçim kazanamaz çünkü.

Başbakan Erdoğan, “Manşetler özgürlüğün kanıtıdır”

Türkiye’yle ilgili basın özgürlüğü raporuna tepki gösteren Başbakan Erdoğan, “Türkiye’de basın özgürlüğü yok diyenler, ulusal gazetelerin manşetlerini okusun. Özellikle yurt dışında Türkiye’deki basın üzerine ahkam kesenler, o manşetleri gördüğünde inanıyorum ki küçük dillerini yutacaklardır” dedi
Başbakan Erdoğan, “Bu bir algı operasyonu. Türkiye’de basın özgürlüğü yok diyenler, bir zahmet her gün yayınlanan ulusal gazeteleri şöyle önlerine sersinler ve sadece manşetlere baksınlar. Mesela pazar günü çıkan yaklaşık 40 ulusal gazeteyi önlerine koysunlar, o manşetleri okusunlar. Danıştay’ın kuruluş yıl dönümünde oradaki nezaketsizliğe bizim gösterdiğimiz tepkinin, manşetlere nasıl yansıdığını bu “basın özgürlüğü yok” diyenler, bir okusunlar”

Küçük dillerini yutarlar

Özellikle yurtdışında Türkiye’deki basın üzerine ahkam kesenler, o manşetleri gördüğünde inanıyorum ki küçük dillerini yutacaklardır. Zira o manşetleri, dünyanın hiçbir hukuk devletinde, hiçbir demokratik rejimde göremezsiniz. Hiçbir ülkede, manşetler üzerinden, devletlerin ve hükümetlerin bu kadar edep, adap dışı, özellikle hukuk dışı şekilde tahkir edildiğine asla şahit olamazsınız.

Etiketler:
selyus